English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Küçük bey

Küçük bey tradutor Português

165 parallel translation
Buyurun küçük bey?
Sim, menino Harvey?
Kahvaltınız yemek odasında hazır olacak küçük bey.
O seu pequeno-almoço estará na sala de jantar, menino Harvey.
Bu küçük bey ile Liverpool'da tanıştım bizi ziyaret ediyor.
Este é um pequeno cavalheiro que eu conheci em Liverpool... que aceitou o meu convite para nos vir visitar.
Bir tanesi bile geçmiyorsa yani ne olmuş küçük bey?
E se não fosse passageira?
Küçük bey!
Menino.
Biz buna asla cesaret edemedik küçük bey gibi korkusuzca.
"Não nos atrevemos a ir caçar... " por temer... "os pequenos homens."
İyi günler küçük bey.
Bom dia, jovem cavalheiro.
- Terbiyeni bozma küçük bey.
- Cuidado com a língua, menino.
Bence hazırsın küçük bey.
Estás pronto agora, meu menino!
Gel, küçük bey.
Vem cá, rapazinho.
Küçük bey, kokpit, görmek istediğine kalıbımı basarım.
Miúdo, aposto que gostavas de visitar o "cockpit".
Tamamdır, küçük bey.
Ok, pequenino.
Küçük bey, ne zamandır Amerika'dasınız?
Jovem mestre, há quanto tempo está nos EUA?
Lütfen sen de bana küçük bey deme, Wai Tung de.
E, por favor, não me chame "jovem mestre," apenas Wai Tung.
Küçük bey, ne zaman evlendiniz?
Jovem mestre, quando casou?
Küçük bey, çizmeyi aştığımı biliyorum ama komutan meşhur ve itibarlı biridir.
Jovem mestre, sei que é inapropriado, mas o comandante é muito conhecido e respeitado.
Küçük bey, bunu sizin için değil komutan için yapıyorum.
Jovem mestre, não faço isto por si. É pelo comandante.
Odaya bu şekilde girilmez, küçük bey!
Essa não é a maneira de entrar num quarto!
Bu küçük bey kim? - O Chris.
- E quem é este jovem elegante?
Bu isten paçani siyiramazsin küçük bey!
Vais pagá-Io, menino!
Küçük Bey, bacaklarınızı çalıştıracak aleti getirdik.
Menino Colin, trouxemos-lhe a máquina para as suas pernas.
Sakin olun Küçük Bey.
Acalme-se, Menino Colin.
Küçük Bey!
É o Menino Colin!
Her gün olmaz Küçük Bey.
Não todos os dias, certamente, Menino Colin.
- Ama Küçük Bey...
- Oh, mas Menino Colin...
Küçük Bey.
Menino Colin.
Bırakın onu bizim Joe yakalasın Küçük Bey.
- É melhor deixar o moço Joe agarrá-lo, Menino Alfred.
Burada mı çalışıyorsun, küçük bey?
Trabalhas aqui, menino?
Küçük bey benim dilimi konuşmuyorsun.
- Se pudesse... - Espera aí, rapaz, não percebo patavina daquilo que dizes.
Küçük bey sizinle aynı yolun yolcusu ama ilerleyiş tarzı kendine özgü.
O mestre Dick segue a mesma estrela mas vai lá ter seguindo o seu próprio rumo.
Afedersiniz, küçük bey domuzları beslemeye yardım edebilir mi?
Com licença, senhor, o Menino Hopkins pode ajudar-nos com os restos?
Evet. Küçük bey Hopkins... Kayalıklarda deniz hayvanı toplarken Theophilus'a çok yardımın dokunabilir.
Bem, o Menino Hopkins... será de grande ajuda se for buscar os baldes dos espécimes.
Sana haberlerim var, küçük bey!
Sabes de uma coisa!
Küçük bey, ciddi araştırmalar yapmalısın.
Jovem, precisas de marrar a sério.
Merhabalar küçük bey.
Olá, miúdo.
Küçük bey sıçanı yiyemeyen bir kedi.
Um gato não pode ter um roedor como dono.
Galiba işler biraz daha karışık, küçük bey.
Isto é mais complicado do que isso, jovem.
Bu gizli bilgi, küçük bey.
Isso é confidencial, jovem.
Ağzından çıkana dikkat et, küçük bey.
- Vê como falas, jovem.
Küçük bey kim?
Quem é o pequeno?
Bu işi sıcaktan sonraya bırakıyorum, küçük bey.
Vou culpar essa ao calor, senhor.
Doğru, küçük bey.
É verdade, pequeno amigo.
Küçük bey nasıl, Junior?
Como está o júnior, Junior?
Teşekkür ederim, küçük bey.
Obrigado, meu jovem.
Selâmlar küçük bey.
Olá, pequenino.
Peki sen kimsin, küçük bey?
E quem és tu, meu jovem?
Herşey yolunda memur bey O küçük yaramazı affettim bile
Está tudo bem, senhor polícia. Eu desculpo esse malandreco.
Şey, tek bildiğim... masanın başında ayakta duruyordum, şarap dağıtıyordum... o sırada aksanlı küçük toparlak bey, tuzu öne doğru itti, ve ah, bu bey de biberi dışarı itti, ve çok geçmeden onlar masadaki her şeyi itiyorlardı,
Tudo o que eu sei é que estava nesta mesa a deitar vinho nos copos quando o cavalheiro forte que tinha pronúncia pegou no sal e este cavalheiro pegou na pimenta e, pouco depois, estavam a mexer em tudo o que estava em cima da mesa
Sonra sen, küçük bey.
Vá à frente.
Bu sizin son küçük gösterinizdi timsah bey.
É o seu último truque, Sr. Crocodilo.
Müdür Bey, burada olmuş olanların, ejderin kuyruğuna bağlanmış küçük bir şey olduğunu anlayabilecek kadar zekiyim.
Diretor sou suficientemente inteligente para saber que o ocorrido aqui é algo menor que está unido à cauda de um dragão.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]