English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Söylesene

Söylesene tradutor Português

5,506 parallel translation
Söylesene!
Quero saber!
Senin 24,000 dolara ulaştığın ama benim 1,500 dolara ulaşamayacağım ne var söylesene?
Diz-me outra vez o que conseguiste com 24.000 $ que eu não consiga com 1.500 $?
Söylesene.
Diz-me uma coisa.
Söylesene, senin hala TV'in var mı?
Diga-me, tu ainda tens televisão?
Banka soygunun da boş silahlahın ne yararı olur, söylesene?
Para que serve uma arma descarregada num assalto a um banco?
- Öncelikle beni bu kadar heyecanlandıracak şeyin ne olduğunu söylesene.
Porque não me dizes primeiro porque deveria ficar tão entusiasmada?
Söylesene Delmonico'da en son ne zaman yemek yedin?
Diz-me... Quando foi a última vez que jantaste no "Delmonico"?
Söylesene Thack Cornelia'nın durumu nasıl?
Diga-me, Thack. Como está a Cornelia? Como assim?
Bana detayları söylesene.
Conta-me os mexericos.
Evet anne, niye ani teftişlere şaşırmadığını söylesene.
Sim, mãe, diz-nos porque nunca ficas surpreendida por inspeções surpresa.
Söylesene tatlım, park için kart veriyor musunuz?
Ah, é verdade fofa, vocês validam os ticket's do parque?
Ama bir kez daha söylesene.
Mas só porque sim, diz outra vez.
- Ne? Karen'ın oyunu. Tekrar söylesene?
- Qual era a peça da Karen?
Bana bir tane çingene kimyacı söylesene Dom.
Diz o nome de um químico cigano, Dom.
Söylesene, neden Kaptan Faux Hawk beni buraya kadar sürükleyerek getirdi?
Vais dizer-me porque ele me arrastou até aqui?
Söylesene neden Tavşan'ın Harikalar Diyarı'nı terketme fikrini kabul etmedik?
Lembra-me outra vez porque é que não aceitámos a oferta do Coelho?
- Söylesene...
- Então, diz-me...
Söylesene.
Diz-me.
Söylesene, Lord Merton'ı ne kadar iyi tanıyorsun?
Diga-me, até que ponto conhece o Lorde Merton?
- Bunu ona söylesene.
Tem de falar com ela sobre isso.
Neler oluyor söylesene.
O que tá acontecendo? Fale comigo.
Söylesene.
Diz-me algo.
Bu hassas yeşil gözlerin ardında neler olduğunu söylesene Tim?
O que é que se passa por trás desses olhos verdes sensíveis, Tim?
Söylesene, ailen denizde çok vakit geçirir mi?
A sua família passa muito tempo no mar?
Söylesene, sana nasıl yardımcı olabilirim?
Diz-me, como posso ajudar-te?
- Söylesene!
- Não sei... Tudo bem!
Anneme bunun normal olduğunu söylesene.
Diz à mãe que isto é normal.
Söylesene, GT Weigh davası çözüldü mü?
Diz-me... resolveste o GT Weigh?
Büyük patronun nerede olduğunu bize söylesene?
Diz-nos lá onde está o chefe.
Söylesene, fil avı nasıl gidiyor?
Diz-me, como vai a caça ao elefante?
Söylesene.
Diz.
Söylesene Erlendur biz gittikten sonra, İngiltere'de ne oldu?
Dizei-nos, Erlendur, o que aconteceu em Inglaterra, depois de irmos embora?
Onun hakkında tek bir şey daha söylesene!
Se dizes mais uma palavra a seu respeito, que Deus me ajude...
Emma söylesene ne tür bir müzik çalıyorlar?
Então, Emma, que tipo de música eles tocam?
Söylesene?
Ou não?
Söylesene Philomena nasıl oyuncu oldun?
Diz-me, Philomena, como é que te tornaste numa actriz?
Söylesene hiç New Jersey'de bulundun mu?
Diz-me... já foste alguma vez a New Jersey?
Söylesene, Anna sonsuza kadar, arkadaşım olur musun?
Diz para mim, Anna. Será minha amiga para sempre?
Samba söylesene, burada hiç ilişki yaşandın mı?
Samba, diz-me cá... Tiveste problemas cá?
Söylesene...
Diz-me uma coisa...
Şunu baştan söylesene.
Porque é que não disseste logo?
Rosemary, söylesene. Ne oldu?
- Rosemary, fala comigo.
- Rosemary, söylesene.
- Rosemary, fala comigo.
- Söylesene.
- Diz-me.
- Sen de ne yapacağını söylesene.
- Claro. - Devias contar-lhe o que fazes.
Nerede olduğunu söylesene!
Diz-me onde vocês estão!
Söylesene...
Diz-me uma coisa.
Söylesene, ne işin var?
O que está a fazer aqui?
Söylesene Roddie.
Conta-me, Roddie.
- Neyin peşindesin söylesene?
O que pretendes?
- Söylesene!
- Diz-me!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]