English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bana öyle geliyor

Bana öyle geliyor tradutor Francês

1,072 parallel translation
Bazen bana öyle geliyor ki, sanki benim bir kocam yok sanki ben onun için evin eşyalarından biriyim.
J'ai souvent l'impression que je n'ai pas de mari, que je n'existe pas pour toi.
Bana öyle geliyor ki, tehlikeli derecede kötü bir başlangıç yapmaktayız.
Il me semble que nous avons mal débuté.
Ya da bana öyle geliyor. Bayan Banks'i öpüyor.
Il embrasse Mme Banks.
Ancak ödüyoruz. Bana öyle geliyor ki, göğsünüzdeki şu madalya ve nişanları tarafsızlığınıza bahane edip... kaçamak cevaplar vermek ve fırsatçılığınızı göstermek için kullanıyorsunuz.
Avez-vous mérité toutes ces décorations en pratiquant la neutralité?
Bana öyle geliyor ki atılacak tüm adımları bir seferde atıyorsunuz.
S'il s'agit de simples paris au Preakness?
Bazen, bana öyle geliyor ki çevremizdeki uğultulu sesler okyanusun değil kısık ağlamaların sesi.
Il me semble qu'autour de moi, ce n'est pas la mer qui bouge, mais les larmes du peuple.
Bana öyle geliyor ki hala buluşuyorlardı. Annem kocama para veriyordu, bu yüzden kocam çalışmıyordu.
Mais leur liaison a continué et mon mari vivait de l'argent qu'elle gagnait.
Ama diğer taraftan bana öyle geliyor ki, tamamen polisi ilgilendiren böyle bir konuya çok fazla karışmamalıyız. Benimle aynı fikri paylaştığınız için teşekkür ederim, Sayın Başkan.
- Mais nous ne devons pas nous-mêmes... prendre d'initiatives dans une affaire qui est du ressort de la police.
Bana öyle geliyor.
Du moins, j'espère.
Bana öyle geliyor ki, bütün bunlar kötü ruhlar yüzünden oluyor.
Cela me semble être l'œuvre des démons.
Bana öyle geliyor ki, bir kez sosyal standartları düşürmeniz, akademik standartları da benzer akibete uğratacaktır.
Si vous prenez des garçons de milieux défavorisés, le niveau ne manquera pas de baisser.
Bana öyle geliyor ki bunu gören tek kişi benim.
Tu la vois? Il me semble que je suis seul à la voir.
Bana öyle geliyor ki bu kuzgun tüm geleceği görebiliyor.
Mais c'est aussi un oiseau de malheur.
Bana öyle geliyor ki bir anlaşmaya varabiliriz, geçici bir uzlaşma sağlanabilir.
Il me semble que nous pourrions conclure un accord, trouver un modus vivendi.
Bana öyle geliyor ki, biz tanışıyoruz.
Il me semble que nous nous connaissons.
Yanlışsam düzelt ama bana öyle geliyor ki Henry'nin tahtına beni layık görüyorsun.
Corrigez-moi si je me trompe- - mais j'avais l'impression que vous me destiniez le trône d'Henri.
Bana öyle geliyor ki bu senin fikrindi.
- Je crois que l'idée est de toi.
Bana öyle geliyor ki, tabirimi hoş görün, siz baştan aşağı abessiniz.
Etje n'ai aucune raison de rester puisqu'il est très clair que vous ne convenez pas du tout, si vous me le permettez.
Söylesene, bana öyle geliyor ki, şu sıralar hanımlara fazla bakıyorsun.
Il me semble que tu regardes beaucoup les femmes en ce moment.
Bana öyle geliyor ki Nicole, bizim yaptığımız işten çok fazla hoşlanmıyorsun.
Vous devriez vous y faire. Une femme ne s'y fait jamais.
Bana öyle geliyor ki yıkılmayan köprü kalmamış.
II ne reste aucun pont debout.
Ama bana öyle geliyor ki, sadece bufalo avlamak için yaşıyorsunuz Shoeshonelar'la savaşmak ve kadınınızla birlikte olmak için.
Mais j'ai l'impression que vous ne vivez que pour chasser le buffle... pour vous battre contre les Shoshone... et pour aimer vos femmes...
Bana öyle geliyor ki, o küçük adam kararını verdiğinde, kesinlikle yerinden oynamaz.
Ca doit etre dur de le faire changer d'avis.
Bana öyle geliyor ki, General, Dr. Stone sizin üstünüze oynuyor.
Il me semble que le Dr Stone vous a trompés.
Bana öyle geliyor ki siz ikiniz işleri yine batırdınız.
On dirait que vous deux, vous avez tout bousillé!
