English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anlamışsın

Anlamışsın tradutor Francês

956 parallel translation
Beni yanlış anlamışsın.
Tu te trompes.
Korkarım ki, sizi buraya çağırmaktaki niyetimi yanlış anlamışsınız.
Vous avez mal interprété. mes intentions.
Artık bankada kalmanın imkansız olduğunu eminim ki anlamışsındır.
Vous comprenez bien qu'il vous est impossible de rester ici.
Yanlış anlamışsın Terry. Havaya girmiyorum.
Vous vous méprenez.
- Onu yanlış anlamışsın Nick.
Tu le connais mal.
... ama yanlış anlamışsın.
tu as compris de travers...
- Bunu anlamışsınızdır.
- Vous l'avez peut-être deviné.
Yanlış anlamışsınız, bayan.
Je crois que vous avez mal compris.
- Bana kalırsa gayet iyi anlamışsınız.
La conclusion est évidente.
Anlamışsın.
C'est ça.
Stephanie benimle evlendiğinde anlamışsındır özel bir tarafım yoktur. İyi bir mühendis olabilirim ama onun dışında, ben bir kahraman değilim.
Stéphanie, tu le savais en m'épousant, je n'ai rien d'extraordinaire, je suis un bon ingénieur mais je ne suis pas un héros.
Anlamışsınız.
Je vois que vous comprenez.
Nihayet olayı anlamışsınız.
Vous avez enfin compris?
İşgüzarlığın tehlikeli olduğunu anlamışsındır artık.
Tu meurs par excès de zèle.
Umarım bunu iyice anlamışsınızdır.
J'espère que vous le réalisez.
Beni çok yanlış anlamışsın Bayan Keechie.
Vous m'avez mal compris, Miss Keechie.
Hayır, her şeyi yanlış anlamışsın.
- Chut. Non, tu as tout compris de travers.
Beni yanlış anlamışsın, Cody. Sana karşı hiçbir kastım yok.
J'ai rien contre toi.
Tersten anlamışsın.
Tu le dis n'importe comment.
Sizi tekrar rahatsız ettiğim için üzgünüm, Bay Bryne ama bu davanın sonuçlanmaktan çok uzak olduğunu anlamışsınızdır.
Vous vous doutez que l'enquête n'est pas close.
- Şu mezardan anlamışsınızdır.
Cette tombe nous le rappellera.
Sürgülendiğini bildiğine göre onu açmayı denemiş olmalısın. Ve eğer açmayı denediysen, niçin sürgülendiğini anlamışsındır.
Si vous avez tenté d'ouvrir la porte vous devez le savoir.
Seni yanlış tanımışım, Kısım Müdürü. Gerçekten anlamışsın.
Quelle surprise de vous trouver si compréhensif.
Mektup yazmadaki beceriksizliğimi muhtemelen anlamışsındır.
Tu as dû t'apercevoir déjà que je n'aime pas beaucoup écrire.
Kocamın muhtemelen düşündüğün şekilde bir ahmak olmadığını anlamışsındır.
Vous voyez. Mon mari n'est pas le dadais que vous imaginez.
Hayır, Zosh. Yanlış anlamışsın.
Zosh, tu te goures!
Işık kavramını çok iyi anlamışsın.
Il y a un très bon sens de la lumière.
Sayıklayıp durduğu adamın ben olmadığını anlamışsındır.
Vous avez deviné que je ne suis pas l'homme qu'elle appelle.
Belki artık anlamışsınızdır.
Comprenez-vous maintenant?
Evet, anlamışsın.
Oui, vous avez compris.
Belki şimdi, neden eve gitmek istemediğimi neden kütüphanede yaşadığımı neden dans edemediğimi veya kimsenin gözüne bakamadığımı anlamışsındır.
Tu vois pourquoi je déteste rentrer, je vis à la bibliothèque, je ne danse pas, je n'embrasse pas et je ne regarde personne en face.
Sanırım dostumuz Dallas'ın kafatasında dev bir delik açıldığını anlamışsındır.
Je peux te dire que notre Dallas est dans de beaux draps.
Yanlış anlamışsın.
Vous vous méprenez.
Sen onları yanlış anlamışsın.
Vous vous montez la tête!
Sen her şeyi yanlış anlamışsın.
Vous êtes bourré d'idées fausses.
Catherine'le her şeyin bittiğini anlamışsınız.
Vous avez compris qu'avec Catherine, c'est bien fini, quand c'est fini.
Seni düzeltmem lazım çünkü olayı çok yanlış anlamışsın.
Ce n'est pas un jeu.
Umarım, size ithaf ettiğimi de anlamışsınızdır, Bayan Marx.
J'espère que vous avez vu qu'elle vous était dédiée, Mlle Marks.
Fikriniz de muhtemelen yanlışmış. Yanlış anlamışsınız.
Vous avez mal interprété.
Kaçma şansı olmayan kapana kısılmış bir mahkum olmayı anlamışsınızdır.
Ce que c'est qu'être prisonnier, confiné au trou sans possibilité de s'échapper.
Anlamışsınızdır, Herr Henks para bu bankaya yatırılmadıkça size sonra transfer etmemin mümkünatı yok.
Vous comprenez qu'à moins qu'il ne soit déposé chez nous, je ne peux le transférer plus tard?
Anlamışsınızdır, Yoldaş. Federal polis başarısız olmaz.
Vous voyez, la police fédérale ne vous a pas laissés tomber.
Sebebini anlamasanız da ne manaya geldiğini anlamışsınızdır.
Nous ne comprenons peut-être pas pourquoi, mais c'était peut-être prévu ainsi.
- Ne ima ettiğimi anlamışsınızdır.
- Vous voyez ce que je veux dire.
Anlamışsın.
Vous avez compris.
Hepiniz durumu anlamışsınızdır.
Vous avez compris la situation.
Neden illa bu locada oturacakmışsınız anlamıyorum.
Je ne comprends pas. La vôtre est aussi bien.
Demek istediğimi anlamışsınızdır.
Vous comprenez?
İnan bana, yanlış anlamışsın Cody.
Tu te trompes.
En önemli olan şeyi anlamıyorsun, seni zaten seven bir kadının var. Sanki dünyada bir tek sen varmışsın gibi seni isteyen biri.
Tu ne comprends donc pas que ce qui importe le plus, tu l'as déjà... une femme qui t'aime... qui donnerait sa vie comme si tu étais unique au monde.
Yanlış anlamışsın, Virg.
Mais vous ne vous en tirerez pas comme ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]