English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Elinde değil

Elinde değil tradutor Francês

568 parallel translation
James, ona zarar verme. Onun suçu yok, elinde değil.
James, ne lui faites pas de mal.
Öksürüp öksürmemek Kitty'nin elinde değil. Hastaysa elinden birşey gelmez.
Kitty ne tousse pas discrètement.
Alman olarak doğması adamın elinde değil ki.
Il ne peut pas éviter d'être allemand s'il est né en Allemagne.
Ama elinde değil.
Mais c'est plus fort qu'elle.
- Niye elinde değil? - Her sabah, kalkar kalkmaz bir piyes okurum. Her gece, yatmadan bir piyes daha.
Je lis une pièce chaque matin, une autre tous les soirs,
Yahudi yerine Hıristiyan doğmak elinde değil. Ama bu mutlu olduğun anlamına gelmez.
On n'est pas forcément content de naître chrétien et pas juif.
İpi attın ama dizginler elinde değil, ha?
Mais il n'a pas encore mordu à l'hameçon?
Havanın kötü olması senin elinde değil.
La pluie, tu n'y peux rien. Ça, c'est sûr!
- İnsanın elinde değil.
- On ne peut plus rien.
Artık senin elinde değil miyim?
Je ne suis plus en votre pouvoir?
Zeki olması onun elinde değil.
Il est brillant, il n'y peut rien.
Elinde değil.
On ne peut rien y faire, vous comprenez.
Ama elinde değil tabii! Onu istiyorsan ona gidebilirsin, tamam mı?
Mais si tu en as envie, si tu ne peux t'en empêcher, vas-y donc!
Sanιrιm elinde değil.
Je crois qu'il n'y peut rien.
İnsanın elinde değil, ne yapalım?
Quand ma femme me dérange pendant le match.
- İnsanın elinde değil, ne yapalım?
Pas moyen de vous en empêcher.
Bu elinde değil. Ama beni aptal yerine koyup yalan söylemene bozuluyorum.
Mais me mens pas comme au dernier des cons.
Tek Yüzük elinde değil.
Il lui manque l'Anneau Unique.
Yakışıklı. Sigismund'un elinde değil. Maşuk.
Sigismond n'y est pour rien si on l'aime.
- Şeyim mi? Elinde değil mi işte?
Tu le tiens, non?
O yapmak istemiyor ama elinde değil. Anlıyor musun?
Il ne veut pas le faire, mais il ne peut pas s'en empêcher.
Dolaylı bir delil. Cinayette kullanılan bıçak Krasny'nin elinde değil.
C'est une preuve indirecte, Krasny ne posséde pas l'arme du crime.
Elinde olsa koşarak gidersin değil mi?
Tu fais le grand saut.
- Ipler onun elinde degil mi?
- C'est lui qui tire les ficelles, hein?
İdealist olmak, masum kadınlara inanmak elinde olan birşey değil.
Tu peux pas t'empêcher d'être un idéaliste. Tu crois en la pureté féminine.
Mesele kupon değil. Üreticinin elinde aynı desenden hiç kalmamış.
Les fabricants n'ont plus ce tissu.
Daniel, lütfen. Sanırım bir kadın olarak böyle olman elinde değil.
Les femmes, ça ne peut s'empêcher...
Bu elinde olan birşey değil ki.
Mais je n'ai pas envie de voir des gens fous.
Eğer bu altınlara inanmıyorsan elinde ben varım, değil mi Jesse.
Même si ma mine d'or ne vous tente pas, vous m'aurez toujours pour vous tout seul.
Sanırım elinde başka biri yok, değil mi?
Et tu n'aurais personne?
Okyanusun dibinden alınan, yeni güçlü enerji Atlanti artık bilim adamlarının elinde! Ama hepsi bu değil.Bir şey daha vardı.
La nouvelle et puissante énergie de l'Atlanti, arrachée aux profondeurs de l'océan, est maintenant entre les mains des scientifiques.
Bu, elinde kimlik kartıyla gezen bir parti üyesine hiç de yakışan bir davranış değil.
"Ce n'est pas digne d'un membre du parti."
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Cet homme est un voleur qui est venu piller une auberge hier soir avec un poignard. Et il n'était pas tout seul, il y en avait 3 autres.
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Cet homme est un voleur qui est venu piller une auberge hier soir, un sabre à la main. Et il n'était pas tout seul, il y en avait 3 autres.
Eline her toprak alışında elinde toprağı değil de bir avuç gizem ve sihir görürsün.
Chaque fois qu'en ramassant une poignée de terre... tu y vois... un mystère, un miracle, là au creux de ta main.
Eline her toprak alışında elinde toprağı değil de bir avuç gizem ve sihir görürsün.
Chaque fois qu'en ramassant une poignée de terre... Tu ne vois pas de la terre... Mais un mystère, un miracle, là, au creux de ta main.
- Elinde kanıtın yok. Şu başlığa bak : FANTOMAS İSKOÇYA'DA Hiç ciddi değil.
- Rien ne le prouve, et puis surtout, je n'aime pas ton titre, "Fantômas en Ecosse", je t'assure que ça ne fait pas sérieux!
Çok farklı türlere ait bilgileri elinde bulunduruyordu, öyle değil mi?
Elle a énormément de renseignements. N'est-ce pas?
Değil mi, Banjo? O para senin elinde olsaydı çoktan Avrupanın yolunu tutmuştuk. Sen ve ben birlikte, daima birlikte.
Si tu mettais les mains sur cet argent, on serait déjà en Europe, toi et moi ensemble, pour toujours.
Bu günlerde, Troçki'ye duyulan hisler yaygınlaştı. Sadece elinde silah olan delinin teki değil yani.
Ca a montré que toute l'opinion est contre Trotsky et non pas juste un homme de main fanatisé.
Oyuncağı elinde oturan bir içki taciri, ve kendi oyuncağında bile iyi değil. Pek sayılmaz demek.
Pas très.
İki çıplak insan üst üste... bir herif de elinde kamerayla "Daha değil, daha değil" diyor.
Deux corps nus qui rampent l'un sur l'autre, un mec à la caméra criant "pas déjà, pas déjà."
Elinde mektup olan yalnızca Plancina değil.
Plancina n'est pas la seule à avoir des lettres.
Bu apartmanı elinde tutmak istersin, değil mi?
Tu aimerais garder cet appartement?
Eğer eşcinsel değilsen elinde raporla dolaşmazsın değil mi?
Si réellement tu n'en es pas, tu ne te balades pas avec un certificat pareil.
Adil ya da değil, şehir loncaların elinde.
Juste ou pas, les guildes contrôlent la ville.
Senin için sahneye çıkmıştım. - İyi olmak elinde değil.
ce soir, je crois que j'ai bien dansé. pour toi.
Elinde 2 tane 12 numaralı conta yoktur değil mi?
Tu aurais une clé de 12?
Lidya elinde tutan biri değil.
Je connais Lydia.
Elinde değil.
Tu ne peux pas t'en empêcher.
- O FBI'ın elinde değil mi?
Bonjour, "Alf".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]