Anlamalıydım tradutor Francês
444 parallel translation
Anlamalıydım.
J'aurais dû savoir.
Anlamalıydım, bu günkü gök gürültüsü ve şimşekler...
J'aurais dû m'en rendre compte. Tout ce tonnerre et ces éclairs...
Tabii ki... Anlamalıydım.
Bien sûr, c'était ça.
Burada olduğunuzu anlamalıydım. Sanki tam yere değerken bunu hissettim.
J'aurais dû m'en douter en m'asseyant par terre.
- İngiliz olduğunuzu anlamalıydım, efendim.
- Je l'aurais vu n'importe où, Monsieur.
Jeb Stuart'ın birliğindeydik. Kuzey Virginia ordusu. Anlamalıydım.
Dans la cavalerie de Jeb Stuart, en Virginie du Nord.
Anlamalıydım.
Il fallait que je sache.
- Anlamalıydım.
- c'était donc ça.
Anlamalıydım.
J'aurais dû m'en douter.
Böyle olacağını anlamalıydım.
C'était prévisible.
Bu işi beceremeyeceğini anlamalıydım!
Je le savais. Tu es une incapable!
Şu rüyayı gördüğümde anlamalıydım.
J'aurais dû me fier à ce rêve.
Değişen bir şeyin olmadığını anlamalıydım.
Mais rien n'est différent.
Neyi ima ettiğini anlamalıydım.
J'aurais du savoir de quoi il parlait.
Elindeki o parlayan demiryolu saati ve konuşmalarından anlamalıydım.
Avec cette montre des chemins de fer et à parler tel un annonceur de gare.
Bunu başından anlamalıydım.
- J'aurais dû le savoir.
Bunu anlamalıydım.
J'aurais dû le savoir.
Bunu önceden anlamalıydım, Jim.
Bien avant ça, Jim.
Başından anlamalıydım.
J'aurais dû m'en douter.
Kuzeye, Bisbee'ye yönelmediğinde anlamalıydım. - Başından beri Frank'ı istiyordun.
J'aurais dû comprendre quand on a pris au sud.
Bıçağım yüzünden olmadığını anlamalıydım.
J'aurais dû me douter que ce n'était pas moi.
Tanrım, ne kadar körüm. Anlamalıydım...
J'ai été aveugle, j'aurais dû le savoir.
Sedyeyle geldiğinde ölmek üzere olduğunu anlamalıydım.
J'aurais dû savoir s'il allait mourir ou vivre.
Bir tuzak olduğunu anlamalıydım
J'aurais du deviner. C'est un piège.
Miranda gibi dalavereci birinden, istediğimi asla alamayacağımı anlamalıydım.
J'aurais dû voir que je n'obtiendrais rien... d'une fille prétentieuse et pleine de ruses.
Bunu istediğini anlamalıydım.
J'aurais dû savoir qu'il le souhaitait :
Anlamalıydım.
Tout s'explique.
- Gerçek niyetinizi anlamalıydım.
- Je devais démasquer vos intentions.
- Sesinden anlamalıydım. - - Ama, yiyemedim. -
Je ne veux pas sembler amer, mais je ne mange pas dans la main.
Anlamalıydım.
J'aurais dé Ie savoir.
öksürüğünden anlamalıydım... yaklaşık 1 sene oldu... ve burada çok şeyin değiştiğini duydum!
C'est pour ça. Cette toux... On ne s'est pas vus depuis un an.
- Şaşırdığını anlamalıydım.
- J'imagine que oui.
Üç ayrı Caesar döneminde yaşamış ve Roma'nın ne kadar dibe battığını görmüş biri olarak dördüncü Caesar döneminin daha farklı olmayacağını çok iyi anlamalıydım.
J'ai connu les règnes de trois Césars et j'ai vu l'état lamentable dans lequel ils ont laissé Rome. J'étais bien bête de croire que le quatrième serait différent!
Anlamalıydım.
Je suis bien placé pour le savoir.
Evet elbette, daha önce anlamalıydım.
Bien sûr, j'aurais dû m'en douter.
Konuşmalarından anlamalıydım, samimi değildi, ve sıkıştı.
Je m'en doutais! Quel trouillard! J'aurais dû l'enfermer.
Gerçek olmayacak kadar ucuz olmasından anlamalıydım.
- Trop bon marché pour être vrai.
Zavallı bir kelebeğin adımı bilemeyeceğini çoktan anlamalıydım.
Je ne m'attendais pas à ce qu'un imbécile de papillon connaisse mon nom.
Kardeş olduğunuzu anlamalıydım.
J'aurais dû me douter que vous étiez frères.
Gülümseyişimi beğendiğini söylediğinde, anlamalıydım.
C'était évident. Cette histoire de sourire!
Gelme sahnesini bilmemesinden anlamalıydım.
Il connaissait même pas le gros plan de l'éjaculation.
Yalnız olmadığını anlamalıydım.
J'aurais dû me douter qu'il n'était pas seul.
Onu gördüğüm an, birşeyler olacağını anlamalıydım!
Dès que je l'ai vue, j'ai su que quelque chose allait se produire!
Sen olmadığını anlamalıydım.
Ça ne pouvait pas être toi!
Pete bana buradan bahsettiğinde neler olduğunu anlamalıydım.
J'aurais dû piger, Pete m'a envoyé ici.
Bunu anlamalıydım.
Tu crois peut-être que je suis dupe?
Belki de anlamalıydım.
J'aurais dû m'y attendre.
Anlamalıydım.
Je vois.
Şunu mu anlamalıyım, annenle evlendirip beni buraya getirişin... Maskaralık mıydı?
Alors si je comprends bien, mon mariage avec ta mère, arrangé par tes soins, n'était donc qu'un simulacre?
- Bunu anlamalıydım.
J'ai déjà fait une gaffe!
Sana zarar vermeyeceğimizi çoktan anlamalıydın. Ününü zedeleyecek bir şey yapmayacağımızı... çoktan anlamalıydın.
Tu aurais dû comprendre qu'on marche avec toi... et qu'on essaye absolument pas... de te faire de l'ombre.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamıştım 59
anlamı ne 66