Bu boş tradutor Russo
1,487 parallel translation
Bu boş.
Здecь пycтo.
Martin bize bu boş yılında neler yaptığını anlatıyordun.
Mapтин, вы paccкaзывaли нaм чeм вы зaнимaлись в тeчeниe гoдa? Дa...
- Bu boş bir umut değil.
Не давай ей напрасных надежд.
Bu boş.
Это бланк.
Hizmetçilerin merdiveninin bu boş yerinde kendimi tanıtmama izin verin.
Позвольте мне представиться через пространство лестницы для слуг.
ama bu boş ofis için beni aradığında iş için doğru kişinin sen olduğunu anladım.
Но когда вы позвонили мне поводу этого места, я понял, что вам здесь самое место.
Bu boş olan, bu da dolu olandı.
Тот был пустой, а кофе в этом!
Bu boş!
На ней ничего нет
- Bu boş.
- Тут пусто.
Bu boş!
Тут пусто!
Bu boş sözlerinle onu yenebileceğini mi zannediyorsun?
А ты достаточно силен, чтоб устоять под его напором?
- Bu boş. Anlamadım?
- Она пустая.
Duman detektörü doğu kuledeki bu boş odalarda.
Детекторы дыма - в этих комнатах, в восточной башне.
Charlotte bu transfere yetecek kadar boş belleğe sahip değil.
Для перемещения у Шарлотты не хватит памяти.
Seni yalnız başına yakalarlar, beynini yerler, boş vaatlerle kafanı doldururlar, ve işte olay bu. Zaman kaybı.
Они берут тебя одинокого тёпленьким, задуривают голову пустыми обещаниями, вот и всё, это просто трата времени.
Görünüşe göre bu şeytanlar bu bedenleri boş yere zorluyor.
Похоже, демон заездил его просто ради прикола.
Biliyorum bir çok şey boş çıktı ama sanırım bu formül işe yarayacak.
Я знаю, что нам придётся прошибить не одну стену, но, я думаю, что эта формула, я думаю, что это оно.
Bu kadar boş yer varken, niye yanıma oturdun?
Почему ты здесь сидишь, когда так много свободных мест?
Doldurulması gereken belgeler boş bırakılmış. Bu yüzden seni sorumlu tutabilecekleri herhangi bir suçlama yok.
Необходимые документы не заполнили, а значит, никаких обвинений.
Randy'nin tek bildiği, boş tabağı dolaba geri koyamayacağıydı ve bu nedenle yapacağı en iyi şeyi fark etti :
Рэнди понимал, что нельзя просто засунуть фольгу обратно в морозилку. Тут-то он и понял, что может убить сразу двух зайцев :
Çocuklar, 2008 sonbaharında Robin teyzeniz işsiz ve biraz başıboş kalmıştı. Bu yüzden de Lily'le olan arkadaşlığına her zamankinden çok değer veriyordu.
Детки, осенью 2008-го ваша тетя Робин была безработной и немного растерянной, сейчас она особенно ценила дружбу с Лили.
Bu muhteşem! Sizi boş yere umutlandırmak istemem.
Я не обещаю чуда.
Boş boş atıp tutuyor. Hem bu şekilde profesyonel tıbbi yardım alacak.
Он был раздражен, и... и таким образом он получит профессиональную медицинскую помощь.
Aslında takvimim oldukça dolu ama bu gece boş olabilirim.
У меня очень плотный график, но... может вечером я и буду свободна.
Bu kibritleri boş eroin paketlerinin hemen yanında buldum
Я нашла у неё эти спички рядом с кучей пустых пакетиков.
Bu kısa süreli bir posta işi ve sadece bir kişilik boş yer var.
- Только скажи. Это работа в отделе обработки корреспонденции, и нам требуется только один человек.
ama onlara boş beklentiler satacaksanız, bu sınırları zorlar.
Простите. Мы не можем делать операцию.
Başka bir doktora hasta kaptırmak umurumda değil, ama birisi boş ümitler vererek bir hastayı çalarsa... bu alçaklıktır.
И ребенку тоже. Видите? Сердце ребенка в порядке, потому что вы отдыхаете.
Düşen kartı boş ver. Bu kart da şuraya girsin. Abra kadabra.
И... не обращай внимания... это сюда... и... абракадабра, фоку-покус... это твоя карта?
Bu ona damadının ne kadar başıboş ve mirasyedi olduğunu ayıplamak için bolca fırsat verirdi.
Это дало бы ему возможность поразмышлять о том, что за праздный расточитель его зять.
Bu oda oldukça boş.
