Geldiğini duymadım tradutor Francês
166 parallel translation
Geldiğini duymadım, dokumacı Maria! "
Je ne vous avais pas entendu arriver, Maria la chiffonnière! "
Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendu.
Pardon, taksinin geldiğini duymadım.
Excusez-moi, monsieur. Je n'ai pas entendu la voiture arriver.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendu arriver.
Geldiğini duymadım, Terry.
Je ne vous avais pas entendue entrer.
- Geldiğini duymadım.
- Je t'ai pas entendue arriver.
Geldiğini duymadım.
Tu as dû rentrer tard.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendu entrer.
Geldiğini duymadım.
Je t'ai pas entendu arriver.
Geldiğini duymadım.
Je t'avais pas entendue arriver.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'avais pas entendu arriver.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'avais pas entendue arriver.
Ah merhaba. Geldiğini duymadım.
Je ne vous avais pas entendu arriver.
Geldiğini duymadım.
Je ne vous ai pas entendue entrer.
Audrey! Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendue entrer.
Geldiğini duymadım. Bu sefer ne var?
Qu'est-ce qu'il y a, cette fois?
Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendu entrez.
Geldiğini duymadım.
Bonsoir, chérie. Je ne t'avais pas entendu.
Geldiğini duymadım.
Je t'ai pas entendu entrer.
Libby... İçeri geldiğini duymadım.
Libby, je ne t'ai pas entendu rentrer.
Bugüne kadar, herhangi bir insanımsı üzerinde simbiyogenetik birleşmenin meydana geldiğini duymadım.
Je n'ai jamais entendu parler de symbiogénèse chez un humanoïïde.
- Dün gece eve geldiğini duymadım.
- Je ne t'ai pas entendue rentrer hier soir.
Geldiğini duymadım.
Je n'ai pas entendu la porte.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'avais pas entendue.
Jerry, geldiğini duymadım.
Je t'avais pas entendu.
Buraya geldiğini duymadım bile.
Je t'ai entendu.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'avais pas entendu.
Geldiğini duymadım.
- Je ne t'ai pas entendu.
Geldiğini duymadım.
Je t'avais pas entendue.
Dün gece geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendu rentrer hier soir.
Selam. Geldiğini duymadım.
Bonjour, e ne vous ai pas entendu entrer.
Geldiğini duymadım.
Je ne vous ai pas entendue arriver.
- Geldiğini duymadım.
- Je ne l'ai pas entendue.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendue.
- Eve geldiğini duymadım.
- Je ne t'ai pas entendu rentrer.
Geldiğini duymadım.
Il faudrait que tu te mettes une cloche autour du cou.
- Geldiğini duymadım.
- Je ne vous ai pas entendu.
Oh, merhaba, Eddie, geldiğini duymadım.
Eddie, je ne vous ai pas vu entrer.
Geldiğini duymadım.
Je t'avais pas entendu entrer.
Dün gece geldiğini duymadım.
Je t'ai pas entendu rentrer hier soir
Hey! Geldiğini duymadım.
Je t'ai pas entendu rentrée
- Geldiğini duymadım.
- Je ne t'ai pas entendu entrer.
Bütün gece bekledim, ama geldiğini duymadım.
Bernard.
Kendi işine bakmayan adamın başına ne geldiğini duymadın mı, Ez?
Mêlez-vous de ce qui vous regarde ou ça va mal tourner.
Geldiğini duymadım.
Je ne t'ai pas entendu venir.
Arabamın geldiğini duymadınız mı?
Ma voiture, ne l'avez-vous pas entendue?
Yukarıya geldiğini duymadığımı mı sanıyorsun?
Tu crois que je ne t'ai pas entendue monter?
Geldiğini hiç duymadım.
Je ne t'avais pas entendue.
Sevgilim, geldiğini duymadım.
Trésor, je ne t'avais pas entendu rentrer.
... falezlerde..... ve suyun üstünde takılıp,... bazı nağmeler duyarlarmış sanki bir operadan yayılan mırıltı gibi ama nereden geldiğini bilmezlermiş ve Evliyaların mırıldadığını düşünürlermiş bunlar hiç duymadıkları uzayıp giden Aryalarmış ve baban da anneciğine operadaki duyduğu bu büyük aşk masallarını anlatırmış.
Ils sont sur la côte, sur une falaise... surplombant la mer. Ils entendent une musique. Un air d'opéra qui vient de quelque part mais ils ne savent pas d'où.
- Geldiğini duymadım. - Selam.
Davis, je ne t'avais pas entendu.
duymadım 111
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49