Bişey değil tradutor Francês
157 parallel translation
Hoşuma gitti. Bişey değil, Manolo.
Pas du tout, Manolo.
Burda bırakmamı beklemiyorsun herhalde ihtiyar. Yaptıklarım daha bişey değil.
Ce n'était qu'une mise en jambe.
Oh, şey, ilgini çekecek bişey değil, canım.
Oh, euh, rien d'intéressant, ma chère. Nous allons à Rome.
Önemli bişey değil.
- C'est rien.
- Teşekkür ederim. - Bişey değil.
Merci.
- Bişey değil, ben eminim. Gittiği yere kadar gitsin diye düşünüyorum.
Je pense que je vais simplement vivre au jour le jour
Bişey değil.
De rien.
Bu endişelenecek bişey değil.
Il n'y a pas de quoi s'en faire.
- Bu öyle bişey değil. Adamım.
- Pas question.
- Bişey değil.
- Il n'y a pas de quoi.
Bişey değil Kim şu lanet komser.
Qui est-ce, ce chef des armées?
Çok önemli bişey değil. —
Oui, mais c'est pas grand-chose. En fait...
Hayır onun gibi bişey değil.
Le chéri, vous savez que je vous aime tellement
O kadar büyütülecek bişey değil.
Ca ne veut rien dire.
- Bilinenden farklı bişey değil.
- Ça lui arrive souvent.
tüm övünme çabalarına rağmen, Pacey bu övünülücek bişey değil.
Et malgré tes fanfaronnades... ça n'a rien d'admirable.
Şey, sanırım teşekkür etmem gerekiyor ha? Bişey değil!
Alors, je dois vous dire merci?
Bişey değil.
De rien!
Görünüşüme bişey yapamam. Ayrıca... o bu şeylerin dışında bişey değil.
Et puis, ce qui compte, c'est ce qu'on est à l'intérieur.
Erkeklerin seni sahiplenmesi süper bişey değil midir?
Les hommes possessifs, c'est cool.
Bir çocuk Donna'a sarkmış o da dövmeye gitti. Fakat önemli bişey değil.
Il va juste dérouiller un gosse qui drague Donna.
- Saçma bir telefondu başka bişey değil - ama onu duymadın.
- C'était une blague. - Tu l'as pas entendu.
Nasıl olduğunu göstericem Ve korkunç bişey değil
Je veux te montrer. C'est pas malsain.
Aynısından bendede var çok kötü bişey değil.
J'ai la même chose. C'est rien. Ce sont des plantes toxiques.
Ah, yedi yaş üstü ( 7 + ), olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar gibi bişey değil ( - )....
sexuel... érotique, pas porno.
Hey, Lois, Chrisin üstüne bu kadar gitme Ne demek TV yok o sınıfta kaldı, yani şükran gününde garajda kuzenine saldırması gibi bişey değil ki bu.
Bon d'accord, il a loupé ses devoirs. Mais c'est pas comme s'il avait dépucelé sa cousine à Noël. Je veux que tu aides Chris.
Bişey değil.
- Pas de sweat.
Can sıkıcı.Tamamen benim kontrolümde olan bişey değil.
C'est embêtant. Parce que c'est pas du tout sur mon chemin.
- Nasıl bakmam? Bişey değil.
Arrête, c'est rien.
Bu bişey değil...
C'était rien du tout.
Hadi birlikte yiyelim. Bu önemli bişey değil.
Mangeons ensemble.
- Bişey değil.
Pas de problème.
Zor bişey değil, Bir daha dene.
C'est pas difficile. Essaie encore.
Öyle bişey değil.
Il ne s'agit pas de ça.
Bence insanların gelip bizi görünce "kim doktor ve kim hasta", demesi azımsanacak bişey değil.
C'est très gratifiant, quand les gens viennent nous voir et disent : "Qui sont les médecins et qui sont les patients?"
Ve hapları aldığımda Barney Moloztaş gibi görünüyorum... Apaçık belliki o acayip şey yarayacak bişey değil.
Et une pilule en forme de Barney, c'est forcément une arnaque!
Bişey değil Bayan Atkins.
De rien, Mme Atkins.
Bişey değil, İyiyim.
Ça ira, maman.
Ciddi bişey değil.
Rien de grave.
- Onaltı. - Şaşılacak bişey değil.
Ça craint.
Bisey degil.
De rien.
ve hepsi bu değil- - salatalık veya önun gibi bişey.
- Et ce n'est pas tout. On a trouvé des concombres poussant en abondance à deux heures d'ici.
BAşka bişey lazım değil miydi?
Tu n'as pas besoin d'autre chose?
Çok kötü. Teşekkürler sana. Artık kimse bişey yapmak zorunda değil.
dommage, grâce à toi personne n'est plus obligé de faire quoi que soit c'est l'anarchie, bébé c'est le mot, hein?
Ne manyak bişey değil mi.
C'est incroyable, ce qui se passe.
Bana bişey söyle, Onun evli olması seni rahatsız etmiyor, değil mi?
Dis-moi, Goldie, ça ne t'ennuie pas qu'il soit marié?
Sen, bir şeyi herkeste iyi bulmak zorundasın değil mi! Sana bişey deyimmi, bu birincisi
Je dois vous dire que c'est votre seule qualité qui me rend fou.
bu sadece görünmez bir kruvazör teğmen başka bişey değil
Rien d'autre.
- Bu işi bunlarla yapazsın. - Hayır bu biraz daha karmaşık bişey ama okadar değil.
- Vous ne pouvez pas le faire avec ça?
Bu yüzden planlarımıza müdahale edecek hiç bişey yok, değil mi?
Il n'y a donc aucun problême! N'est-ce pas?
Yani özellikle belirli bişey için baktığımdan değil, ki bu da iğrenç "Joey Dawson'u seviyor" senaryolarından biri olsada ve beni gıcık etsede, Ama, bilirsin onu gördük ve...
Non pas que je cherchais quelque chose de spécifique, ce qui impliquerait un horrible scénario de "Joey aime Dawson", ce qui m'horrifierait, mais, tu sais, je l'ai vu, et...
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66