Üç tradutor Francês
52,207 parallel translation
Polis üç tane daha buldu. Depodaki temel atlama paraşütleri Arka bahçesinde.
La police a trouvé trois autres parachutes dans l'abri de votre jardin.
Ancak üç ay önce, Bennett ve Arturo ortada çarpıştı.
Arturo. Il y a trois mois, Bennett et Arturo se sont heurtés en l'air.
Cehennem, iki kez okuyun, üç kez okuyun.
Lis-le deux ou trois fois.
Farkına varana kadar üç kişi öldü.
Lorsque j'ai réalisé, trois personnes de mon équipe étaient mortes.
Patterson yaralandı ve üç kişi öldü senin yüzünden.
Patterson est blessée, et trois personnes sont mortes à cause de vous.
Bu sana üç bisküvi verir.
Ça rapporte 3 cookies contre 2.
Benimle üç gündür konuşmuyor.
Ça fait 3 jours qu'il me parle plus.
Kowalski'nin sadece üç parmağı var.
Kowalski n'a que 3 doigts.
Üç kere üç dokuz.
3 fois 3 font 9.
Tamam, üç kere üç dokuz.
Alors, 3 fois 3 font 9.
Geri sayıyorum, üç... iki... bir.
A toi dans trois... deux... un.
Yani üç kez seçilmiş Oregon'lı bir Kongre üyesini Kuzey Afrikalı bir cihatçıya nasıl bağlarız?
Comment relier un député de l'Oregon à un djihadiste d'Afrique du Nord?
Uluslararası üç taraflı casus takası.
Un échange d'espions multinational tripartite.
İşin ilginci onu tanıdığımda üç yaşındaydım.
Le plus drôle c'est... que je ne l'ai connu qu'à l'âge de trois ans.
Duble Americano, üç sıkım vanilya, bir sıkım karamel.
Double Américain, trois doses de vanille et une de caramel?
Önümüzdeki üç yılın mali planını mahvedebilir.
Il peut démolir votre programme économique pour trois ans.
35 yıldır evlisin, iki güzel çocuğun, üç de torunun var...
Vous êtes marié depuis 35 ans, avez des enfants et petits-enfants...
24 saatte üç köyü vurdular.
Trois villages en 24 heures.
Yüzde üç.
Trois pour cent.
Onun hakkında üç şey söyle.
- Dis-moi trois choses à son sujet.
Bunu yaparken üç dikiş kullanıyorlar.
Quand ils font ça, il n'y a que trois points de suture.
Her birinizin bu parçaları kullanarak en fazla küpü yapmak için üç dakikası olacak.
Vous utiliserez ces pièces. Chacun de vous aura trois minutes pour assembler autant de cubes que possible.
Bir, iki, üç, başlayın.
Un, deux, trois. C'est parti.
Kimin Dava'nın adamı, kimin masum olduğunu anlamak için üç dakikam var.
J'ai trois minutes pour découvrir qui travaille pour la Cause et qui est innocente.
Adaylar, üç dakikanız kaldı.
Candidats, il vous reste trois minutes.
-... üç...
- trois,
Herkese üç paket.
Trois paquets par personne.
- Bir, iki, üç, şimdi!
- Un, deux, trois, allez-y!
Sadece yüzde üç geçecek.
Seulement trois pour cent réussiront.
Sadece layık olan yüzde üç, sadece en iyiler Süreç'i geçecek.
Seuls ces trois pour cent méritants, seuls les meilleurs d'entre vous réussiront.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
Un, deux, trois, quatre, cinq, six, sept, huit, neuf, dix.
Seçilmiş yüzde üç!
Les trois pour cent élus!
Sadece layık olan yüzde üç.
Seuls les 3 % les plus méritants.
Bir, iki, üç.
Un, deux, trois.
Sakinlerinden biri de üç parmaklı tembel hayvan.
Terre du Paresseux nain.
Adada üç milyon kuş var, ama onun için yalnızca biri önemli.
3 millions d'oiseaux sur cette île, mais un seul compte à ses yeux.
Bir, iki, üç...
Un, deux, trois.
- Sonuçları üç kez kontrol ettim.
- J'ai revu les résultats trois fois.
Psikiyatristlerin üç kuralı derken bunu mu kastediyordun?
Faisais-tu référence à cela avec la règle de trois de la psychiatrie?
Ve üç sene önce size bir yoğuşma yakalayıcısının planlarını yollamıştım.
Et je t'ai envoyé les plans pour un piège à condensation il y a trois ans.
Beth en fazla üç dakika içinde oksijensiz kalacak.
Beth va être à court d'oxygène dans environ trois minutes.
Happy gördüğünde, minik kalbi o günkünün üç katına çıkacak.
Quand Happy va le voir, son petit cœur va grossir de trois tailles.
Sanırım üç silah kaçakçısından ikisi peşimizden gelmiş.
Je crois que seulement deux des trois tireurs nous suivent.
Artık üç kişi oldular, hepsi silahlı ;
Il y en a trois avec des armes, ils vont juste
Dışarıda park halinde üç araç gördüler, biri resmi plakalı.
Ils ont vu trois véhicules stationnés, dont une avec des plaques gouvernementales.
Bilinen en az üç silahlı var.
Au moins trois tireurs connus.
Burada üç parça post-empresyonist sanat çalışması vardı.
Il y avait un trio d'œuvres postimpressionnistes ici.
Birisi o üç tabloyu çalar da, nasıl kimse fark etmez?
Comment quelqu'un peut-il voler trois tableaux incognito?
Dikkatler dağılsın ya da dağılmasın kolunuzun altında üç tabloyla öylecene çıkıp gidemezsiniz.
Distraction ou pas, on n'en sort pas avec trois toiles sous le bras.
New York polisi çağdaş sanat eserlerini Hunts Point Deposunda bulduktan sonra çalınan üç sanat eseri bu gece yuvasına geri dönüyor.
Trois chefs d'œuvre volés vont rentrer au bercail, après que la police les a récupérés, cachés dans un entrepôt.
Saat üç.
À trois heures.
üç gün sonra 30
ücretsiz 39
uçakla 22
üçte 35
uçuyorum 78
üç ay sonra 19
üçüncü gün 23
uçuyoruz 25
uçmak 22
üçüncüsü 82
ücretsiz 39
uçakla 22
üçte 35
uçuyorum 78
üç ay sonra 19
üçüncü gün 23
uçuyoruz 25
uçmak 22
üçüncüsü 82
uçuyor 28
uçaklar 26
üçüncü katta 16
uçakta 18
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
uçaklar 26
üçüncü katta 16
uçakta 18
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58