English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ T ] / Tabii ki öyle

Tabii ki öyle tradutor Francês

805 parallel translation
Tabii ki öyle. Evet.
Je veux dire, c'est sûr.
Tabii ki öyle.
Mais oui, bien sûr que c'est moi.
Böyle iyi. Onlar kendi dişlerin mi? Tabii ki öyle.
- Ce sont vos vraies dents?
- Tabii ki öyle. Zaten çeyizim de yok.
Certainement!
Tabii ki öyle olacaktı.
Bien sûr!
Eğer onları örgütler yerine Gestapo'ya iletirse bu sadece yüzlerce insanın ölümü değil Doğu Avrupa'daki örgütlenmemizin de yıkımı anlamına gelir. Tabii ki öyle.
S'il les donne à la Gestapo, des centaines de personnes vont mourir, et notre organisation en Europe de l'Est est finie.
Bunu gerçekten hissederek söylüyorsunuz. - Tabii ki öyle.
Vous semblez très sincère.
- Tabii ki öyle!
- Bien sûr que si!
- Hayır tabii ki öyle düşünmüyorum.
J'aimerais juste être seule ce soir.
Tabii ki öyle bir şey yok.
Je ne complique rien du tout.
- Tabii ki öyle.
- Bien sûr.
- Tabii ki öyle.
Tout à fait.
Tabii ki öyle olacak.
Mais si.
Tabii ki öyle.
Certainement.
Tabii ki öyle.
Bien sûr que oui.
Tabii ki öyle.
C'est tout à fait vrai.
- Tabii ki öyle ama gerçek bu.
- Bien sûr que si. C'est un fait.
Tabii ki öyle düşünüyorum!
Ne change pas de sujet!
Tabii ki öyle!
Évidemment.
- Onun Sharon olduğuna emin misin? - Tabii ki öyle.
Papa et moi, on se raconte tous nos secrets.
Tabii ki öyle.
C'est évident.
Tabii ki öyle, çocuklar var.
Bien sûr, les enfants.
Tabii ki öyle biri yok.
Bien sûr qu'il n'existe pas.
Tabii ki öyle.
Oui, c'est vrai.
Tabii ki öyle. Arkadaşımsın.
Mais toi, tu es mon ami.
Tabii ki öyle olurdun.
Je n'en doute pas!
Tabii, tabii ki öyle.
Mais si.
Tabii ki, öyle.
Bien sûr que c'est ça!
Tabii ki, öyle olduğunu biliyorum.
Bien sûr. Je le savais bien.
- Ama aynılar, öyle değil mi? - Tabii ki.
- Eh bien, n'est-ce pas vrai?
- Tabii ki, öyle.
Qa, vous pouvez le dire!
Öyle yetenekli ve tatlı biri ki, ama pek çok sanatçı gibi, iş kafası yok. - Hepsinin değil tabiî.
Beaucoup de talent... mais pas de tête pour les affaires.
- Öyle demedim. Tabii ki yapacağım.
Je vais le faire.
Tabii ki adınıza cevap veremem. Ama St. Dominic'te golf veya öyle oyunlar için pek vaktimiz yoktur.
Je ne peux pas répondre pour vous, mais à Ste Dominique, on a peu de temps pour le golf et autres loisirs.
Tabii ki öyle, ama sadece tek bir kişiyi istiyorum.
C'est le seul homme que je veux.
- Tabii ki. - Anestetik ilaçlara ve ameliyathane önlüklerine erişimi olan. - Sanırım öyle.
Avec accès aux anesthésiques et aux blouses.
- Tabii ki. Öyle mi?
- Bien sûr.
Tabii ki biliyorum. Ben de öyle söyledim.
Bien sûr, c'est ce que je lui ai dit.
Tabii ki öyle.
- Naturellement.
Tabii ki öyle.
Oui.
- Tabii ki öyle.
- Mais bien sûr.
Tabii ki eminim. Ben, kendi kızımı bilirim, öyle değil mi?
C'est ton cheval, non?
- Tabii ki, öyle.
Mais si, Carlos.
Tabii kaşık kaşık kremayla istiyoruz ve krema öyle yoğun olsun ki kürekle koymak gereksin, s'il vous plait.
Servies, bien sûr, accompagnées de crème si épaisse que la cuillère y tient debout. Vous avez entendu.
Tabii ki siz öyle düşünürsünüz.
Évidemment
- Tabii ki endişelendim! - Ben de öyle düşünmüştüm.
Oh, bien sûr que oui!
Bayanlar, baylar, halkla hükümeti uyum içinde görmek isteriz tabii öyle bir uyum ki, neredeyse bugün ulaşmış olduğumuz ölçüde.
Nous aimerions voir s'accorder le peuple et son gouvernement. Nous sommes aujourd'hui près d'un tel accord.
Ben bir şey demedim tabii, öyle bir yerden kim ev almak ister ki?
Je n'ai rien dit, mais pourquoi acheter dans un tel endroit?
Tabii ki tabii ki derim, çünkü öyle.
Je peux pas dire "ben non"
O zaman bunu bilmiyordum, tabii ki sonra öyle olmalı diye düşündüm.
Je ne le savais pas, à l'époque. Je ne l'ai compris que plus tard.
Tabii ki, öyle olacağını biliyordum.
J'étais sûr qu'il serait formidable, mais il est encore plus formidable!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]