Mesele de bu tradutor Português
676 parallel translation
- Adam görünmez, esas mesele de bu.
- É invisível, é o que se passa.
Mesele de bu zaten.
A mãe. Esse é o problema.
Gençliğinizde Fransa'dan çok etkilenmişsiniz, mesele de bu.
Estás influenciado pelo teu amor à França.
Önemli biri ne de olsa, asıl mesele de bu.
- Isso mesmo. - Sempre é um tipo importante.
Mesele de bu.
É essa a questão.
Mesele de bu.
Nem de ninguém, essa é a questão.
- Mesele de bu zaten.
That is the question.
Mesele de bu ya.
Mas não dà.
Asıl mesele de bu ya.
Por isso mesmo.
Evet, biliyorum, mesele de bu, çavuş.
Sim, eu sei, é esse o problema, sargento.
Ama değil, mesele de bu.
Mas na verdade nao é.
Mesele de bu.
Por isso é que pergunto.
Senden sadece tek bir şey istiyorum ve tüm mesele de bu.
Só preciso de uma coisa de ti... que é o local de entrega.
Mesele de bu.
O problema é esse.
Mesele de bu işte.
Aí é que a porca torce o rabo.
Ona Dr. Pretorius'un çok gizli bir hayati mesele için buraya geldiğini ve bu gece onunla yalnız görüşmek zorunda olduğunu söyleyin.
Diga-lhe que o Dr. Pretorius está cá com um grave assunto secreto, e que tem de o ver esta noite a sós.
Zaten mesele de bu ya.
Eu sei que aconselha, por isso mesmo.
Kardeşimle benim aramdaki bu mesele hallolmalı.
Tenho de resolver este assunto com o meu irmão!
Íşte sorunumuz, çözmemiz gereken mesele bu.
É esse o nosso problema. É isso que temos de descobrir.
Unutma bu mesele resmî değil.
Mesmo por cima de mim.
Bakın, bu idamlık bir mesele.
Ouçam, trata-se de uma situação de enforcamento.
Ama bu sefer mesele köpeğin çiğ ya da pişirilerek yenmesi değil tek amaç kâğıt oynamak.
Mas, agora, não se trata de saber se vão comer um cão cru ou cozido... mas apenas de jogar cartas.
Şunu hemen anlasan iyi olur bu mesele seni ilgilendirmiyor.
É melhor que compreenda de uma vez que isso não lhe diz respeito.
Nedir bu mesele?
De que se trata?
Bence bu mesele en iyi yüksek bir yerde halledilir. Denizin üstünde.
Este assunto fica melhor resolvido de uma grande altitude sobre a água.
Bu mesele tamamen Londra'nın elinde.
O caso está nas mão de Londres.
Mesele şu ki, bu sahnede komedi olsun istiyorum.
Tem de haver comédia nesta cena.
Bu mahkemeye çağrılmış bulunulmaktasınız, Çünkü krallık için hayati önem arzeden bir mesele hakkında görüşlerinize ihtiyaç var.
Vocês foram chamados por esta corte para dar parecer em um assunto de grande importância.
Bu, konuya nereden baktığınla ilgili bir mesele.
És grotesco. Depende totalmente do ponto de vista.
Biliyorsun, beraber takılabilirsiniz, takım gibi çarpışın ama şöyle bir mesele var ki, bu adadan sadece bir kişi sağ çıkacak.
Sabem, podem manter-se juntos, lutar em equipa mas a verdade é que apenas um de vocês vai sair vivo da ilha.
Bu mesele çözülünceye kadar hiç birinizin Paris'ten ayrılma izni yok.
Nenhum de vocês tem permissão para deixar Paris... até que este assunto esteja resolvido.
Bu hafife alınacak mesele değil.
Näo é para ser tomado de änimo leve.
Maalesef... bu meselede masumiyeti ayağımıza dolanacak. Mesele şu : Boşanmadan karını değiştiremezsin.
Infelizmente... a sua inocência está enredada neste problema... de não se poder trocar de mulher sem haver divórcio, coisa que não se pode obter sem autorização do Papa.
Geçen yıl 3 Nisan'da bu salonda oylamaya konan bu mesele... burada, parlamentoda toplanmış bulunan Avam Kamarasının... ele alması gereken bir konudur.
Votado nesta casa a 3 de Abril do ano passado, o assunto é muito apropriado para os Comuns, aqui reunidos... no parlamento, tomarem em mãos.
Asıl mesele bu.
É a coisa mais importante sobre o que têm de pensar.
Hiçbir şey. Biraz huzur istiyorum sadece. Bitsin artık bu mesele, Allah aşkına.
- De um fim para isto.
Yine de bildiğim bir şey var. Bu, özel imalatla ilgili bir mesele.
Contudo, isto eu também sei, é um facto da produção especial.
Mesele bu değil. Sizce de korkaklık olmaz mı?
Mas a questão é... não lhe parece meio covarde?
Bu mesele gizli kalmalı.
Tem de ser segredo.
İyileştirici bir temelde, suçlular daha iyi eğitilirler. Suç refleksini öldürmek, mesele bu.
Presos de delito comum como estes devem receber tratamento adequado que elimine todo o reflexo criminoso.
Mesele de bu.
É isso mesmo.
Fakat konu uluslararası planda sıkıntılara yol açmıştır. Kabul etmek gerekir ki kurbanlar, ülkemiz için önemlidir. Ve bu mesele için polis canla başla çalışmaktadır.
Porém o assunto, apesar de suas implicações internacionais, uma vez que as vítimas não são cidadãos do nosso país, é de incumbência exclusiva da polícia.
Eğer benim peşimdeyse, bu bir mesele olabilir.
Bom, se calhar vamos ter de mudar esse acordo se ele vier à minha procura.
İlgili kaynaklardan alınan bilgilere göre, Hughes saltanatındaki üst yetkili kişiler de bu mesele üzerindeki gizemin tamamiyle aydınlandığını düşünmüyorlar.
" De acordo com fontes informadas, altos oficiais do lmpério Hughes não estão totalmente satisfeitos ainda com a solução do mistério.
Bay O'Neil'la konuşacaklarım var. Bu mesele burda bitmez.
Tenho de falar com o O " Neil, isto não pode ficar assim.
Herneyse, mesele su ki, bu ise begeni toplamak için girmedim, ama bu isin içindeyim.
Seja como for, o que interessa é que não faço isto para gostarem de mim, mas faço este trabalho.
Bu ulusal bir mesele.
Este assunto é de importância nacional.
Artık bu, kişisel bir mesele oldu.
Agora trata-se de uma questão pessoal entre mim e eles.
Bütün mesele bu aletleri kullanmayı öğrenebilmekte.
- É uma questão de aprender a usá-las.
Bu o kadar da büyük bir mesele değil Kelly. Bu, vakti zamanı gelmesi gibi bir şey.
Não tem nada de mal, Kelly, é como levar uma vacina!
Onurmuş. Mesele bu mu?
É essa a razão de tudo isto?
mesele değil 30
de buluşalım 31
de buluş 18
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
bush 29
bunny 148
de buluşalım 31
de buluş 18
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
bush 29
bunny 148