Biliyorum ama tradutor Português
31,402 parallel translation
- Dalga geçtiğini biliyorum ama yapacağım. - Hayır. Yapmalısın.
Estás a gozar comigo, mas eu vou fazer isso.
Söylememize gerek yok, biliyorum ama sizler gerçek kahramanlarsınız.
Sei que não precisamos de vos dizer, mas vocês são verdadeiros heróis.
Biliyorum, biliyorum ama hepsi birer Shakespeare olamaz, değil mi?
Eu sei, mas nem todos podem ser Shakespeare, não é?
- Biliyorum ama iyi olacaksın, söz veriyorum.
Eu sei, mas prometo-te que vai correr tudo bem.
Bana kızacaksın biliyorum ama sonunda ne olduğunu öğrenince şok olacaksın. - Dehşet ya.
Sei que provavelmente vais odiar-me, mas... não vais acreditar no que aconteceu, é fantástico.
Bunu biliyorum ama Büyükanne June'un da ihtiyacı var.
- Sei que precisa. A Vovó June também precisa.
- Biliyorum ama- -
- Eu sei, mas...
Biliyorum ama elektrikli bıçakların tasarımı ve yeterince kullanılmamaları üstüne kafa yoruyordum ben de bunu yaptım.
Eu sei, mas pensei no funcionamento das facas eléctricas e como são pouco utilizadas, criei isto.
- Kabullenmesi zor biliyorum ama gerçekten yardımınıza ihtiyacım var ve bunu isteyebileceğim tek kişi sensin.
- Sei que é muito para processar, mas preciso da tua ajuda e tu és a única pessoa com quem posso contar.
Ne düşündüğünü biliyorum ama okyanusa taşımayı başarsak bile sıvı metal suyla temas edemez yoksa patlar.
Sei o que estás a pensar, mas mesmo no oceano o metal líquido em contacto com a água vai explodir.
Geçen Noel'de başarılı olan özel plaj fırlatışınızı biliyorum ama bunu çok daha büyük bir rokete uyarladığımızda bazı kararsızlık sorunları bulduk.
Sei que o vosso lançamento privado no último Natal funcionou, mas, quando o redesenhamos para um foguete maior, apresentou problemas de instabilidade.
Seninkilerin geçen sene Elia'nın kızını kartelden kurtardıklarını biliyorum ama Walter bu adamın Ferrari'sini parçalayıp binasını yakıp kül etmemiş miydi?
Sei que salvaram a filha dele de um cartel no ano passado, mas o Walter não deu cabo do Ferrari e incendiou o prédio dele?
Aylayıp ağlayıp uyuyakalacak biliyorum ama çok acımasız ve garip geldi.
Eu sei que devemos deixá-la chorar até adormecer mas falando sobre cruel e incomum.
Çok zorlu bir dönem olduğunu biliyorum ama bu akşam evimde planlama komisyonunun şerefine Miraç Papazları Hayır Kurumunun düzenlediği bir etkinlik yapılacak.
Sei que é um momento desafiador. À noite há um encontro na minha casa, patrocinado pela caridade Frades da Ascensão e em honra à Comitiva do Papa.
Çok karışık biliyorum ama asıl önemli olan buraya hayatımı riske atarak geldim çünkü sen Kurtarıcısın ve ailenin sana ihtiyacı var.
É complicado, mas... O que interessa é que arrisquei a minha vida a vir cá, porque tu és a Salvadora. E a tua família precisa de ti.
Risklerin olduğunu biliyorum ama Aladdin ile biz denemek zorundayız.
E estou ciente dos riscos. Mas eu e o Aladino, nós temos de tentar.
Atwood'la yakın olduğunuzu biliyorum ama bu arkadaşlık, başına bela olabilir.
Há algum tempo que não falávamos. Dado o teu ramo de trabalho, considero isso positivo.
Sence bu yeterli mi? Onu kovmamı istiyorsun, biliyorum ama Emily'yi yıllardır tanırım.
Sei que deseja que despeça a Sra. Rhodes, mas conheço a Emily há muitos anos.
Chuck, çok şey istiyorum, biliyorum ama güvendiğim fazla kişi yok.
Uma está na prisão por algo que não fez e a outra és tu.
- Tanrım. - Kesin bir şey değil, biliyorum ama en azından bir saat öncekine göre daha yakınım.
- Sei que não é uma prova concreta, mas estamos mais perto da verdade do que há uma hora.
Birini beklediğinizi biliyorum ama bizi de koca bir ülke bekliyor.
Sei que está à espera de alguém, mas temos o país inteiro à nossa espera.
Biliyorum sen ve Şükran Günü ile geçmişiniz çok da iyi değil, ama, bilmeni isterim ki, ne olursa olsun bu yılki Şükran Gününde, pastanı yiyeceksin.
Eu sei que tu e a Ação de Graças tem... algo de passado marcado, mas, ah... queria que soubesses o quer que aconteça este ano, vais provar a torta.
Biliyorum riskli, ama işleri yoluna koyduğum zaman, çocuklarla daha fazla zaman geçirebilirim.
Sei que é arriscado, mas, depois de tudo ficar encaminhado, posso passar mais tempo com os miúdos.
Biliyorum, ama nefret etmen hiç de umrumda değil.
Eu sei, mas isso não me interessa.
Biliyorum, ama bu oyunda neysek gerçekte de oyuz.
Eu sei que sim, mas isto é tudo o que nós somos.
Biliyorum sertsin, akıllısın, ama eğitimli olduğun söylenemez.
Sei que és forte e inteligente, mas não és um operacional treinado.
