Durum bu tradutor Português
8,349 parallel translation
Tabii ki de durum bu değilmiş.
Deve ser isso. " Como é lógico, não era o caso.
İşte durum bu
É o que está a dar
Geçici bir durum bu.
É apenas temporário.
Bu çok ama çok ciddi bir durum.
É uma situação muito séria.
Bak Walter'ın önceki söyledikleriyle başa çıkabilirim, kabul de ediyorum ama bu durum, takımın onun üstündeki etkisi...
Olha... Posso lidar com o que Walter disse antes, e aceito, mas esta situação, a exposição à equipa...
Bu durum onu suçlu gösterdi, çünkü bilgi çok iyi gizlenmişti.
E fizeram-no parecer culpado, porque estava escondido.
Ralph özel bir çocuk ama bu durum, ekibin ona yetişkin gibi davranmasını gerektirmez.
O Ralph é especial, mas não quer dizer que devem tratá-lo como um adulto.
Yok artık Eli, bu ancak denk bir durum.
Então, Eli, esta é, dificilmente, uma situação equivalente!
ABD Donanması! Bu gemiye gelmiş olmanız sizin için talihsiz bir durum. Ama artık yolun sonuna geldiniz.
Marinha Americana, não é o vosso dia de sorte por estarem a bordo deste navio, mas, para vocês, é o fim da linha.
Bu durum sıkıntı çıkaracak mı?
Isso vai dar problemas?
Pençşir Vadisi bölgesindeki altyapının yüzde sekseni ya parçalanmış, ya da hasar almış durumda bu durum da mültecilerin komşu illere yayılmasına sebep oldu.
Calcula-se que 80 por cento das infraestruturas tenha sido destruído ou danificado no Vale do Panjshir, deixando refugiados espalhados pelas províncias vizinhas.
- Bu doğal olmayan bir durum.
Isso não é normal.
Beni affedin, efendim, ama bu Kral'ı ilgilendiren bir durum, ve Kral'ın yardımcısı olarak bu konuyla ben ilgileneceğim.
- Perdoai-me, Vossa Eminência, mas este é um assunto da justiça do Rei, e, como mordomo-mor do Reino, asseguro-vos de que tratarei dele.
Evet çalıştıklarına eminim ama, bu durum beni o işaretlerin insanlar öldükten sonra yapılmadıklarına ikna edemez.
Sim, mas, de momento, não estou convencido de que os corpos foram marcados antes da morte.
Bakıcılara göre bu yaşlarda normalmiş bu durum.
As amas dizem que é comum nesta idade.
Umarım bu durum seni mutsuz etmez.
Espero que isto não vos seja desagradável.
Fransadaki en kötü sırdır bu. Ama bu durum onu koruyacağı anlamına gelmez.
Mas isso não quer dizer que ele se importe.
Bu mahkumlarla da durum aynı.
É a mesma coisa com estes condenados.
Bu durum, bütün hayatım boyunca gördüğüm en aşağılık numaraydı.
Esse é o truque mais sujo que já vi, em todos estes anos como juiz.
Bu durum zayıf hüküm, muazzam bir saygısızlık göstergesi,... bu mahkemedeki sizlerin her etkileşimini ve yargı alanındaki her mahkemeyi hak ettiği gibi değiştirecek.
- Revela um fraco discernimento, um tremendo desrespeito, e isso marcará, merecidamente, todas as interacções que ambos tiverem neste tribunal e em todos os tribunais do distrito.
Bu durum seni özel kılıyor, değil mi?
Uma semana, duas? Faz de ti um caso especial, não é verdade?
Little Brown basın toplantısından sonra ufak bir durum incelemesi için bu sabah ikinizle de telefon görüşmesi yapmak istiyor ama Virginia henüz gelmedi. Ben hallederim.
E os da Little Brown querem falar com vocês para umas questões rápidas depois da conferência de imprensa, mas a Virginia ainda não chegou.
Bu hepimizi... Bu hepimizi aynı çatı altında yeniden toplayacak bir durum.
Isto é uma forma de... de os teres de volta, todos juntos debaixo do mesmo teto.
Bu, bize göre, kabul edilemez bir durum.
O que para nós, é inaceitável.
Ölen oğullarının yasını tutarken, bir yandan da cadı karısıyla olan ilişkisini çözmeye çalışıyor, sanırım bu yeterince karışık bir durum.
