Eğlenmek için tradutor Francês
807 parallel translation
- Henüz elde edemedim. Eğlenmek için ne yapıyor ki? Hiç dışarı çıkmıyor.
Elle ne sort jamais.
Sonuçta, masum bir şekilde, eğlenmek için dans ediyoruz.
Après tout, c'est tout à fait innocent. Juste pour le plaisir.
Gazeteler eğlenmek için onu hedef gösterdi.
Les journaux l'ont assailli, et fait de lui une cible.
- Sadece eğlenmek için mi?
- Juste pour vous amuser?
Buraya eğlenmek için geldik, Lütfen bizi rahat bırakın.
Nous sommes là pour nous amuser. Laissez-nous tranquilles.
Eğlenmek için kumar oynamam.
Je ne joue pas pour m'amuser.
İşte benim iyi gecem. Eğlenmek için geldim.
J'ai réussi ma soirée :
Kendi başına eğlenmek için sıklıkla dışarı çıkıyor.
Elle sort souvent.
- Eğlenmek için buraya gelmiyorlar.
Elle ne viennent pas pour s'amuser.
- Eğlenmek için yapmıyorum ya.
- Je ne fais pas ça par plaisir.
Akşamları eğlenmek için böyle mi yaparsınız? Oturup kadeh tokuşturarak birbirinize söver misiniz?
Vous passez souvent vos soirées... à ne rien faire d'autre que de vous insulter?
Düğün günü, kız eğlenmek için sandığa saklanır.
Et le jour du mariage, elle se cache dans un coffre pour rire.
Eğlenmek için sana muhtaç
" Pour se distraire
Eğlenmek için içmeye gerek yok.
Pas besoin de boire. c'est juste une plaisanterie.
Anneniz ve gazozla eğlenmek için
Pour amuser vos parents
Sonra da ben biraz eğlenmek için dışarı çıkmak istedim ve aramızda küçük bir münakaşa oldu.
Moi, je voulais sortir, m'amuser un peu. On a eu une scène de ménage.
Kardeşim kan görmeye dayanamaz. Eğlenmek için olsa da.
Mon frère ne supporte pas la vue du sang, même si c'est un jeu.
Columbus Meydanı'nda oturup eğlenmek için can atıyordum.
J'avais hâte de m'asseoir sur Columbus Circle.
Beni bırakıp, eğlenmek için kulübe gidebilirsin.
Dépose-moi au théâtre et tu iras au Club des acteurs après.
Eğlenmek için ne yapıyor?
Comment se distrait-il?
Çünkü onun rolü tımarhanede eğlenmek için bir şeyler uydurmaya benziyor.
Son rôle a elle semble tire d'une histoire de fous.
Yiyecekler burada, bu da eğlenmek için.
J'apporte de quoi manger et de quoi rire.
Buraya biraz eğlenmek için gelmiştik.
Nous sommes venus ici nous amuser.
Bu kasabada biraz eğlenmek için ne yapılır?
Dites, y a de quoi se divertir dans cette ville?
Sadece eğlenmek için yapmadık bu işi.
On n'a pas fait ça pour le plaisir.
Herhalde eğlenmek için ara sıra onu dövüyorsunuz?
Je suppose que vous la battiez de temps en temps?
Oh, hayır, hayır... Aklıma gelmişken, burada eğlenmek için neler yaparsınız?
Quelles sont vos distractions par ici?
- Eğlenmek için mi?
- Pour vous divertir?
Bunu yalnız eğlenmek için yapıyoruz.
On fait ça pour s'amuser.
- Sadece eğlenmek için değil, herhangi şeyler.
- Et pas seulement pour se moquer!
Bir kızı haftada birkaç kez, eğlenmek için gördüğünde hemen karını boşayacağını düşünüyor.
Vous sortez avec une fille pour le plaisir et elle pense que vous allez divorcer.
Biraz eğlenmek için kızı dışarıya çıkarıyorsun ve evlilik için ciddi olduğunu düşünüyorlar.
Vous sortez avec une fille pour le plaisir et elle s'emballe, côté mariage.
Eğlenmek için arada kendi başıma çalarım.
Je joue juste un peu pour m'amuser. Joue!
Boş versene! Müşteriler eğlenmek için para veriyor...
Les clients ramènent de l'argent.
Biraz eğlenmek için iyi olur.
Ça pourrait être amusant.
Tüm bunları farklı görünmek ya da sırf eğlenmek için yapıyorsan söyle.
Si tu dois faire des choses pour te défouler ou pour l'aventure, viens nous en parler.
Neden birlikte eğlenmek için bir yerlere gitmiyoruz?
Si on allait s'amuser ailleurs, toi et moi?
Ona göre bir kızla yatağa girebilmek için... 700 bin liret harcayan biri bunu eğlenmek için yapar, sıkıntıdan değil.
Pour lui, si on dépense 700000 lires pour coucher, c'est pour s'amuser, pas parce qu'on s'ennuie.
Ne de olsa hepimiz eğlenmek için buradayız.
Après tout, on est là pour s'amuser.
- Sadece eğlenmek için.
En souvenir du passé...
Eğlenmek için tuttuğum birisin sen.
L'océan des malentendus qui nous sépare.
Tanıdığım biri gibi eğlenmek için Palermo'ya gitmedim.
Ce n'est pas comme quelqu'un de ma connaissance, qui s'est amusé, à Palerme.
Eğer bu sadece biraz eğlenmek için olsaydı, olurdu.
Si c'était pour s'amuser, oui.
Söylediğim gibi, eğer sadece biraz eğlenmek için olsa, hemen kaçardık.
Je vous l'ai dit. Si c'était pour s'amuser.. .. alors oui.
Eğlenmek için. Seni bu yüzden aldım.
Par jeu... pour continuer.
Şeyy, gördüğünüz gibi..... eğlenmek için fazladan bir gözüm yok.
Parier, c'est ma passion. Je n'ai d'yeux que pour ça, si j'ose dire.
Eğlenmek, gülmek için seninle yemeğe çıkmıştım. Sana gülmek ve...
J'ai accepté ce dîner par jeu, pour me moquer de vous et...
Yani sen eğlenmek için kaçmak istiyorsun.
Cadet Rousselle a trois maisons. En somme, tu veux t'évader pour te distraire!
Sahne tutkunu falan olduğumu sanıyorsun. Sadece akşam havası almak için tiyatrolara gidiyordum. Eğlenmek?
Tu me crois fasciné mais je vais au théâtre... pour éviter l'air de la nuit.
Eğlenmek, dans etmek için geldim buraya...
- Voulez-vous danser avec moi? J'étais venue pour danser.
Nelly eğlenmek için bir baloya gidiyor.
Nelly ira au bal.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
eğlenceli 161
eğlence 94
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
eğlenceli 161
eğlence 94
eğlenmek 33
eğlenelim 20
eğlen 41
eğleniyorum 26
eğlendim 16
eğleniyoruz 28
eğlenin 36
eğlendik 22
eğlenceliydi 102
eğleneceğiz 20
eğlenelim 20
eğlen 41
eğleniyorum 26
eğlendim 16
eğleniyoruz 28
eğlenin 36
eğlendik 22
eğlenceliydi 102
eğleneceğiz 20