Ye tradutor Português
44,449 parallel translation
- Bayan Antilly'ye mi?
- É para a Sra. Antilly?
Bayan Antilly'ye mi?
Sra. Antilly?
YE BENİ!
CHUPA-MOS!
Clay'i Illuminati'ye üye yapmaya çalışıyorum.
Estou a recrutar o Clay para os Illuminati.
Yemeğini ye.
Almoça.
Courtney'ye üçlü teklif etmişsiniz.
A Courtney disse que a convidaste para um trio.
- Courtney'ye ne yaptığını biliyoruz.
- Sabemos o que fizeste à Courtney.
Sevgililer Günü için Asla Elveda Deme'ye geldiniz.
Vão ver Nunca Digas Adeus por ser o Dia dos Namorados?
Birlikte Abercrombie'ye gidip onu eskitilmiş kot şort ve gladyatör sandalet denerken izlersin.
Podes ir com ela à Abercrombie e vê-la experimentar calções de ganga pré-lavada e sandálias de gladiador.
Krank kolunu kırdım da, tamir için Tony'ye bıraktım.
Estraguei o pedal e deixei-a com o Tony a arranjar.
Kasetleri bugün Tony'ye vermeliyim.
Tenho de dar estas cassetes ao Tony hoje.
Henüz PSAT'ye girmedin mi?
Ainda não fizeste os exames?
Millet, affedersiniz. Sheri'ye yol açın lütfen!
Pessoal, com licença, abram alas para a Sheri, por favor!
- Sandviçini ye.
Come.
- Çocukluk etme. Ye şunu.
- Não sejas infantil.
Hannah 13 numaraya ulaşmalarını istedi ama 12'ye verirsem orada biter, ikimiz de biliyoruz.
Sabemos que a Hannah queria que chegassem ao número 13, mas se eu as der no número 12, acaba-se.
O yüzden Gregory'ye değil sana söylüyorum.
Então falo contigo, não com o Gregory.
- Maggie'ye pes etmediğimizi söyleyin.
Diz à Maggie que não estamos a desistir.
Maggie'ye anlatmalısın.
Devias contar a ela.
10 dakika sonra Maggie'ye neler döndüğünü anlatacağım.
Em 10 minutos, vou contar à Maggie o que se passa.
- Maggie'ye yardım edelim.
- Vamos ajudar a Maggie. - Abraham.
Hap brûlée'ye yer açmissinizdir umarim.
Quem tem espaço para cremeprimidos?
Koruyucular 2'ye gidiyoruz! Hay aksi.
Vamos fazer o Vindigadores Dois!
Rick. "Testere" ye mi özendin?
Rick, isto é tipo "Jogos Mortais"?
Dmitri'ye şahsi olarak elveda demek istedim.
Apenas... me queria despedir pessoalmente, Dmitri.
Paylaşacak kadar seni kendine yakın gördü ya da Billy'ye baskımı zayıflatmak için bir fırsat olarak gördün belki de.
Sentiu-se suficientemente perto de ti para o partilhar, ou talvez... Viste uma oportunidade para contrariar a minha vantagem com o Billy.
Nathan ve Bonnie'ye.
A Nathan e Bonnie...
- Evet. Amabella Ziggy'ye anlatmış ama başkasına anlatmasın diye söz verdirtmiş. Çünkü Max eğer söylerse onu daha fazla zarar vermekle tehdit ediyormuş.
A Amabella contou ao Ziggy, mas obrigou-o a prometer que não contava porque o Max ameaçou que a magoava mais.
Eros'taki şu enfeksiyon Rocinante'ye sirayet etmiş değil.
Aquela infecção em Eros, não entrou na Rocinante.
Scirocco ise Phoebe'ye.
E a Scirocco para Phoebe.
BMD komutanlığı MKCD Scirocco'nun Nathan Hale'in tam yol ileri Phoebe'ye ilerleyişine yanıt olarak beş füze ateşlediğini doğruladı.
