Sebebi bu tradutor Português
3,905 parallel translation
Durmak istemenin tek sebebi bu?
É só por isso que queres parar?
En başta, onunla seks yapmanın sebebi bu değil miydi?
Foi para isso que fodeste com ele, não foi?
Kan kaybından ölmemesinin sebebi bu.
É o único motivo que o impediu de sangrar até à morte.
Seni bu davaya sokmamın tüm sebebi buydu.
Essa foi a única razão para eu lhe arranjar este caso.
Lizzy, burada olmanın sebebi bu buluşmanın hata olduğunu hissetmen oldu.
Lizzy, é óbvio que está aqui, agora, porque acha que este encontro foi um erro.
Kaleye gelmek istemenin sebebi bu büyü müydü?
Um feitiço? É por isso que querias vir ao castelo?
Sebebi bu değil.
Não foi por isso.
Aslında, tek sebebi bu değil.
Não foi só por isso.
kafamın içinde bir yerlerde, tüm bu sis ve öfkenin ardında, soluk almamı sağlayan, yaptığımız şeyin önemi oldu, kocam bu nedenden dolayı öldü, ölüm sebebi buydu.
Mas nalgum lugar da minha mente, além da escuridão, além da raiva... está uma vaga lembrança que o que fazemos é importante, que o meu marido morreu por algum motivo, que a morte dele foi importante.
Kadına uyguladığı şiddetin büyüklüğünün de sebebi bu.
Isso explica o nível de raiva direccionado a ela.
Psişik güçlerinin olmasının sebebi bu.
Por isso tens poderes psíquicos.
Jedikiah onu kobay olarak kullanmasının sebebi bu olmalı.
Deve ter sido por isso que o Jedikiah o manteve como cobaia.
Cruz'un başına gelenlerin sebebi bu adamlardan biri olabilir.
Um destes indivíduos pode ser o motivo pelo qual o Cruz foi atacado.
Hasta olmana rağmen gelmenin sebebi bu muydu yani?
Foi por isso que vieste para cá, embora estivesses doente?
O halde onun yerine bir robot geçti, hala yaşayan tek kişinin o olmasının sebebi bu.
E depois substituíram-no por um robot, e é por isso que ele é praticamente o único ainda vivo.
Ayrıcalıklarımı sebepsiz yere elimden almanızın sebebi bu mu?
Foi por isso que tirou os meus privilégios sem motivo?
Sebebi bu değil.
Não é essa a razão.
Buraya gelmemin sebebi bu.
É por isto que estou aqui.
Yapmama izin vermesinin tek sebebi bu, Dr. Masters.
Foi por isso que me permitiu, Dr. Masters.
Ama hayatımı değiştirmesinin sebebi bu değil tabi.
Mas não foi essa razão que mudou a minha vida.
Sanırım anarşist olmasının sebebi bu.
Acho que é por isso que ele é anarquista.
Babanı görmenin sebebi bu Atrian bitkisinin en güçlü anılarını kullanması senin durumunda bu anılar babandı.
Quanto a veres o teu pai... Esta erva atrai os Atrianos, trazendo as suas mais poderosas memórias... que para ti são do teu pai.
- Anilarini yazmanin sebebi bu degil mi?
Porque estás a escrever as tuas memórias?
Bu hallere düşmenin tek sebebi inkar edip buna saygı duymamandı.
Foi a tua recusa em respeitar isso que te arruinou.
Kilit altında tutulmamın sebebi de bu sanırım.
Acho que é por isso que tenho de estar presa.
Bilim adamlarının var olmasının tek sebebi bize bu kitapları yazmaları.
" Temos académicos exatamente para escreverem estes livros para nós.
Böyle bir şeyi videoya almanın tek sebebi bu olabilirdi.
Só por esse motivo é que se filme uma coisa dessas.
[Hukuk Profesörü] Bu davaya diğerlerine göre daha değişik yaklaşmamın bir kaç sebebi var.
