English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anlamalısın

Anlamalısın tradutor Francês

1,434 parallel translation
Ama seni tehlikeye atacak bir şeyi asla yapmayacağımı anlamalısın.
Mais il faut que tu comprennes que je ne ferais rien qui puisse te mettre en danger.
Bunları gözlemlemek için eğitilmiş olduğumu anlamalısınız.
Vous devez comprendre que j'ai étudié pour reconnaître ce genre des choses.
Anlamalısın Ray, o istediğin bir eş değil, annedir.
Ray, il faut que tu comprennes que ça, ce n'est pas le rôle d'une épouse, mais celui d'une mère.
Tamam, bunu anlamalısın çok yorgun ve duygusaldım.
Essaie de comprendre. J'étais épuisée, hypersensible...
Ama sen de şunu anlamalısın.
Il faut que tu comprennes que je ne t'ai pas menti.
Orada çok uzun bir süre kalacaksın. - Dışarı çıkarsam şunu iyice anlamalısınız.
En conséquence, tu vas rester enfermé dans ce placard pendant un bout de temps.
Bunu neden yaptığımı herkesten çok siz anlamalısınız.
Vous êtes la mieux placée pour comprendre cet acte.
Ve sen de buna izin vermemin zor olduğunu anlamalısın.
Tu comprendras que ce n'est pas une décision facile pour moi.
Anlamalısın, şu an çok zor bir zaman geçiriyor ve sırtını dayamaya alıştığı kişi benim, ki şu durumda bana, duygusal hasardan daha çok, fiziksel hasar veriyor.
Tu dois essayer de comprendre qu'elle traverse une période difficile et elle est habituée à se reposer sur moi, ce qui dans son état actuel me cause plus de douleurs physiques qu'émotionnelles.
Bak doktor eğer bu kadar keçileri kaçıracağını bilseydim onları dün hallederdim. fakat birilerini bozma zevkini insanların önünde yapmayacağını anlamalısın.
Tournez la page et vous verrez que j'ai fait toutes les cultures hier mais ça gâcherait le plaisir que vous prenez à soulever les erreurs des gens.
Bak Elliot, böyle şeylerin zaman ve kendine güven gerektirdiğini anlamalısın.
Elliot, ça demande du temps, et de l'amour-propre.
Benimle sorunlarınız olduğunu biliyorum, ama anlamalısınız ki sizi kimse incitemez.
Vous avez raison de m'en vouloir, mais je ne laisserais... personne vous faire du mal.
Üzgünüm. Hayal kırıklığına uğramış olabilirsiniz ama benim hislerimi de anlamalısınız.
Je suis désolé, je sais que vous êtes déçus.
Karşılaştırarak ne olduklarını anlamalısın.
Constate ce qu'ils sont par rapport à nous.
Anlamalısın, Eric. Babanın kötü biri olmaya çalışmasından değil. Bu sadece savaşın bıraktığı iyileştirilemez hasar.
Tu dois comprendre Eric, ce n'est pas que ton père essaye d'être méchant, c'est juste qu'il a été irrémédiablement endommagé par la guerre.
Şöhretin Toby'nin yeni aşkı olan kaba, çirkin gey olduğunu anlamalısın.
Sache que la célébrité, comme le nouvel amant de Toby, est un vulgaire pédé pas beau.
Anlamalısın hayatım bunu doğru olduğunu kanıtlamakla geçti.
Il faut que tu comprennes... Le travail de toute ma vie, ce à quoi je l'ai dédiée, c'est si important pour moi.
Anlamalısın... bekâr bir anne tarafından verilmiş... karar ve onun için verilmesi... çok zor bir karar.
Comprenez que c'est un choix fait par une mère célibataire. Une décision terrible à prendre pour elle.
Anlamalısın.
Comprends-moi.
İngilizce konuşuyorum. Anlamalısın.
Parle français, je te comprends mal!
Vécanoï'nin ne kadar önemli olduğunu anlamalısın!
Comprends l'importance de Vécanoï!
Profesör, sizi hayal kırıklığına uğratacağım ama beni anlamalısınız.
- Professeur, je vais vous décevoir, mais vous devez comprendre.