Sheldon. Kesin şeyleri sevdiğini biliyorum ve taviz vermeye razıyım. Ama sen de uzlaşmaya açık olmalısın.
Sheldon, eu percebo que gostes das coisas à tua maneira e posso fazer algumas concessões, mas tens que estar aberto a comprometeres-te.
Dinle. O kapıyı nasıl bir adam açacak bilmiyorum. Ama bir noktada o kapıyı çalman gerekeceğini biliyorum.
Não sei que tipo de pessoa vai abrir aquela porta, mas sei que, a dada altura, terás de bater à porta.
Tüm bunlarla ne aradığını bilmiyorum, ama senin çok fazla zamanın kalmadığını biliyorum.
Não sei o que procuravas com tudo isto, mas sei que não tens muito tempo.
Bak, biliyorum senden büyüğüm. Biliyorum, ben bir yetişkinim, ama ben... bu benim ilk deneyimim, tamam mı? Benim de ilk deneyimim.
Sei que sou mais crescido que tu e sei que sou um adulto, mas é a primeira vez que sou pai.
Biliyorum büyük bir olay değil gerçekten, ama ben spor müsabakalarını canlı izlemeyi severim.
Não. T-tudo, eu sei que não é coisa importante, na verdade, mas eu gosto de assistir a desporto ao vivo como acontece.
- Pekala. Biliyorum biraz ürkütücü olacak ama.
E sei que vai ser um pouco estranho.
Biliyorum çılgınca ve biraz salakça, ama futbol, ailemde önemli bir ayrıntı. Gerçekten önemli bir ayrıntı.
Sei que parece loucura e chato, mas futebol é uma grande parte da minha família.
Biliyorum çözmemiz gereken tonla şey var ama, ben kendimi çok iyi gazladım.
Temos muito em que pensar, mas estou entusiasmadíssimo.
Bu konuda ne aradığını hiç bilmiyorum, belki sen biliyorsun, ama ben de biliyorum ki artık çok fazla vaktin kalmadı.
Não sei o que procuras nisto tudo nem sei se tu o sabes, mas sei que não tens muito tempo.
Biliyorum bu yeni çocuklara sahibiz, ve bu sebeple mutlu olmalıyım da, ama onu düşünmeden edemiyorum.
Sei que temos estes bebés e que devia estar contente, mas não consigo parar de pensar nele.
Biliyorum hak ettiğini duygusal olarak sunmam mümkün değil ama hep düşünmüştüm ki önünde sonunda benimle benimle olmak isteyeceksin.
Que não estou emocionalmente presente do modo que tu mereces, mas sempre achei que... Que, eventualmente, querias... ficar comigo. E...
Ben... 1978'den beri FBI'a girip çıkmışlığım var, ama buraya ait olduğumu biliyorum.
Tenho entrado e saído daqui desde 1978, mas sei que é aqui que eu pertenço.
Biliyorum, ama söyleyeceğin bu şey annesi ile, aralarındaki yakınlığı mahvedecek.
Mas isto vai destruir a proximidade que ele tem com a mãe dele.
ve izin vermediğini düşünmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum, ama sessiz olamadın sadece.
E eu sei o que é pensar que tal não te é permitido mas não podes desistir assim! - Tu não percebes!
Değil mi? Tabi. Ne yapmaya çalıştığını biliyorum, ama...
Sei o que é que estás a tentar fazer e não vai funcionar.
Günlükten size bahsetmediğim için bana kızgın olduğunuzu biliyorum, ama... bunu neden anlatmadığımı hiç sormadınız.
Sei que ficaste chateado comigo por causa do diário, mas nunca me perguntaste porque não te contei.
İyiliklerini geri ödemek istediğini biliyorum, ama...
Sei que lhe queres retribuir o favor, mas...
Aranızda çok iyi şeylerin geçmediğini biliyorum, ama seni görmeyi çok istediğini de biliyorum.
Sei que as coisas entre vocês não eram as melhores, mas... também sei que ele gostaria de a ver.
"Denedim ama yapamıyorum, çünkü ben daha iyi biliyorum."
Eu queria acreditar nisso. Eu tentei, mas... não posso, porque conheço as coisas. "
Ama bir tanesini geri döndürmenin yolunu biliyorum galiba.
Mas agora... Acho que há uma forma de lhe dar um a ela.
Bir yerde haklısın ama olabilecek her krallıkta seninle anlaşma yapmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum.
Se calhar, tens razão. Mas eu já sei que os teus acordos não se devem aceitar, em nenhum reino.
Seni öldüremeyeceğimi biliyorum ama çok daha kötüsünü yapabilirim.
Sei que não te posso matar.
Aileni çok seviyorsun, biliyorum.
Sei que ama a sua família.
Biliyorum, fikir ayrılıklarımız var ama bu münferit olayın yarınki seçimlere gölge düşürmesine izin veremeyiz.
Sei que há atritos entre nós, mas não podemos deixar que esta situação ofusque as eleições de amanhã.
Bakın... biliyorum, iyi bir başlangıç yapamadık ama hazır gelmişken Truman'ın yaptırdığı bovling salonunu görebilir miyim?
Sei que isto não começou bem entre nós, mas já que estou aqui, podia mostrar-me a pista de bowling que o Truman construiu?
amazon 38
aman 633
amalia 33
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
aman 633
amalia 33
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman anne 20
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman anne 20
aman be 76
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama o 292
ama bilmiyorum 49
ama olsun 39
ama ne zaman 32
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama o 292
ama bilmiyorum 49
ama olsun 39
ama ne zaman 32