Gayet basit tradutor Português
325 parallel translation
Gayet basit : Fildişi.
Tente dizer : colmilhos.
Konu gayet basit, değil mi?
É simples, não é?
Aslında sorun gayet basit. Kız bana âşık.
É muito simples : ela está apaixonada por mim, só isso.
Ne? Gayet basit Stella.
É muito simples, Stella.
Gayet basit ve doğru bir düşünce ortaya attım ve bir dakika çeneni kapatırsan savunacağım.
Fiz uma afirmação simples e verdadeira e posso justificá-la se te calares um instante.
Gayet basit.
Verá que é muito simples.
Gayet basit... farklı.
Então, assim... diferentes.
Şimdi iyi dinle Yvonne, gayet basit.
Yvonne, ouve com atenção, é muito simples.
Ama İngilizler için gayet basit bir şey.
Mas para os britânicos, muito simples.
- Gayet basit.
- É simples.
Gayet basit.
Muito simples.
- Gayet basit, O'Hanlan.
- É simples, O'Hanlan.
Bana göre, seçim gayet basit.
A escolha é óbvia.
Aslında o kadar da zor değil, gayet basit.
Não é difícil, é simples :
Gayet basit.
É fácil.
Söylediğim şey gayet basit. Bu, izleyicilerinizin pek hoşuna gitmeyebilir.
O que estou a dizer é muito simples, e também desagradável para os seus espectadores.
O zaman yapacağın gayet basit, ilk önce aday seçilirsin,.. ... sonra seçimleri kazanıp biraz arka sıralarda hizmet ettikten sonra..
Isso é muito fácil, basta candidatares-te e ganhar as eleições, servir com distinção nos lugares menos importantes,
Gayet basit.
É bastante simples.
Plan gayet basit.
O plano é simples.
- Sevgili Watson, kendi içinde gayet basit fakat bir öncekiyle ilişkili, birtakım sonuçlara ulaşmanın, ne kadar kolay olduğunu göreceksin.
Meu caro Watson, não é difícil construir uma série de deduções, cada uma delas dependente da anterior e simples em si mesma.
Bunu konuşmuştuk, olay gayet basit.
Discutimos isto e é muito simples.
Olay gayet basit.
É simples.
Anlarsın, kendini şöyle mucit düşünce yapısına... sokman gerekir, ve sonrası gayet basit.
Têm de entrar numa de descobrir e depois é simples.
- Gayet basit.
- Isso é óbvio.
- Suçlu olduğunu kim söyledi? - Gayet basit bir dosya.
- Quem disse que é culpado?
Skleenball gayet basit bir oyundur, brian.
O Skleenball é muito simples, Brian.
Saçmalama, Cliff, gayet basit bir ameliyat bu.
Cliffie, vá lá. É simples, tive quando era miúdo.
Gayet basit.
Bem, é bastante simples.
Gayet basit görünüyor.
Parece muito simples.
Gayet basit.
Mas é fácil de saber!
Gayet basit.
Agradável e calmo.
Gayet basit.
É muito simples.
İsimleri neydi? Gayet basit bir soru.
Quero saber os seus nomes, é uma pergunta muito simples.
Durum gayet basit.
O caso é muito simples.
Olay gayet basit görünüyor.
Não tem nada de complicado.
Gayet basit.
É assim, tudo muito simples.
Vasiyetin ana hükümleri, ki bunlar 10 yıl önce belirlenmiş, gayet basit.
A principal disposição do testamento, elaborado há dez anos, é simples.
- Cevabı gayet basit.
- É fácil, adoptamos um.
Gayet basit aslında.
É muito simples, William.
Gayet basit bir soru.
É uma pergunta muito simples.
Gayet basit.
Falando bem e depressa, é isso.
Peki ala, cevap gayet basit... Seni eski yapmak, Harry.
Bem, então, a resposta é simplesmente... fazê-lo velho, Harry.
Gayet basit.
É simples.
Gayet iyi demek çok basit kalir.
"Bastante bem" é pouco.
Gayet basit.
Bastante simples.
Çalışma planın. Gayet basit.
É o seu horário.
Bu gayet basit bit şey.
Tens sorte de que não foi pior.
- Bak, gayet basit.
- É muito simples.
Bunların çoğu şirin, gayet basit şeyler.
Isso não tem nada que saber.
Gayet basit.
Simples.
Görev protokolü gayet basit.
O protocolo é simples.
basit 264
basitçe 52
gayet iyi 353
gayet güzel 79
gayet iyiyim 119
gayet iyi biliyorsun 23
gayet iyiler 20
gayet iyi gidiyorsun 17
gayet iyi anlıyorum 19
gayet normal 21
basitçe 52
gayet iyi 353
gayet güzel 79
gayet iyiyim 119
gayet iyi biliyorsun 23
gayet iyiler 20
gayet iyi gidiyorsun 17
gayet iyi anlıyorum 19
gayet normal 21