Problem değil tradutor Francês
1,076 parallel translation
Problem değil.
Ce n'est rien.
Yüzdemi aldığım sürece. Problem değil doktor.
- Tant que je touche mon pourcentage.
Bir hataydı. - Problem değil.
Je n'aurais pas dû.
Tabii ki, hiç problem değil.
C'est ça, oui.
Problem değil.
D'accord.
Hey, hiç problem değil.
Pas de problèmes.
- Görünen o ki, bu aynı problem değil...
- C'est différent mais...
Bu problem değil.
- Oui, pas de problème.
Problem değil.
D'accord. Fred, ça roule?
Biliyorum. Problem değil.
Je sais
OK, üzgünüm. problem değil.
D'accord. Mes excuses. Pas de problème.
Nancy, problem değil.
Nancy, ça va.
Yani, problem değil.
En gros, c'est pas un problème.
- Tabi, problem değil.
- Ouais, bien sûr.
Tabii, problem değil.
Bien sûr, sans problème.
Hiç problem değil.
Pas de problème.
Problem değil.
C'est une rigolade.
Bu problem değil.
Ce n'est pas un problème.
- Bu problem değil.
- Ce n'est pas un problème.
Hayır, problem değil.
Non, non, ça va.
Eğitim geçmişi, i.q. ve seksual tercihler problem değil
Ni le niveau d'études, ni le Q.I., ni le physique ne comptent.
Eğitim geçmişi, i.q. ve seksual tercihler problem değil
Les forces de Défense terrestre recrutent. Ni le niveau d'études, ni le Q.I., ni le physique ne comptent...
Söyleyebilirsin. Problem değil.
Tu peux le dire, ça fait rien.
Artık bu bir problem değil!
Ce n'est pas un problème du tout!
Problem değil.
Pas de soucis.
Herkesin önünde elimde bir yüzükle sana yürüyüp... Parmağına takmamı istiyorsan, tamam yaparım, problem değil!
Si tu veux que je me promène devant tout le monde avec une bague... pour te la mettre sur le doigt, je le ferai.
Problem değil, havlum var.
Ça va, j'ai des serviettes
Problem değil. Bunları kanamayı durdurması için de kullanabiliriz.
C'est rien, ça servira de pansement.
Problem değil. Ben de seni zehirlediğim için özür dilerim.
Pardon de t'avoir empoisonné.
Problem değil.
N'en parlons plus.
Problem değil. Omuzumu yerine yerleştir gitsin Julian. Bir şeyim kalmayacak.
Remettez-moi l'épaule en place et ça ira.
Problem değil.
- Non, c'est bon.
Dört "suçlu değil" ve dört "bilmiyorum" ile karşı karşıyayız. - Kadınlar büyük problem.
On se heurte à 4 non coupables et 4 qui ne savent pas.
Bu bir problem, değil mi?
- Un problème.
Problem degil.
Pas de problème.
- Problem değil.
Tu te rends compte?
Küçük bir problem, öyle değil mi?
Un petit problème, hein?
Yani hiç bir problem yok, değil mi?
Donc la situation te convient?
- Bir problem olmaz değil mi?
- Ça ira?
- Nerede kalmıştık? ".. öteki çarşafım nerede? ".. Başka bir problem yok değil mi Freddy?
Où est mon autre drap? - Un problème?
Temelde güzel fikir, tek problem vücut parçalarının nerelere gideceğini bilememek, değil mi?
Merci. Vous êtes gentil d'être son ami.
Hayır, problem o değil.
Non.
- Problem değil.
No problemo.
Sorun orada değil, dizide problem yok.
Distribution claire.
Sürücülerdeki problem, programdan ya da tasarımdan değil.
Le problème avec les lecteurs, ce n'est pas la conception, mais la production.
Problem değil.
Aucun problème.
Aslında, problem kocamda değil.
Le problème ne vient pas de mon mari.
Bu benim suçum değil, problem senin kendi bedeninde.
Moi, j'y suis pour rien. Si le défaut vient de ton corps, c'est pas mon problème.
Sadece problem şu ki... O kadar da kötü değil ama bir arkadaşım, kız arkadaşıyla beraber bir kedi alıyor.
C'est sûrement moins grave que ça en a l'air... mais j'ai un ami qui prend un chat avec sa copine.
Problem değil.
C'est rien.
- Problem değil.
Je m'excuse.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56