Gayet iyi biliyorsun tradutor Português
325 parallel translation
Gayet iyi biliyorsun ki artık yaşamıyorum.
Sabes bem que eu já não estou vivo.
Annen uyanana kadar o topu yere vurmaman gerektiğini gayet iyi biliyorsun.
Sabes muito bem que não estás autorizado a brincar com essa bola até que a tua mãe se levante.
Kilerde 13 ceset olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Sabes muito bem que estão 13 corpos na cave!
Böylesine öfke patlamalarına ve sinire gelin gitmeyeceğim ve sen de bunu gayet iyi biliyorsun.
Não vou ter um casamento de discussões e nervos, e é melhor que saibas isso já.
Neden olmayacağını gayet iyi biliyorsun.
Sabes muito bem.
- Ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun.
- bem, sabe bem o que quero dizer.
Doktor, şerifin bize hizmet etmediğini gayet iyi biliyorsun.
Sabe bem que não é nosso Xerife, Doc.
Bugünün Aron amcanın isim günü olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Sabes perfeitamente que hoje é o aniversário do tio Aron.
Isak'la benim gizlice nişanlandığımı gayet iyi biliyorsun.
Você sabe muito bem que Isak e eu estamos noivos escondidos.
- Nereye getirdiğimi gayet iyi biliyorsun.
- Vá lá! Você sabe exactamente.
Kumar hakkında ne düşündüğümü gayet iyi biliyorsun.
E já sabes qual é a minha opinião sobre o jogo.
- Kim olduğumu gayet iyi biliyorsun.
Sabes perfeitamente quem eu sou.
- Bunu gayet iyi biliyorsun.
Sabe muito bem porquê.
Bir sürüde taş vardı, sen de gayet iyi biliyorsun.
Havia muitas pedras, sabe isso.
- Tanımadığımı gayet iyi biliyorsun.
Sabe muito bem que não.
Benim kim olduğumu ve ne yapabileceğimi gayet iyi biliyorsun.
Vocês sabem quem eu sou, sua escumalha, e o que faço.
Hadi, gayet iyi biliyorsun... en az iki gün orada olmak zorunda değilsin.
Você está indo, você sabe muito bem Você não tem que estar lá mais dois dias.
- Gayet iyi biliyorsun.
- Sabe muito bem.
Bu doğru değil, sadece utangacım. Gayet iyi biliyorsun.
Não gosto de intrigas, mas sabes bem que sou tímida.
Gayet iyi biliyorsun.
- Não sei, tu lá sabes.
Neden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun.
- Sabe perfeitamente.
Senin sorununun ne olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Sabes muito bem qual é o teu problema.
Ben de sana şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, böyle şeyleri nasıl söylemen gerektiğini, gayet iyi biliyorsun.
Deixa-me dizer-te, tu sabes mesmo como dizer coisas assim.
Nerede oldugumu ve ne yaptigimi gayet iyi biliyorsun.
Sabes perfeitamente onde estive e o que fiz.
Ama sen beni hiç fark ettin mi? Gayet iyi biliyorsun.
Mas serias tu a reconhecer-me se me tivesses visto algures.
Ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun!
Tu sabes muito bem!
Ne olduğunu gayet iyi biliyorsun. Shekhar ve arkadaşları seni öldürmeye çalıştırlar, sen ise sustun?
O Shekhar e os amigos tentaram matar-te e tu não me contaste nada?
Ayrıca gayet iyi biliyorsun ki, yemeyeceklerimi geri atıyorum.
Jogo de volta o que não vou comer.
Sen kaybettin baba ama bu grevlerin arkasındakileri gayet iyi biliyorsun.
Não há nada. É um mau perdedor. Sabe quem está por trás destas greves.
Dostum ne istiyorsun benden? Ne istediğimi gayet iyi biliyorsun.
Vá comprar a porra da comida.
- Neden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun.
E agora, por favor.
Konuyu gayet iyi biliyorsun.
Sabes qual é o assunto.
Bunu yapmaman gerektiğini gayet iyi biliyorsun. Bir daha ki sefere güneş gözlüklerimi takana kadar bekle.
Sabes que não deves acender as luzes quando estou sem os meus óculos.
Artık bundan fazlası olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Tu sabes perfeitamente que é mais do que isso.
Ama bunun neden olduğunu gayet iyi biliyorsun!
Mas tu sabes muito bem por quê!
- Düşündüklerimi gayet iyi biliyorsun.
- Sabes muito bem o que penso. - É uma loucura.
- Gayet iyi biliyorsun.
- Tu sabes bem.
- Gayet iyi biliyorsun!
- Sabes muitíssimo bem!
Öyleyse, sanırım buranın her yerini gayet iyi biliyorsun.
Então eu acho que você conhece o terreno em volta.
Bunu söylememe bile gerek yoktu. Ne olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Não devia ter de dizer isso, sabe-lo muito bem.
O kelimeyi kullanmaman gerektiğini gayet iyi biliyorsun.
Já devias de saber que não deves dizer essa palavra.
Kim olduğunu gayet iyi biliyorsun?
Sabes muito bem quem?
Ondan daha fazlası olduğumu, gayet iyi biliyorsun.
Tenho sido mais que isso para você e você sabe disso.
Neden söz ettiğimi gayet iyi biliyorsun.
Sabes perfeitamente.
- Gayet iyi biliyorsun.
- Tu sabes como.
Onları nasıl seçeceğini, gayet iyi biliyorsun, Tuvok.
Você sabe mesmo como atraí-las, Tuvok.
Biliyorsun şu sıralar işleri gayet iyi.
As coisas correm-lhe bem.
Ben gerçekte ne olduğumu ve kim olduğumu gayet iyi biliyorum. Sen de biliyorsun.
Sei quem sou e o que sou, e você também.
Gayet iyi biliyorsun...
- Quem?
Gayet iyi biliyorsun.
Sabes muito bem...
Jane bulunduğu yerde gayet iyi. Netherfield'da yapacak bir şeyin olmadığını sen de biliyorsun.
A Jane está lá muito bem e sabes que não há lá nada que te interesse.
gayet iyi 353
gayet iyiyim 119
gayet iyiler 20
gayet iyi gidiyorsun 17
gayet iyi anlıyorum 19
gayet iyisin 32
gayet iyiydi 30
gayet iyi görünüyor 21
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
gayet iyiyim 119
gayet iyiler 20
gayet iyi gidiyorsun 17
gayet iyi anlıyorum 19
gayet iyisin 32
gayet iyiydi 30
gayet iyi görünüyor 21
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33