Şey, bana öyle geliyor ki, eğer... biri içeri girip karıma arabamı uçurumun dibinde bir mermi deliği ile birlikte bulduğunu söyleseydi, bilirsiniz ya, sanırım arabada olup olmadığımı, yaralı olup olmadığımı, yaşayıp yaşamadığımı sorardı...
Il me semble que si quelqu'un annonçait à ma femme qu'on a trouvé ma voiture au fond d'un canyon, avec un trou de balle dedans, elle demanderait si j'étais dans la voiture, si j'étais blessé, vivant, ou mort.
Şimdi, bana öyle geliyor ki...
Je crois que...
Mımm, Evet, bana öyle geliyor ki, eğer bir sanatçı geziye çıkarsa, şey, çizim defterini getirecektir, kalemini getirecektir.
Quand un dessinateur part en voyage, il emporte un crayon et des feuilles.
Bana öyle geliyor.
J'ai l'impression que c'est ça.
Emin değilim ama bana öyle geliyor ki şu anda birisi kapıyı çalıyor.
Ecoutez, je ne suis pas sûr, mais j'ai bien l'impression qu'il y a quelqu'un qui frappe à la porte.
Bana öyle geliyor.
On le dirait.
Peki, bana öyle geliyor ki,.. ... bu dünyaya gelişim korkunç bir yıkımdan ibaretti!
Oui, il me semble... que mon apparition dans ce monde... a été une dure chute.
Bana öyle geliyor ki, başka bir yerden daha gizli ve aynı zamanda daha ızdıraplı.
Elle me semble plus cachée, et en même temps plus douloureuse qu'ailleurs.
Anlatıcımız tarafından açılan konu, bana öyle geliyor ki, kurallarımızın düzeltilmesini gerektiriyor.
Le thčme abordé par la narratrice exige selon moi une rectification de nos lois.
Bana öyle geliyor ki, Bayan Messalina bizim bir adım önümüzde.
J'ai l'impression que Messaline a déjà tout prévu.
Bana öyle geliyor ki, bu iş için vasiyetinde bir miktar parayı kenara ayırdı.
J'ai l'impression qu'il a prévu la chose dans son testament.
Tarafsız olarak dinlemeye çalışıyorum ve bana öyle geliyor ki bu tesis bir zamanlar mükemmel olan bir kasabayı olumsuz yönde değiştirdi.
J'essaie de vous écouter avec objectivité et j'en arrive à la conclusion que cet investissement transforme votre ville qui était parfaite.
Bana öyle geliyor ki kaybolmuş yeni bir kabile var.
Il me semble que c'est toute une tribu perdue... d'un nouveau peuple étrange.
Şişe ikinizde de olmadığına göre, bana öyle geliyor ki, o artık Romer Treece'in olmuş.
Vu que ni l'un ni l'autre n'avez cette fiole... j'imagine que c'est Romer Treece qui l'a.
Bana öyle geliyor ki adamlarımızın çoğu emirlere karşı gelip partiyi atladılar.
On dirait que nos gars ont été nombreux à ne pas aller à la fête.
Bana öyle geliyor ki efendim, yardımınızdan minnet duyarlar.
Si vous pouviez nous aider...
Bana öyle geliyor ki, bu tüccar dostlar reklamlarını yapmak için biraz gönülsüzler.
Étrange que ces commerçants n'osent pas se montrer.
Öyle bir niyetim yok, ama bana öyle geliyor ki katil yerine kurbandan bahsetmek daha önemli.
Pas du tout! Il me semble que l'on s'intéresse davantage au meurtrier qu'aux victimes.
Bana öyle geliyor ki, evren yaşam ve zeka ile dopdolu.
Il me semble plus logique... d'imaginer un univers débordant de vie et d'intelligence.
Kulaklarım her zaman gözlerimmiş gibi işime yaradı, öyle gürültülü geliyor ki şu davullar bana.
Comme mes oreilles remplacent mes yeux, les tambours me semblent beaucoup plus bruyants.
Öyle geliyor ki, aşk bana asla mutluluk getirmeyecek.
II me semble que l'amour ne m'apportera jamais Ie bonheur.
Bana mı öyle geliyor, yoksa herkes bize... erkeklerin etrafındaki uydularmışız gibi mi davranıyor?
Est-ce moi ou nous traite-t-on... comme si on était des satellites en orbite autour des hommes?
Bana mı öyle geliyor yoksa pirzola mı kokuyorsun?
Je rêve ou t'as toujours une odeur de côtelette d'agneau?
Bana mı öyle geliyor... yoksa yeryüzü mü yükseliyor?
Je me trompe ou la terre se soulève?
Bana öyle geliyor.
Je m'en méfie toujours.
Bana mı öyle geliyor? Bak, öfkem kabarıyor!
Que tu me crains Sens-tu ma colère monter

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]