Этот офис... какой-то слишком пустой.
Bu defa "boş ver" diyerek bu işten kurtulamazsın.
В этот раз ты от меня словами "А, ничего" не отделаешься.
Sanırım yatağın bu aralar boş ve benim için de her zaman bir yerin oldu.
Я понимаю, что твоя постель сейчас пуста и тебя всегда немного тянуло ко мне,
Bu tüp boş. Boş!
Это пустой баллон, пустой.
Bu kasetin her yerine baktım, ve boş.
Вся кассета пустая. Правда?
Boş versene. Biz bu dükkanın şimdiye kadar yapmadığı kadar iş yapmasını sağladık.
У нас самая большая прибыль за всю историю "Перемотки".
Oda boş John. Sorun bu.
Она пуста, Джон, вот что.
Olağanüstü. Çok bol olan boş zamanımda iyice okumak için sabırsızlanıyorum. Bu arada, bunlar istenen kahve ve çörek siparişleri... hemen alınmasını istiyorum.
- Отлично, у меня куча свободного времени, чтобы их проштудировать... А пока вот тебе образец бланка заказа на кофе и рогалики... Его надо срочно заполнить
Bu yaptığımız çok budalaca! Burada boş boş oturmak.
скоро будет большой шторм.
Boş hezeyanlar bunlar, boş hezeyanlar ve bu tip hezeyanlara sahip olanlar sadece Amerikalılar değil.
Это бредовое мышление. Бредовое мышление, и американцы не одиноки в этих бреднях.
İsa olsa böyle yapardı ve bu insanların da böyle yapması lazım. Öbür türlü "Tanrı Amerika'yı kutsasın" lafının aslında gerçek bir anlamı bulunmayan, boş bir slogan olduğunu ve aslında "iyi şanslar" ayarında bir laf olduğunu kabul etmeleri gerekir.
Вот что Иисус сделал бы, и это то, что должны сделать эти люди, или ещё они должны признать, что "Боже храни Америку" на самом деле просто некий вид пустого слогана, без реального значения кроме как чего-то расплывчатого типа "удачи".
Bu çok boş bir şey.
Это такая тоска.
Boş olan tek sayfa bu.
Это единственный день без ничего.
Bu kompartımanın boş ve kilitli olması gerekiyordu.
Этот вагон должен быть пустым и закрытым.
İyi, bu bize boş yere 15 dakikalık özetten kurtardı.
Отлично, это сократит по крайней мере 15 минут объяснений.
Boş yere gönderilmedi bu çocuk bize. Biliyorum.
Я знаю, что его послали не просто так.
Tabletler üzerindeki kaplama, onların, midenizde hemen çözülmesini engeller. bu da size, boş bir yer bulup, sisteminize karışmadan önce.. - - onları dışarı atmanıza yetecek kadar fırsat verir.
Желатиновая оболочка пилюль препятствует их немедленному расстворению в желудке, и это дает вам немного времени, чтоб найти место поукромней и предпринять единственно разумное действие - вывести их из своего организма.
Princeton'ı bıraktın, bu boktan yere geri döndün şimdi de vaktini boş insanlarla mı geçiriyorsun?
Ушла из Принстона, вернулась в этот убогий городишко, решив остатся никем?
Boş geliyor bu.
Тут ничего нет.
- Tamam mı? Bu arada... Peter, poker masasında istediğin kadar boş yer var.
- К тому же, Питер, у них еще много мест для покера.
Niye üç farklı bina sahibi de bu kadar değerli taşınmaz malları başıboş bıraksınlar?
Зачем трем разным хозяевам бросать годное имущество для того чтобы оставить его пустым.
boston 388
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boş ver gitsin 58
boşalıyorum 17
boşaltın 53
boş ver 1464
bos ver 33
bosco 29
boşver 1072
boswell 16
boş versene 237
boş ver gitsin 58
boşalıyorum 17
boşaltın 53
boş ver onu 81
boşanma 45
boşver gitsin 85
boş verin 197
boşanmış 19
boşalt 24
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşanma 45
boşver gitsin 85
boş verin 197
boşanmış 19
boşalt 24
boşandım 33
boşver onu 83
boşversene 146
boşluk 39
boşuna 39
boşver onları 24
bosna 26
boşver şimdi 18
boşverin 99
boş ver onları 18
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boşaltın burayı 24
boşver onları 24
bosna 26
boşver şimdi 18
boşverin 99
boş ver onları 18
boşandık 26
boşanmak istiyorum 45
boş mu 28
boşaltın burayı 24