Işte tradutor Português
186,746 parallel translation
Tamam, işte geldik.
Chegámos.
- Tamam işte iki saatlik mesafede.
- Sim, eram só duas horas.
Biliyorsun işte, ailemi ve... en arkada ise seni ve sonra farkettim ki New York'a gözde olacak bir oyun için değil,
Vi a minha família, vi-te a ti lá atrás e percebi que não vim cá para entrar numa peça de sucesso.
Bak, işte oldu.
- Sim. Tome.
Sanki, o güldüğünde, ne bileyim işte... sanki çok şaşırmış gibi gülerdi, bilirsin ya?
Quando se ria, era como se ele quase se surpreendesse, entende?
işte... işte bu.
É este mesmo.
Akıl sağlığı adındaki gemide bir yolcu olarak 260. günüm işte.
A minha 260ª quinta-feira como passageiro no cruzeiro marítimo da Saúde Mental.
İyi işte.
Está tudo bem...
Çünkü işte, ne olduğumu biliyorum.
Porque olha para mim. Eu sei o que eu sou.
O şeydi... Orası bir tımarhane işte.
É um hospital psiquiátrico.
İdare et işte. Oyuncusun sonuçta.
Faz de conta, és um ator.
Git işte.
Meu, vai.
Onlar da sıkıldığın başka bir ailen gibi işte.
Acho que são outra família de quem te fartaste.
Aileni bu şekilde kurtaracaksın işte.
É assim que vais salvar a tua família.
Bu işte iyiyiz.
Somos muito bons nisto.
- Milyonluk soru da bu işte.
- É a pergunta de 1 milhão.
Yani, işte, beni seçin.
Por isso, escolham-me.
Bahsi açılmışken, işte geldik.
Por falar nisso, chegámos.
Güzel, işte böyle.
- Bom, isso mesmo. - Aqui vamos nós.
Sakızın var mı? Pastil falan ya da? Ya da sıvı bir şey işte, ağzım kurudu.
Tem chiclete, ou tipo, mentos, um líquido ou algo assim?
Dolabında hep menüler falan vardı. Yahni yemeden de yaşayabilir diye düşündüm işte.
Ela tinha todos esses menus no frigorífico, então pensei, então pensei que provavelmente ela não cozinhasse mais nada em casa.
Zihnimizle yaşıyoruz her şeyi işte.
Estamos a ter um romance mental.
" İşte bu yüzden cenaze törenimi sizin düzenlemenizi istiyorum.
" É por isso que quero que planeiem o meu serviço fúnebre.
İşte bu yüzden, William'ın en güzel günü olarak bugünü kutlayacağız. Kahvaltı ile başlıyoruz.
Então, vamos representar o dia perfeito do William, começando pelo pequeno-almoço.
İşte böyle, benimle birlikte nefes alıp ver.
Isso mesmo, respira comigo.
- İşte şiirin, anne.
- Aí tem o seu poema, mamã.
İşte böyle.
Isso mesmo.
Dev'den fotoğrafını çekmesini iste, portföy hazırlarız.
Pede ao Dev para tirar fotos e fazemos um portefólio.
İşte o tür şeylerden.
Enfim, esse tipo de coisas.
İşte bu...
Cá está.
İşte buradayız.
E cá estamos.
Doğru. İşte böyle.
Este é o meu amigo, chega aqui.
İşte.
Toma.
İşte, bak.
Toma.
İşte, mükemmel.
Isso, perfeito.
İşte burada.
Aqui está ele.
- İşte bu bir özellik hanımlar.
- Bela ideia, meninas.
İşte bu. Bu benim.
Aquele sou eu!
İşte başlıyoruz.
Aqui estão eles.
İşte bu!
Acabou!
İşte orada.
Ali está ele.
İşte orada!
Ali!
İşte. Bunu almanı istiyorum.
Leva isto contigo.
İşte geldik.
Aqui estamos.
İşte bu da sorunumuz.
E ali está o problema dela.
- İşte oldu.
- Consegui!
İşte öyle. Tekrar ıkın.
Outro empurrão.
İşte böyle!
Bom trabalho.
İşte buna telepati diyoruz.
É a isso que chamamos de telepatia.
İşte buna hafıza çalışması diyoruz.
Chamamos de "trabalho com a memória".
İşte o zaman oldu.
Foi quando aconteceu.
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
isterseniz 150
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
isterseniz 150