English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ B ] / Bızı

Bızı tradutor Russo

21,269 parallel translation
Onun bedenini çözmeye çalışmayı bırakacağız.
Так что... прекратим ломать его тело.
Hans Richter'e İsrail'in de Iosava'yı izlediğini söyledim. Ve CIA'in hak sahipliğinden bizim de bıktığımızı.
Я сказала Хансу Рихтеру, что Израиль вел свое наблюдение за Йозава и что сыта правовыми вопросами ЦРУ так же, как он.
Kızı bırak.
Отпусти ее.
* Seks yapmayı bırakmamız garip olurdu *
♪ В смысле, будет страннее, если мы прекратим заниматься сексом ♪
Bırak kızı.
Отпусти ее.
Bir yıldız olmaya gitti, ve beni çürümem için orada bıraktı.
Just went off to become a star, and he left me to rot.
Seni yalnız bırakayım.
Я вас оставлю.
Kiremit alın, bıçak alın, arabanızı alın ve sokakları bu kafirlerden temizleyin.
Возьмите кирпич, возьмите нож, свою машину, и убейте неверных на улицах.
- Tam da bıraktığımız gibi!
— Тут все именно так, каким я помню!
En iyi yaptığın işi yap ve beni yalnız bırak, ben de arkadaşıma odaklanabileyim.
Тогда исполни свой лучший трюк - уберись, чтобы я могла сфокусироваться на моей подруге
Beni yalnız bırak.
Оставь меня в покое.
Birini sevipte tam birbirinize en çok ihtiyacınız olduğu anda o kişiyi arkanda bırakabilir misin?
Можно ли любить кого-то, и оставить именно в тот момент, когда вы больше всего нуждаетесь друг в друге?
Deneylerimin başarısız olduklarını görmekten bıktım.
Мне надоело наблюдать, как проваливаются мои эксперименты.
Eğer hayır dersen seni burada Abu Ghraib'de bırakırız.
Откажешься, бросим тебя в этой Абу Грейб.
Ben kalıp B planımızı bulacağım.
Хорошо.
Geçmişte ne sorunlarınız varsa, neden bu sorunları ait olduğu yere, eski dünyada bırakmıyorsunuz?
Что бы там ни стряслось меж вами в прошлом, может, просто оставить это в старом мире, там, где ему место?
Doğru, mesaj bırakmıştınız.
Вы оставляли сообщение.
Elimde kalan tek şey kırmızı bir elbise hala orada, Hector'un bıraktığı yerde duruyor.
Всё, что у меня осталось, — это красное платье в шкафу. Оно всё еще там, куда его повесил Гектор.
Beni hiç yanlız bırakmıyor. "
Он не оставит меня в покое ".
Ve siz onu serbest bırakacaksınız.
А вы хотите его освободить.
Beni yanlız bırakmıyor.
Он не оставляет меня одну.
Müvekkili incelerken, kişisel duygularınızı bir kenara bırakın.
Во-первых, оставьте личные чувства при оценке клиента.
O zaman mahkeme, kocasının işkencelerine karşı bu cinayeti meşru müdafa olarak kabul etmemiş, ve kadını savunmasız bırakmış.
В те годы суд не позволял добавить к уликам свидетельства насилия, что лишило её защиты.
Mesajınızı bırakın.
Оставьте сообщение.
- Asher Millstone'a ulaştınız, bana mesaj bırakabilirsiniz.
Вы позвонили Ашеру Миллстоуну, оставьте ваше сообщение.
Müziğin sesi çok mu yüksekti de müvekkilimin size defalarca, onu yalnız bırakmasını istediğini duymadınız?
Вы не слышали из-за музыки, как моя клиентка просила оставить ее в покое?
Seni yalnız bırakmalıydım, ama...
Надо было оставить тебя в покое, но...
Mesajınızı bırakın. Neden dışarıda sorgu odalarında dolaştığına dair telefonlar alıyorum?
Почему мне звонят и говорят, что ты трешься возле допросного кабинет?
Güncelleme yapıldığından beri bıraz mızmız.
Капризничает после апгрейда.
Seni asla yalnız bırakmıyorlar ve buna asla alışamıyorsun.
Никогда не отпускают, и к этому не привыкнуть.
Bu yüzden mi okulu bıraktınız?
Вы поэтому бросили колледж?
Ne zaman bırakacağımızı bilmiyoruz.
Мы все не знаем, когда надо остановиться.
Şunu bırak artık, yoksa annem ve ben, birbirimizi boğazlayacağız.
Убери это, или ты и мама - снова начнёте ругаться. - Есть доказательства?
Bizi yalnız bırakır mısın, lütfen?
Оставь нас одних, пожалуйста.
FTL çalışır hale gelince, sıçrayacağız, ve seni en yakın uzay istasyonuna bırakacağız.
Как только мы починим гипер-двигатель, сразу прыгнем, а вас высадим на ближайшей космической станции.
Sizin gerçekliğinizde A noktasından B noktasına gitmeniz gerekirken, uzay-zaman içinde bir delik açtınız ve buraya geldiniz, bizim Ishida'mızın tahtını geri aldığı yere.
Вместо того, чтобы попасть из точки А в точку Б в своей реальности, вы проткнули дыру в измерениях и переместились сюда, где Ишида вернул себе трон.
Yani, öyleyse şu an yüzüme bıçak dayamış olmanın ironisini ikimizin de takdirle karşıladığımızı sanıyorum.
Значит, мы оба можем оценить иронию в том, что ты стоишь надо мной с ножом.
Banka için kullandığımızı araba hurdalığında bırakmak zorunda kaldık.
где и после банка.
Keşleri nereye bıraktığınızı öğrenmek istemiş.
где вы нашли наркош.
Kız arkadaşına bıraktık.
мы подкинули его к подружке.
- Bıraktığımız yerden devam edelim mi?
Продолжим с того, на чём остановились, нет?
Beni burada yalnız bırakmayın.
Не оставляйте меня там одного.
Araba o kadar doluydu ki Wind'i bırakmamız gerekmişti.
В машине было так тесно, что нам пришлось оставить Ветер.
- Haklısınız ama şu an önemli olan tartışmayı bırakmalıyız.
Есть улики, которые это подтвердят, но думаю сейчас важнее прекратить споры.
Kavga etmeyi bırakmazsanız ikinizi de kafama göre bir zamana atarım.
Итак, если вы двое не прекратите свои распри, я намерена высадить вас во временной период, который я выберу.
Belki de senin de gemide kalarak Doktor Palmer'ı yalnız bırakmaman daha iyi olur.
Было бы проще, если бы ты остался и составил компанию доктору Палмеру.
- Onu burada bırakamayız.
Мы не можем оставить его тут.
- Maalesef bırakmak zorundayız.
К сожалению, мы должны.
Hanımefendi, silahınızı yere bırakın.
Мэм, бросьте оружие.
Bıçağı yere bırakın ve ellerinizi başınızın arkasına koyun.
Бросьте нож и поднимите руки за голову.
Sizi yüzüstü bıraktığımı düşündüğünü biliyorum ama lütfen sen beni yüzüstü bırakma. Yardımına ihtiyacımız var.
Нам нужна твоя помощь.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]