Kampımıza gelebilirsiniz. Fakat tek bir şeyi anlamalısınız, ben bunu söyleyene dek kamptan ayrılmanız yasak.
Entrez dans notre camp... mais comprenez bien qu'il vous est interdit de partir sans ma permission.
hayır, beni anlamalısın.
Vous devez comprendre. Non, non, non!
Anlamalısınız Bizi öldürecekler.
Vous verrez. Ils nous tueront.
Sadece Michael'ın bir şekilde Lycanlar için önemli olduğunu anlamalısın.
Comprends que Michael compte pour les Lycans...
Anlamalısın, bazen ben ve tehlike yalnız dans etmek isteriz.
Comprends-moi bien : J'aime affronter le danger seul. Nom d'un os, regarde!
Anlamalısınız.
Vous devez comprendre :
Bunun kesinlikle gerekli olduğunu anlamalısın.
Tu dois être capable de sentir que c'est absolument nécessaire.
Beni mutlaka anlamalısın.
- Avec les 15 points de l'an dernier. - C'est un radar.
- Anlamalısın Nino'nun koruması gereken bir imajı vardı
Il faut savoir que Nino a une image qu'il doit maintenir en place.
Olağanüstü zevkinizle, büyüleyiciliği ve zarafeti anlamalısınız.
Vos sens incomparables, votre compréhension de l'allégorie et de l'illusion...
Anlamalısın ki - -
J'ai besoin que tu comprennes...
Hayır, sen bir şeyi anlamalısın, Lowell.
Non, moi j'ai besoin que tu comprennes quelque chose, Lowell
Şunu anlamalısınız... halkın istediği hikaye böyle bir hikaye, bunu talep ediyorlar.
Il faut que vous compreniez que c'est le genre d'histoire plébiscitée par le public.
- Bu dosyayı hazırladım. Kaynaklarımızı bu işe seferber ettiğimizi anlamalısınız. Bunun için ne gerekiyorsa yapılacak.
- Écoutez : il faut que vous compreniez que nos allocations de ressources sont axées sur un mode de dispensation des soins, géré en fonction des paramètres de dépistages identifiés par la table de concertation de la région administrative 0-2,
Bir şeyi çok iyi anlamalısınız :
Faut se dire un truc :
Bu arada.. .. birşeyi anlamalısın.
En tout cas, toi tu devrais comprendre un peu mieux une chose.
Gördüğün gibi Vincke, bizim işde Yunan mitolojisi yerine biraz futboldan anlamalısın.
Tu vois, dans notre métier, il vaut mieux s'y connaître en foot qu'en mythologie grecque.
Anlamalısınız.
Vous devriez comprendre.
Üzgünüm Connor, ama bunu anlamalısın.
Je suis désolée, Connor, mais il faut que tu le comprennes.
Şunu anlamalısın, biz Luchadore'lerden çok daha fazlasıydık.
Vous devez comprendre. Nous étions plus que de simples lunchadores.
Programın büyüklüğünü anlamalısın. Diğerleri kırtasiyeyle uğraşıyor. FBI ise davayla ilgileniyor.
Le programme de protection implique le ministère de la Justice, la DEA, les marshals... le fbi soccupe que du procès.
Bunu anlamalısınız.
Vous devez comprendre ça.
Efendim, endişelerimizi anlamalısınız.
Il est rusé, l'enfoiré.
Bunun iyi öğrenilmesinin ne kadar önemli olduğunu anlamalısınız yarbay.
" et si nous sommes amenés à le faire, ça sera sous le feu de l'ennemi.
- Anlamalısınız Lordum ben asla...
- Sachez que je n'ai jamais...
- Şimdi anlamalısın.
Tu commences à comprendre?
- Daha o zaman anlamalıydım artık kendime sıkıntıdan ibaret bir hayat yarattığımı ve... bu sıkıntıdan beynimi patlacağını seni ilk gördüğümde anlamalıydım.
- Si j'avais su, je me serais épargné une vie d'ennui... en te fracassant le crâne à la naissance.
Bunu Walsh'u araştırmamış diye mi anlamalıyım.
Il n'a pas fait de recherches sur Walsh.
Bunu anlamalısın.
Je sais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]