O comando da A.N.U. confirma que a Scirocco da ACRM disparou cinco mísseis em resposta à aceleração máxima da Nathan Hale em direcção a Phoebe.
- Evet ve Akademi'ye hiç gitmemiştir.
Sim. Que nunca andou na academia.
Nathan Hale, Phoebe'ye Scirocco'dan önce ulaşacaktı.
A Nathan Hale ia chegar a Phoebe primeiro do que a Scirocco.
Efendim ilk etapta Phoebe'ye gemi göndererek bunu hızlandırdık.
Senhor, precipitámos isto ao enviarmos uma nave para Phoebe em primeiro lugar.
Abu Dhabi'ye gidiyorsun.
Vais para Abu Dhabi.
Kuzey Kore'ye yaptığı iddia edilen yolculuğun hemen ardından herhalde.
Provavelmente da sua alegada viagem à Coreia do Norte.
Kuzey Kore'ye kadar gidip gitmediğini bilmiyorsunuz değil mi?
Não sabes mesmo se ele foi à Coreia do Norte, pois não?
Ben hiç Kuzey Kore'ye gitmedim.
Nunca estive na Coreia do Norte.
Sonrasında paralel programı konuşmak için Kuzey Kore'ye gittin.
- para sua informação. - E depois disso, você foi para a Coreia do Norte, para negociar um programa paralelo.
- Carrie'ye bahsetme.
Não digas à Carrie.
Bellevue'ye boşuna gitme.
Não se incomode em ir a Bellevue!
Bir yolculuk daha. Abu Dabi'ye gitmediği tek yolculuk.
Outra viagem, a única que não foi para Abu Dhabi.
Büyük Elma'da 20'ye ihtiyacım var.
Preciso de um 20 na "Big Apple".
Abu Dabi'ye gidiyorsun.
Vais para Abu Dhabi.
Abu Dabi'ye gittiğimde bana buldukları İranlı banker Nafisi'yi sorgulattılar.
Foi a Abu Dhabi onde me colocaram a questionar o financeiro Iraniano que encontraram, Nafisi.
Nafisi'ye neden yalan söylediğini soruyor.
Está a perguntar porque é que o Nafisi mentiu.
Javadi'ye en başta hikâyesini değiştirten de oydu.
Foi quem conseguiu que o Javadi mudasse a história dele em primeiro lugar.
Senin bana danışmanlık yaptığını öğrendi ve sana ulaştı. Daha önce Majid Javadi'ye ulaştığı gibi.
Ele descobriu que estavas a aconselhar-me, e chegou a ti, tal como antes ele chegou ao Majid Javadi.
Lütfen hesabı ödeyip derhâl kafeden çık. Sağa dönüp 77. Cadde'ye geç.
Por favor, paga a conta e sai do café imediatamente, vira à direita para a rua 77.
New Yorklular bu korkunç saldırı ile yüzleşirken Halef Başkan "güvenli bölge" ye kaçtı.
Enquanto os nova-iorquinos estão lidando com esse terrível ataque, a Presidente eleita fugiu para um "local seguro".
Hadi, ye bakalım.
Vamos, come.
yemek 460
yerim 21
yeni bir hayat 16
yemek yedin mi 94
yeniden 73
yeter ki 28
yemek yiyorum 23
yeğenim 89
yeter artık 870
yenge 73
yerim 21
yeni bir hayat 16
yemek yedin mi 94
yeniden 73
yeter ki 28
yemek yiyorum 23
yeğenim 89
yeter artık 870
yenge 73
yeğen 27
yerinde 27
yeri 18
yerde 65
yeterince 87
yere 84
yemin ederim 1752
yeterince iyi 39
yeni bir 16
yemek yiyelim 57
yerinde 27
yeri 18
yerde 65
yeterince 87
yere 84
yemin ederim 1752
yeterince iyi 39
yeni bir 16
yemek yiyelim 57