Korkarım değil tradutor Francês
645 parallel translation
- Korkarım değil.
- Non, hélas.
- Uçak kiralamak mümkün mü? - Korkarım değil.
- Pouvons-nous louer un avion?
Korkarım mümkün değil.
Je crains que non.
Korkarım bu gece 11'de kalkan ekspres dışında Visegrad'a giden bir tren bulmanız mümkün değil.
Il est impossible de trouver un train partant de Visegrad, avant le passage de l'express à 23 h.
- Sonsuza kadar gitti, değil mi? - Korkarım ki öyle.
Quoi qu'il en soit, ce moteur démarre encore.
Çok yazık, korkarım bu mümkün değil.
C'est pas possible.
Korkarım o sırada diğerlerini değil, kendimi düşünüyordum.
Je l'ai surtout fait pour moi, sur le moment.
Korkarım öyle değil, doktor.
Si seulement...
Korkarım ki gerçekte bunu yapabilmen o kadar da basit değil.
Les faits ne sont pas si simples.
Korkarım değil, madam.
J'en ai bien peur, madame.
Korkarım ki orada değil.
Je crains que non.
Hayır, korkarım, değil. Paramparça olmuştu.
Je crains que non, il a été brisé en morceaux.
Teğmen korkarım intihar kuramı çok inanılır değil.
Cette théorie de suicide ne tient pas.
Burası senin evin değil ve korkarım burada kalamazsınız.
Ce n'est pas ta maison. Vous ne pouvez rester.
Korkarım bu iğne pek sağlam değil.
Elle ne ferme pas bien...
- Korkarım bu mümkün değil.
- C'est impossible.
- Alec, Bayan Norton'u hatırlıyorsun, değil mi? - Korkarım hatırlamıyorum.
Vous vous rappelez Mme Norton.
Bu uzun bir hikaye ve korkarım ki, pek de hoş bir hikaye değil.
C'est une longue histoire... et pas très agréable, malheureusement.
Korkarım onların hepsi sığır değil, Helen canım, bazen, seni bazı konularda yeterince eğitemediğimi düşünüyorum.
Ce ne sont pas toutes des vaches, Helen. Parfois, ma chérie, je crois... que je ne t'ai pas élevée correctement.
Korkarım çok soğuk değil!
Elle doit être tiède.
Korkarım bu pek mümkün değil.
Ça va être difficile.
Korkarım bu yaşlı böbrekler kasaplık işini kaldıracak güçte değil.
J'ai peur que mes vieux reins n'apprécient pas.
Korkarım şu an tüm bunların yeri ve zamanı değil.
Stevenson, je crains que ce ne soit pas le moment... ni le lieu pour parler de ceci.
- Senin için geç değil. # - Korkarım bundan sonra geç olacak.
Maintenant, je me couche tôt.
- Korkarım ki, haberler pek iyi değil.
- Les nouvelles ne sont pas bonnes.
- Korkarım ki, benim ırkım öğrenmiş değil.
- Je crains que le mien n'en soit loin.
Korkarım henüz değil.
Pas vraiment, non.
Korkarım nitelikleriniz oraya pek uygun değil.
Oui, mais vous êtes surqualifié. C'est un emploi de manutentionnaire.
Korkarım bu mümkün değil.
Je crains que ce ne soit impossible.
Dürüst değil mi? Benim yeğenim Algy? Korkarım bu konuda hiç şüphem yok.
Puis-je te demander si c'est dans cette demeure que réside M. Bunbury, ton ami handicapé?
- Her konuda anlaştık. Korkarım ki bu sürgün demek ama istediğin bu değil mi?
D'accord, mais il sera exilé.
Korkarım o kadar basit değil.
Ce n'est pas si facile que vous le pensez.
- Korkarım öyle değil. - Bu işte 50 bin dolar var demiştin.
Tu disais qu'il y en aurait pour 50 000 dollars.
Korkarım, çok değil.
Pas vraiment, je crains.
Korkarım kendi dilimde bildiğim sözcükler ve beynim kendimi ifade etmek için yeterli değil.
Même dans ma propre langue, mes mots ne sauraient le dire.
Tabii fiyatı biraz indirirseniz. - Korkarım bu mümkün değil.
À mon prix?
Ama... şey, benim uçak çok büyük bir şey değil ve korkarım, çok konforlu olmayacak.
Mais... mon avion n'est pas grand... et... j'ai bien peur que ce soit très inconfortable.
Korkarım şu an için bu mümkün değil.
Je crains que ce ne soit pas encore le moment.
Korkarım ki pek iyi değil.
- Je ne pense pas.
- Korkarım şu anda müsait değil sabahlığın. - Görüyorum.
- Je regrette, elle est occupée.
Korkarım evde hiç bir şey yapmadan biraz sıkılacak. Bu duruma alışık değil.
Elle va s'ennuyer, toute seule.
Korkarım bu yeterli değil.
Je crains que non, hélas.
Olması gereken kadar sıcak değil korkarım ki.
Je crains qu'il ne soit plus très chaud.
Ona doğru gittim, çok hızlı değil, korkarım.
J'y suis allé, pas assez vite, je le crains.
Korkarım şok etkisi pek kuvvetli değil.
C'était moins choquant que prévu.
Korkarım Albay burada değil.
Le colonel est absent.
Korkarım ki cüzdanım üzerimde değil.
Nous n'avons pas votre numéro de passeport.
Birazdan Hemşire Sharon Falconer'in sesini duyacaksınız, ama korkarım Elmer Gantry'ninkini değil.
Soeur Sharon Falconer va prendre la parole d'une minute à l'autre.
Korkarım bu mümkün değil, bayım.
Ce n'est pas possible.
Korkarım ki öyle. Eskisi gibi olacağının farkındasınız, değil mi? İş yok, araba yok...
Tout redeviendra comme avant : plus de travail, de voiture, d'appartement.
Üzgünüm. Korkarım, bu doğru değil.
Je crains qu'il n'y ait une erreur.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75