English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hiç değil

Hiç değil tradutor Francês

27,026 parallel translation
Kemancı hiç değil.
Je ne m'appelle pas Fiddler.
Hiç mantıklı değil.
Ça n'a aucun sens.
Hiç de değil.
Non.
- Ama bahsettiğim o belli insanlar ve o belli davranışlar cidden hiç hoş değil.
- Mais ces personnes, celles dont je parle, et leurs comportements, ne sont vraiment pas cool.
Çocukların yanında hiç hoş değil.
Pas cool auprès de jeunes gens.
Bu hiç mantıklı değil.
Attends, ça n'a aucun sens.
Hiç fena değil.
Pas mal.
Zoom'a göre bu hiç hoş değil.
C'est interdit du moment que Zoom est concerné
Mingo'ya nasıl davranırsa davransınlar o adamın yanında olmak hiç hoş değil.
Il n'y a rien de drôle à être avec ces hommes, peu importe la façon dont ils traitent Mingo.
Tricia ve bana karşı köleleri ayaklandırmayı hiç düşünmezsin değil mi George?
Tu n'as jamais pensé à te rebeller contre moi et Tricia, n'est-ce pas George?
Bu hiç de doğru değil.
Ça le fait pas.
Hic gormedigim sey degil gerci.
C'est pas comme si j'avais jamais vu ça avant, remarque.
Tanrım bugün hiç sırası değil.
Oh, Seigneur, pas maintenant. Pas aujourd'hui.
Benim için hiç sorun değil.
Ça me va.
Senin için hiç sorun değil demek.
Donc tout va bien?
Bana hiç güvenmiyorsun, değil mi?
Tu ne me fais vraiment pas confiance, n'est-ce pas?
Ama buraya hiç gelmedin, değil mi?
Mais tu es déjà venue, pas vrai?
Ve hiç sorun değil.
Et c'est normal.
Bu hiç iyi değil.
C'est pas bon.
- Hiç komik değil.
- Pas drôle.
Bir durup düşündüğünüz zaman... Dünya şuanda, hiç iyi bir durumda değil kanka...
Le monde actuel, de nos jours, il n'est pas capable de...
- Hiç sorun değil kanka.
- Pas de problème.
Bu şeyi küçültebilir miyiz acaba? Böyle hiç güzel değil de.
Pensons-nous que... nous pouvons rendre ça plus petit?
- Şu an hiç zamanı değil, Wes.
Ce n'est pas le bon moment.
- Hiç muhtemel değil- -
- Très improbable.
Bu işlerin nasıl yürüdüğünü hiç bilmiyorsun değil mi?
Tu ne connais rien au commerce, on dirait.
Kendime çeki düzen vermem gerekiyordu ve bu hiç adil değil çünkü o müthiş birisi.
J'avais besoin de faire le point et c'était injuste envers lui. Il a été génial.
- Bu hiç iyi değil.
- C'est mauvais signe.
Hatunlar hakkında hiç konuşmamalıyız, değil mi?
On ne va même pas parler des filles, pas vrai?
- Hiç iyi değil.
Pas cool.
Hiç hoş değil.
Ça ne se fait pas.
Damian, didişmenin hiç sırası değil.
Ce n'est pas le moment de se disputer.
Venice'de hiç sır yoktur, değil mi?
personne n'a de secrets à Venice.
Hiç de değil.
Pas du tout.
Hiç "seni seviyorum" demiyeceğiz değil mi?
On ne se dira jamais "je t'aime"?
Hiç komik değil, ve biz çift değiliz.
Raina : Il est pas drôle, et nous ne sommes pas un couple.
şu an hiç de iyi bir zaman değil.
Là, ce n'est pas un bon moment.
Gayrı resmi bir buluşma ayarlayabilecek bir tanıdığım var orada, Yalnız bu hiç de küçük bir şey değil.
J'ai un vieil ami à la Compagnie qui pourrait arranger une rencontre non officiel, mais il ne s'agit pas d'une petite faveur.
Hiç birimiz aylardır kendimizde değiliz, Öyle değil mi?
Aucun de nous n'as réellement été soit même depuis quelques mois, n'est-ce pas?
- Hiç önemli değil Anne.
- C'est pas la peine, maman.
Benim büyükannem hiç böyle ufak tefek bir kadın değil.
Ma mamie ne ressemble pas à ça, genre une vieille femme.
- Ama hiç mantıklı değil.
Ça n'a aucun sens.
Hiç önemli değil.
Pas de problème.
Bugün sözde yeni bir başlangıç olacaktı, değil mi? Hiç nutuk dinleyemem.
Au cas-où ce n'était pas évident, aujourd'hui devait être un nouveau départ. Oh, épargne-moi ta leçon.
- Şu an hiç uygun bir zaman değil Jace.
- Jace ce n'est pas le bon moment.
Hiç de doğru değil.
Ce n'est pas vrai.
Simon, hiç sırası değil.
Simon, pas maintenant.
- Hiç mantıklı değil.
- Ça n'a pas de sens.
- Seni hiç rahatsız etmiyor, değil mi?
- Ça ne te dérange pas, n'est-ce pas?
- Hiç komik değil.
- Ce n'est pas drôle.
- Hiç de ürkütücü değil.
C'est pas du tout glauque.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]