English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Adını biliyorum

Adını biliyorum tradutor Francês

563 parallel translation
- Adını biliyorum.
Je sais.
Ne mi biliyorum - adını biliyorum.
Je connais son nom.
- Hayır, arkadaşının. Ne kim olduğunu ne de adını biliyorum.
J'ignore son nom.
- Adını biliyorum.
- Ça, je le sais.
Ben mezarlığın adını biliyorum.
Il est quelque part à Sad Hill.
Ben mezarlığın adını biliyorum.
Je connais maintenant le nom du cimetière.
O zaman ben de aynı durumda olurdum, ama ben adını biliyorum, siz bilmiyorsunuz.
Je devrais être dans le même bateau, mais je connais son nom et pas vous.
Adını biliyorum. "A" ile başlıyor.
La Barrique de...
Adını biliyorum.
Je connais son nom.
Birisi benim peşimde, adamı ne gördüm, ne de adını biliyorum.
Quelqu'un essaie de m'atteindre. Quelqu'un sans visage ni nom.
Beni öldüremez çünkü adını biliyorum.
Elle ne me tuera peut-être pas, parce que je connais son nom.
Adını biliyorum! Jake'in evini aramıştı.
Je connais son nom, il appelait Jake à la maison.
İşlerin arkasında kim var biliyorum! Adını bizzat kendim duydum!
J'ai entendu le nom de mes oreilles.
Evet, efendim. Adını da biliyorum.
Je connais son nom.
- Adını da, adresini de biliyorum.
- Mon nom est - - Je connais ton nom, et ton adresse.
Yolun her adımını biliyorum.
Je connais chaque centimètre du terrain.
Ben yolun her adımını biliyorum, eğer biri yapacaksa bu benim işim.
Je connais le chemin par cœur. Je peux tout à fait y aller.
Soyadınızın Morgan olduğunu biliyorum. Ben adınızı sormuştum. - Lucy.
J'aimerais connaître votre prénom
Adının Barry olduğunu biliyorum.
Barry est votre nom, je le sais.
Adını elbette ki biliyorum.
Je connais son nom, bien sûr.
Bay Hoskins. Adını biliyorum.
Qu'allons-nous faire?
Biliyorum. - Şu eski Kent Yolu'nun adını kim koymuş?
Vous ne faites que passer.
Adının Jones olduğunu biliyorum, ama nerede oturduğunu bilmiyorum.
Je connais son nom, mais je ne sais pas où il habite.
Gerçek adını ve geçmişteki politik faaliyetlerini biliyorum.
Votre nom, votre passé politique.
Artık adını, nerede yaşadığını, ve neye benzediğini biliyorum.
Je connais votre nom, votre adresse et votre visage.
Senin kim olduğunu biliyorum. Adın, Jim Kipp.
 Vous êtes Jim Kipp!
Tüm adımları neredeyse biliyorum. Ama biraz daha çalışmam gerekiyor.
Je connais presque tous les pas mais mon éducation n'est pas terminée.
- Salaklaşma. Adımın ne olduğunu biliyorum.
- Je connais mon nom!
Adını ve çalıştığı bölgeyi bildiğinizi biliyorum.
- Oui. Vous connaissez son nom et son commissariat.
Mesela adımın Carl Lanser olduğunu biliyorum.
Je n'ai que des souvenirs étranges et incohérents.
Onun ailesine bakacağını adım gibi biliyorum.
A lui de veiller sur nous.
Siz erkekler her adımı dikkatlice atmak zorundasınız, biliyorum.
Un homme n'est jamais trop prudent.
Adımı biliyorum. Kimliğimi ne yapacaksınız?
Mon nom, je le sais par coeur.
Verilmiş bir sözü tutmak adına buradasın, bunu biliyorum.
Vous êtes ici en sursis, je le sais. Vous vous agrippez.
Çünkü diğerlerinin de geri adım attıklarını biliyorum artık.
Parce que je sais que les autres vont ralentir.
Hartum'a seni yolluyorsam numara yapacağını, emirleri dinlemeyeceğini biliyorum, ve bir takım mistik zorunluluk adı altında sadece kendini ortaya çıkaracağını, ve bu hükümeti bulaştırmak için elinden gelenin en iyisini yapacağınıda biliyorum.
Si je vous envoie à Khartoum, vous me ferez des entourloupes et, au nom d'une quelconque nécessité mystique, vous ferez tout pour mouiller le gouvernement jusqu'au cou.
Bana adını söyledi. Onu getireceğim yeri oradan biliyorum.
Il s'est nommé, c'est comme ça que j'ai su où l'amener.
Sadece evlenmeden önce adının Rita Nielson olduğunu ve Columbia Towers'da barda çalıştığını biliyorum.
Sauf qu'elle s'appelait Neilson. Et travaillait à l'hôtel "Columbia".
Bak, Apollo programından birdenbire ayrılan isimleri biliyorum. Programın adını da söyleyebilirim :
J'ai les noms de ceux qui ne font plus partie d'Apollo.
Çünkü başkaları için yaptığınız şeyin farkına vardığınız vakit adım gibi biliyorum güç ve ayrıcalığın sizde olduğunu bilerek başkalarının hizmetinde olarak kendinize olan saygınız öyle bir artacak ki, bu saygı kibirden değil tevazudan ileri gelecek.
Je sais que lorsque vous aurez réalisé ce que vous faites pour autrui, votre amour-propre en sortira gratifié, non par vanité mais par humilité, connaissant votre capacité à aider les autres.
Tachibana'yı devirmek için adımı kullandığınızı biliyorum ve bundan hoşlanmıyorum!
T'utilises mon nom pour renverser Tachibana et j'aime pas ça!
Adımın Melinda Tentrees olduğunu elbette biliyorum, cahil.
Evidemment que je m'appelle Melinda Tentrees, ignorant.
Ayrıca kocamın adını, yaşımızı, nerede yaşadığımızı, caddeyi, numarayı ve şehri de biliyorum.
Je connais aussi le nom de mon mari, notre âge et où nous vivons, le nom de la rue, le numéro et la ville.
İkinci adımın ne olacağını biliyorum.
Disons que je sais quelle sera la prochaine étape.
Adının Goodridge olmadığını biliyorum... iki eşin olduğunu dolandırıcılıkla suçlandığını da biliyorum.
Je sais que tu ne t'appelles pas Goodridge, mais Corning. Que tu es accusé de bigamie, de pyromanie et d'usage de faux.
Çok alelade olduğunu biliyorum ama başka adım yok.
Mon nom n'est pas très pratique, mais j'en ai pas d'autre.
Biliyorum bitkinsin ama sadece bir kaç adım daha kaldı.
Tu n'en peux plus, je sais mais nous sommes tout près.
Oh, bunun için kimin aranacağını biliyorum. Adı ne?
Je sais qui contacter!
Adını Uyuşturucu bağışı koyarız, biliyorum.
Je sais, on l'appelera le Dopéthon.
İkinci kişinin adını da biliyorum.
J'ai aussi le nom de son adjoint.
[Avrupa aksanlı kadın] Peki, kendi adıma konuşacak olursam, Biliyorum ki zenginlik, şöhret veya sosyal pozisyon... olması yada olmaması bir erkekten etkilenmem konusunda yardımcı olmaz.
Eh bien, en ce qui me concerne... je sais que fortune, célébrité ou statut social... ne jouent aucun rôle dans l'attirance qu'un homme exerce ou non sur moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]