Ele está a tentar entender a relação dele com a mulher bruxa enquanto lamentam a morte do filho Cavaleiro da Guerra, o que garanto ser complicado.
Bu durum, Carmilla için büyük fırsat.
É a distracção perfeita para Carmilla agir.
Genelden yola çıkarsak, bu vakada önemli olan durum neydi?
Em termos gerais, o que teve de tão importante esse caso?
Eğer durum tam tersi olsaydı birinin bana bu şansı vermesini umut ederdim.
Bem... se a situação fosse comigo, eu também iria gostar que alguém me desse outra oportunidade.
Umarım bu durum bana olan borcunu unutturmamıştır.
Espero que não te tenta impedido de poupares o dinheiro que me deves.
Belki de bu durum değişmek üzere.
Talvez esteja prestes a mudar. Ex. Sr. Isaac Heller. Queremos conhecê-lo imediatamente.
İşiyle ve kişisel ilişkileriyle ilgili depresyon havasına giriyor küfrediyor, eşyaları fırlatıp kırıyordu ve zaman geçtikçe bu durum kötüleşiyordu.
Ficava deprimida em relação ao mundo do espetáculo, à relação pessoal, praguejava e partia coisas. E isto foi piorando à medida que o tempo passava.
Avrupa'yı vuran gizemli virüsün ilk vakaları Florida'ya ulaşmışken Çevre ve Şehircilik bakanı Jeffrey Michener ABD acil durum heyetinin başkanı olarak bu sabah Tallahassee'ye gitti.
Com a Flórida a comunicar os primeiros casos, do misterioso vírus misterioso que tem devastado a Europa, o Secretário da Habitação e Desenvolvimento Urbano, Jeffrey Michener aterrou em Tallahassee esta manhã, como líder da Unidade de Resposta a Crises americana.
Ne yaptığımıza inancım tam, ama bu durum ikili ilişkileri yürütmede yardımcı olmuyor.
Acredito no que fazemos, mas isso não torna mais fácil manter amizades e relacionamentos.
Bu durum çok yanlış.
Isto é tão errado a tantos níveis.
Sana doğru düzgün yaşamam gerektiğini söylediğimi biliyorum ama bu sefer durum farklı. İstismar ediliyorsun.
Eu sei que preciso de estar na linha, mas isto é diferente.
Bu durum okulda ki beden dersinde sana engel teşkil etti mi?
Isto impediu-a de participar nas aulas de Educação Física?
Biraz karışık bir durum çünkü kız arkadaşı var, bu yüzden kimseye söyleyemiyorum.
É complicado, ele tem namorada. Não posso contar a ninguém.
Tamam bu kaybolma olayında durum nedir?
Muito bem, qual é a estatística do desaparecido?
- Bu geçici bir durum.
Vamos tratar disso.
Bu gerçekten berbat bir durum.
Isto está uma confusão.
Ama bu durum, şaşırtıcı bir şekilde harika bir şeyi ortaya çıkardı.
Mas, por incrível que pareça, algo de bom saiu dali.
Bu kırmızı seviyedeki acil durum tecridi 72 saat sürecek.
Este alerta vermelho vai durar 72 horas.
Ayrıca bu durum ilk olarak neden onun sistemini kapatmaktan bahsettiğiniz sorularını akla getiriyor.
E porque estavam a falar sobre desligá-la?
İçinde melezlerin birkaç özelliğini taşıyor ve bu durum onun kendini bir melez gibi hissetmesini sağlıyor.
Há uma parte dos híbridos dentro dela... que a faz sentir-se mais como eles.
Tabii ki lakin bu durum sizin kendi güvenliğiniz sorusunu akıllara getiriyor.
Claro. Mas isso levanta a questão da sua própria segurança.
Bu gerçekten korkunç bir durum.
Isso não é nada bom.
Bu durum çocuk sahibi olanlar için daha da zor olacak.
Vai ser mais difícil para aqueles que têm filhos.
- Ooo, bu tam senlik bir durum. Ben kaçıyorum. - Hey.
Isto é contigo, tenho que ir.
Bu durum beni korkutuyor.
Tudo isto me assusta.
Ama bu durum, 9 yaşımda sona erdi.
Isso acabou quando tinha 9 anos.
- Bu... -... karışık bir durum.
É... complicado.