Olan bu tradutor Português
22,435 parallel translation
Avukatlarımla konuşup belirlediğim fiyat bence muhteşem bir yeri olan bu şato için adil olacaktır.
Falei com meus advogados e estabelecemos um valor que eu considero justo para este castelo tão bem situado.
Elimizde olan bu.
Mas é o que temos.
Aguirre benimle uğraşıyor, olan bu.
É o Aguirre a tentar foder-me, só isso.
Ben iyi olduğum sürece o da iyi mühim olan bu.
E desde que eu esteja bem, ela estará bem, e isso é o mais importante.
Yükümüz olan bu lanete gülmezsen delirirsin ve ben delirdim. Umurumda olmadı.
Esta maldição, o nosso fardo, se não te ris, enlouqueces e eu já fui doida e não gostei muito.
Bu kasabanın ihtiyacı olan bu.
É disso que esta cidade precisa.
Amara'yı öldüremeyeceğimizi ikimiz de biliyoruz. En azından ihtiyacımız olan bu şeyi alayım da sen işi bitir.
Ambos sabem que não consigo matar a Amara, então o minimo que posso fazer é ir buscar a coisa que precisamos para que tu o faças.
Videoda bu detaylara baktığımızda kameranın, adım boyu 75 santim olan, yaklaşık 1.70 boylarında ve ağırlığını sağ tarafına veren birinde olduğunu hesap ettim.
Depois de questionar esses pormenores no vídeo, calculo que quem filmou tenha 1,70 m, com uma passada de 76 cm e que faz mais força com a perna esquerda.
Oh hayır hayır hayır bu sorunu hemen çözmelisin güven bana hayatı boyunca chiago taraftarı olan biri olarak söylüyorum kötü talih gerçek benim ne yapmam lazım ona benle flyers maçlarını izleyemiyeceğini mi söyleyim iyi bir başlangıç gibi duruyor
- Não, não, não, não. Precisas de cortar isso pela raiz. Confia em mim, como antigo fã dos Cubs, o azar é uma realidade,
"Şimdi erkeklere" göre orta yaşlı beyaz erkekler de mazlum insanlar olabiliyor şuna bi bak kurban tarafından paylaşılmış video bu kendilerine feminist diuenler erkeklerden nefret eden lezbiyenlerden başka bir şey değil cinsellik haklarıyla iligi bu kadar bağırmalarının sebebi asıl ilgilendikleri olan
Segundo a Homens Agora, as pessoas oprimidas incluem homens brancos de meia idade. Olha para isto. Este é um vídeo postado pela vítima.
Bu bir zamanlar kendini adalete adamış olan eski bir Power için trajik bir son.
É um final chocante e horrivelmente trágico para um grande Power que devotou sua vida à preservação da lei e ordem.
Baltası olan bir manyağın bu sönmüş kahramanın korkunç sonunda parmağı var ve kimse beni size gerçekleri ulaştırmaktan alıkoyamaz.
Algum psicopata com um machado tem alguma coisa a ver com este fim horrível para um herói manchado, e ninguém vai impedir-me de trazer-lhes a verdade.
Bu Samoset'in ölmesine sebep olan dikkatsiz davranış.
Foi este tipo de atitude imprudente que matou o Samoset.
Yöntemine uygun bir karar, Dialektoloji 101, ve, İngilizce dilinde uzman olan ben, bu dilbilimsel gizemi çözmekte sana yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
Introdução à Dialetologia. E eu, como perito da Língua Inglesa, posso ajudar-te a resolver este mistério linguístico.
Çoğu diyelim. Bir dakika, bu derste olan birşey ile mi ilgil?
- É por causa do que se passou na aula?
Bu komploda yer alan birisi daha olmas lazım kesinlikle, Eddie'ye yakın olan biri.
Deve haver mais alguém envolvido, na conspiração, alguém próximo do Eddie.
Önemli olan tek şey bu.
É tudo o que importa.
Bu meselede haklı olan kim bilmiyorum.
Não tenho a certeza sobre quem tem razão neste assunto.
Bu yapışkan şeyi dinlediğimiz için aptal olan biziz.
Os únicos tolos somos nós por ouvir esta velha.
Geonosis'de olan da bu muydu?
Foi isso o que aconteceu em Geonosis?
Bu kadar komik olan nedir?
O que é tão engraçado?
Bu destek sendeki uyumsuz olanı değiştirmek için.
Esse suporte é para substituir o que tens, que é incompatível.
Neyle uğraştığımızı anlayana kadar protokoller hastalık potansiyeli olan tüm primatları kapalı bir alanda tutmamız gerektiğini söylüyor. Bu Marburg virüsü mü?
Até sabermos o que é, o protocolo determina que confinemos os primatas potencialmente doentes.
