Bundan hoşlanmıyorum tradutor Português
189 parallel translation
Bundan hoşlanmıyorum.
A defesa é um estado de ânimo e não quero que as tropas pensem assim.
- Bundan hoşlanmıyorum.
- Isso não me agrada.
Bundan hoşlanmıyorum.
Não gosto de ser pressionado.
Bana hiç demeyin. Bundan hoşlanmıyorum.
Não me chame zero à esquerda, não gosto.
Bundan hoşlanmıyorum, ama başka ne yapabiliriz ki?
Eu não gosto muito mas o que fazer?
- Bu konuda elimden bir şey gelmez, ayrıca bundan hoşlanmıyorum!
- Devo chamar o seu assistente para...
Sizin gibi ben de bundan hoşlanmıyorum.
Não gosto mais disto que vocês.
Bundan hoşlanmıyorum ama yönetmelikler böyle gerektiriyor.
Sr. Spock, eu não gosto do que vou dizer, mas os regulamentos exigem-no.
Bunu yapma? Bundan hoşlanmıyorum.
Não faças isso, eu não gosto.
Başlamadan önce bana iki dakika verin ve hala bundan hoşlanmıyorum.
Dê-me dois minutos, antes de avançar. Mas não me agrada.
Bundan hoşlanmıyorum ama hayatımı sana adadım.
Não gosto disto... mas eu entreguei-te a minha vida.
Çünkü hep beni takip ediyorsun, ve ben bundan hoşlanmıyorum.
Porque estás sempre a seguir-me, e eu não gosto.
Bundan hoşlanmıyorum.
Não gosto mesmo.
Bundan hoşlanmıyorum. Bu iş bitirme tarzlarını beğenmiyorum.
Não gosto da forma como eles trabalham.
- Ben de bundan hoşlanmıyorum ya.
- É disso que eu não gosto.
O kazanıyor ama bandajları artıyor. Bundan hoşlanmıyorum.
O Lenny já lutou o suficiente, está todo partido, eu não gosto disso.
Bundan hoşlanmıyorum baba.
- Não gosto disto, pai.
Halâ bundan hoşlanmıyorum.
Mesmo assim não gosto disto.
Nasıl başladı bilmiyorum, ama bundan hoşlanmıyorum.
Não sei como começou, mas não me agrada.
Bundan hoşlanmıyorum ama bu akşam ne yapacaksın... 8.00 gibi.
Não é que queira sair contigo... Esta noite, por volta das 8.
Bundan hoşlanmıyorum.
Odeio quando isto acontece.
Şiddeti çeşitli düzeylerde. Bağışla beni. Bundan hoşlanmıyorum ;
O capitão Picard não atuava sob minhas ordens.
Saçma ve bundan hoşlanmıyorum.
É tudo um absurdo e não gosto disto.
Bundan hoşlanmıyorum!
Eu não gosto disso.
Hala seni görmezden geliyor, bundan hoşlanmıyorum.
Ela ainda te trata mal, e não eu gosto.
Bundan hoşlanmıyorum.
Não gosto disso!
Bundan hoşlanmıyorum.
Eu não gosto disto.
Bundan hoşlanmıyorum!
Não gosto disto!
Bundan hoşlanmıyorum.
Não gosto disto.
Bundan hoşlanmıyorum.
Não gostei dessa.
Ve bundan hoşlanmıyorum.
E não gosto.
Ve bundan hoşlanmıyorum!
E não gosto! Não gosto!
Bak Hyde, bütün bunları kız arkadaşımla konuştuğunu biliyorum ve bundan hoşlanmıyorum.
Olha, Hyde, eu só sei que estás a falar com a minha namorada e não estou a gostar.
Bundan ben de sizin kadar hoşlanmıyorum.
Não gosto mais disto que vocês.
Bundan hiç hoşlanmıyorum!
Não gosto.
Bayım, kız arkadaşım size haddinden fazla alaka gösteriyor ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum.
Senhor, minha noiva lhe esteve prodigalizando cuidados e eu não gosto.
Bir zamanlar "benim yaşamım bu" diye düşünürdüm ama artık bundan pek hoşlanmıyorum, belki de yaşlanıyor olduğum içindir.
Antes... acreditava que isso fosse o bom da vida... mas agora, que começo a envelhecer, já não me agrada.
Bundan pek hoşlanmıyorum, Ama galiba bunu bulmanın tek yolu gidip aramaktan geçiyor.
Não gosto muito disso mas acho que a única maneira é sair para procurar aquela coisa.
Ve yardım teklif eden bir arkadaşımın... bundan 20 dakika sonra ölmesinden hoşlanmıyorum.
Nem que me tenham morto um amigo que me queria ajudar. 20 minutos depois estava morto!
- Ben de bundan hoşlanmıyorum.
Eu não gosto mais disso como você.
İtiraf etmeliyim ki bayılıyorum. Sen hoşlanmıyor musun bundan?
Devo confessar que adoro, e tu?
Bundan hiç hoşlanmıyorum.
Isto não me agrada nada.
Bundan hoşlanmıyorum.
Não gosto disso.
- Bundan hoşlanmıyorum.
- Não gosto disto.
Ve bundan hoşlanmıyorum.
Eu sei que olhares são esses e não gosto deles.
Bundan ben de hoşlanmıyorum.
Não sou assim.
Bundan hoşlanmıyorum.
Disso é que eu não gosto.
Ben 128. caddedeyim zannediyordum ama karanlık bir ormanın içindeyim ve bundan hiç hoşlanmıyorum.
Julguei que estava na 128, mas entrei por um bosque escuro..... e não estou a gostar disto.
Frederick, bundan hiç hoşlanmıyorum.
Frederick, não gosto disto nem um bocadinho.
- Bundan ben hoşlanmıyorum, sen hoşlanmıyorsun... ve Monica da hoşlanmıyor, ama gerçek şu ki siz ikinizin... - Ama benimle birlikte değil.
Eu não quero, tu não queres e a Mónica não quer.
Bundan hiç hoşlanmıyorum, János.
Não gosto de nada disso, János.
hoşlanmıyorum 33
bunda 22
bundan daha iyisini yapabilirsin 29
bundan 49
bundan sana ne 67
bundan böyle 140
bundan sonra 238
bundan bana ne 21
bundan başka 26
bunda ne var 29
bunda 22
bundan daha iyisini yapabilirsin 29
bundan 49
bundan sana ne 67
bundan böyle 140
bundan sonra 238
bundan bana ne 21
bundan başka 26
bunda ne var 29
bundan emin misin 175
bundan eminim 469
bundan dolayı 56
bundan emin olabilirsin 58
bundan daha fazlası var 16
bunda yanlış bir şey yok 34
bundan bahsetmek istemiyorum 21
bundan nefret ediyorum 188
bundan kesinlikle eminim 16
bundan haberim yoktu 20
bundan eminim 469
bundan dolayı 56
bundan emin olabilirsin 58
bundan daha fazlası var 16
bunda yanlış bir şey yok 34
bundan bahsetmek istemiyorum 21
bundan nefret ediyorum 188
bundan kesinlikle eminim 16
bundan haberim yoktu 20