Acho que abordo este caso por uma direção diferente... PROFESSOR DE DIREITO UNIVERSIDADE GEORGE WASHINGTON... da das outras pessoas por várias razões.
Bu durumda buraya gelme sebebi önemli bir şey olmalı.
O que significa que seja qual fôr a razão pela qual cá está, ela é importante.
Durun tahmin edeyim. Bugünkü ziyaretinizin sebebi de bu.
Creio que seja essa a razão que o trouxe aqui hoje.
Ancak Reddington'a göre bu ölümlerin sebebi cinayet.
De acordo com o Reddington, são assassínios feitos por suicidas.
Eğer Kilit Aktör tüm şehirdeki telefonlar arasında bu ankesörlü telefonları seçtiyse, bir sebebi vardır.
Se o Influente elegeu este telefone público entre todos os da cidade, - há um motivo.
Eğer bu konuda aşırı duygusal görünüyorsam, bunun sebebi Isaac Newton'un yapabilecekken yapmadığı şeyi Joseph Fraunhofer'ın başarmak üzere oluşudur.
Se pareço excessivamente emocionado, é porque Joseph Fraunhofer está prestes a fazer o que Isaac Newton podia ter feito, mas não fez.
Bu fısıldaşmalarınızın sebebi nedir?
- Achas que marquei a reunião?
Sanırım bunu başsavcı yerine bana anlatıyor olmanızın sebebi elinizde bu konuda da bir kanıt olmaması.
Como estão a dizer-me isso e não disseram ao General, acredito que não haja provas.
Bu halinin sebebi ne?
Isto й a proposito de quк?
Bu alet depremin sebebi mi merak ediyorum.
Imagino se é isto que está por trás dos terramotos.
Bu da kısırlığının sebebi olabilir.
Isso pode ser a causa da infertilidade.
Seni bu birimin başında görmek istemememin 600 farklı sebebi var. Ama tek ve yegane sebep bu gibi davalar.
Há diversas razões pelos quais eu não te queria no comando desta unidade, mas há uma razão principal pela qual aceitei... casos como este.
Çünkü bilirim ki, bu anahtar hangi cehennemi açıyor olursa olsun Kieran'ın bunu yapmak için mutlaka bir sebebi olmuştur.
Porque sabia que se ele tivesse que utilizar seja lá qual seja a caixa de Pandora que aquela chave abre, seria porque não teria outra escolha.
Bu ailenle olan bağını mahveder ve bunun sebebi olmak istemiyorum.
Isto vai arruinar a tua relação com eles, e não quero ser a causa disso.
Bu da gözlerindeki renk değişimi gibi virüsün bir yan etkisi mi yoksa iyileşmesinin sebebi mi?
Será um efeito secundário do vírus, como a pigmentação nos olhos, ou estará na origem da recuperação dela?
Yani asıl gen konusundaki tüm bu gizliliğin sebebi aslında olmaması mı?
Então, todo o segredo ao redor do genoma original é porque ele não existe?
Bu kayıtları bu kadar çok izlememin sebebi hiçbirini hatırlamıyor olmam.
A razão por que vejo estas imagens tantas vezes é porque não me lembro de nada.
Erkeklerin, erkek çocuk isteme sebebi de bu değil mi?
Não é isso que todos os homens querem... um filho?
Ayrıca bu, bugünün önemli olmasının sebebi.
Também é porque hoje é tão importante.
Bu gece Bill'in içmek için çok sebebi var.
O Bill, tem estado a beber muito esta noite.
Adamın karısıyla ilgilenmediyseniz, bu ilişkinin bitme sebebi ne oldu?
Bem, se não estava preocupada com a esposa do homem, o que causou o fim da relação?
Yanımızda olmanın sebebi de bu.
Por isso é que aqui estás.
Suskunluğunun sebebi de bu acı.
É a razão do seu silêncio.
- Anlayacağınız üzere ihtiyati tedbir kararının sebebi de bu.
- Não sei se notou que aquilo, explica uma ordem de restrição.