Büyükbabam nesli tükenmekte olan hayvanlar için bu rehabilitasyon merkezini elli yıldan uzun bir süre önce kurdu.
O meu avô fez este abrigo para reabilitação de animais ameaçados, há 50 anos atrás.
Eğer bu kuşlar, sistemlerine virüs bulaşmış olan hayvanlarla temasa geçerlerse kendi neslimizi tehlikeye atmış oluruz.
Corremos o risco de extinção se essas aves forem infectadas como os outros animais.
Her hücrenin kenarında, bu sarı zar var ve bu çalışmakta olan aşı.
À volta de cada célula, há uma membrana amarela. A vacina em ação.
Bu kadar komik olan ne?
Qual é a piada?
Seni taze kan, genç, gözüpek olarak görüyorum şu anda ihtiyacımız olan şey tam olarak bu.
Acho-a revigorante... Jovem, ousada... Exatamente o que estamos a precisar.
Hayır. Bu eski kuyu çok uzun zaman önce kurudu. Beni takip edenlere olan hoşgörüm gibi.
Não, este velho poço secou há muito tempo, como a minha tolerância por perseguidores.
Bu Kiersten Lesko'yu kasıtlı öldürme suçlaması ve tabii ki açık olan haneye tecavüz davan için de sorgulanman isteniyor.
Uma acusação pelo homicídio da Kiersten Lesko. Também querem interrogá-la por invasão de propriedade.
Bu defa farklı olan ne?
O que há de diferente esta vez?
Bu kadar acil olan ne Ray?
Qual é a emergência, Ray?
Şu anda mantıklı olan tek şey bu.
Para mim, isto é a única coisa que agora faz sentido.
İşte bu! Şansımıza akıllı olan evde kalmış.
Felizmente, temos a inteligente em casa.
Senden önce bu görevde olan birini aramak yeterince kötüyken bir de bu kişinin baban olduğunu düşünsene.
Já é mau ligar ao nosso antecessor, quanto mais se essa pessoa é o papá.
- İyi bari. - Arkadaşlar, yapmayın. İhtiyacımız olan tek sinyal bu.
O único sinal de que precisamos é este.
Bu iyi olanı.
E esta é a melhor.
Bence bu bilgiyi şu an görevde olan polis memuruna verebilirsin.
Acho melhor passares isso a alguém que seja policia.
Nicole, bağlantılı olduğu cihazları aradı ve bu terk edilmiş tren istasyonundan sinyal göndermekte olan akıllı saate denk geldi.
A Nicole procurou dispositivos e encontrou um smartwatch ativo atualmente a transmitir deste estaleiro abandonado.
Ancak Charles Baskerville bu laboratuvarla olan bağlantısı yüzünden tehdit edildi ve öldü.
Charles Baskerville recebeu ameaças de morte devido à associação dele convosco e depois morreu.
Bu krikonun çelik araba şasesine yerleştirilmesi gerekiyor. Üstünde yüzlerce kiloluk çam ağacı olan plastik bir gösterge paneline değil.
Este macaco destina-se a levantar o metal do carro, não a levantar o painel com um pinheiro de 450 kg em cima!
Adil olan bu çünkü beni hayata döndürmeyi reddeden senin oğlun.
É o mínimo que se pode fazer, considerando que foi o teu filho que recusou ressuscitar-me.
İsyana sebep olan şeylerden biri de bu.
Foi uma das razões que deu origem à rebelião.
Hayır, bu senin bana olan sonsuz desteğinin dünyanın bilmesi için.
Isto é para nos assegurarmos de que o mundo sabe que tenho o vosso apoio incondicional.
Nasıl olurda bu fare kapanı gibi olan şeyde seyahat ediyoruz?
O que diabo estamos a fazer a viajar nesta ratoeira de carruagem?
Bu konu John Knox'la, bir İskoç'la alakalı benim olanı almaya çalışanlarla alakalı.
Isto tem que ver com o John Knox, um escocês a tentar tirar o que é meu.
- Mantıklı olan da bu.
Isso é lógico. Compreendemos.
Bu adamların içinde Le Mans'ı kazanacak olan yok ya.
Esses tipos nem sequer podem ganhar a Le Mans.
Belki bu odada şekli anahtar deliği gibi olan bir şeyler vardır.
Deve haver algo nesta sala com o formato desta fechadura.
Ama söndürme cihazı olan binalarda bu mesafe 60 metreye çıkabiliyor.
Mas, com aspersores, pode ser de 60 metros?
Bu bilgileri flash belleğe doldurup ülkeden kaçmasına sebep olan nedir acaba?
O que é que o faria copiar tudo isso para uma "pen" e tentar tirá-la do país?