Şey yani tradutor Russo
6,026 parallel translation
Yani, bu harika, buna bayılıyorum ama olup biten her şey yani, eğlenmek için vaktimiz yok.
Всё замечательно, мне это нравится, но со всем происходящим, у нас не хватает времени наслаждаться НАМИ.
Şöyle düşündüğümü hatırlarım. Vajinya, vajinleşen bir şey yani.
Помню думал, что "вагинар", это какая-то штуковина... которая "вагинирует", понимаете?
Evet, çünkü sen ona duygusal olarak bağlandın bizim yapmadığımız şey yani. Çünkü ben şu anda çıtanın tepesindeyim tıpkı Her filmindeki "Her" gibiyim.
Да, потому что у тебя была с ними эмоциональная связь, чего не было у нас, потому что я существую на более высоком уровне, как "Она" из фильма "Она".
Yani aslında çok az bir şey var, işte liste burada.
Здесь редкие, неизвестные, книги в вашем списке.
Şu an kaldığım yer de biraz küçük. Her şey sığmıyor yani...
И в квартире, где я сейчас остановился, недостаточно места.
Yani, seni incitecek bir şey söylemedim.
Я не хотела ранить тебя, извини.
Yani, belki kitap yazar yada onun gibi bir şey yaparım.
Я имею ввиду, что может я напишу книгу или что-то в этом роде.
Yani, bunun anlamı bana saldıran o şey aslında...
Значит, существо, которое на меня напало...
Eğer, yani, konuşmak istediğin bir şey varsa...
Простите. Если хотите... поговорить об этом, я...
Aramızda yani. Yanlış bir şey mi yaptım?
С нами.. я сделал что то не так?
Yani, ortada bir şey var mı?
Она вообще существует?
Yani şimdiye değin bana söylediğin her şey yalanmış.
Всё, что ты мне говорила было туфтой.
Yani, Taylor'un bildiği her şey şu anda kızgın adamın elinde mi?
Так, все что знает Тейлор, теперь в руках безумца?
Yani, baş ağrıları, sesler, cinsel istek şu an her şey daha mantıklı.
Головные боли, голоса, сексуальный аппетит... Теперь все понятно.
- Yani, elimizde bir şey yok mu? - Henüz yok.
- Так что, у нас ничего нет?
Yani bahsettiğin şey şu ki... Bunu söylediğime bile inanamıyorum.
Я имею в виду... ты говоришь о... я-я даже не верю, что я произношу это.
Yani, benim gibi bir adamın ihtiyaç duyduğu en son şey süper bir bilgisayarın götümün üstünde dolaşmasıdır.
Я имею в виду, последняя вещь, в которой парень вроде меня нуждается, это всезнающий суперкомпьютер на мою задницу.
Yani, şey yapmam gerekirdi...
Ну, я должен...
Yani, artık kimse bir şey çalmıyor, Rachel.
Никто уже ничего не крадет, Рэйчел.
Yani eğer orası bir suç mahalli olarak değerlendirilseydi daha fazla şey yapabilirdim, ama...
Если бы склад признали местом преступления, я бы сделал больше, но...
O kadar da zeki bir şey sayılmaz ama eski bir jimnastikçi yani.
Она не самая яркая звезда на небе, но она бывшая гимнастка.
Yani patronunuzun ve kocanızın yattıklarını öğrendikten sonra ona hiçbir şey demediniz?
Так значит, когда вы узнали, что ваш муж и босс ходили на эти свидания, вы ей ничего не сказали?
Amy, anlaşmaya varmamızı önerdi. Yani, eğer babamın isteğini yaparsan senin için de yapacağım şey şu.
Эми предлагает обговорить условия, так что, если ты дашь моему отцу благословение, вот что я сделаю для тебя :
- Yani hiçbir şey olmadı?
Так значит, ничего не было? Нет.
Çünkü dün gece Caroline bana kanından içirdi,... yani aynı şey bana da olacak.
Потому что вчера Кэролайн дала мне свою кровь, так что тоже самое случится со мной.
Yani bir şey gördüm.
Я... я увидела кое-что, понятно?
Yani bundan daha şiddetli bir şey bulmalıyım.
Так что мне нужно найти что-то более подходящее. Прелестно.
Yani onun böyle düşünmesi için hiçbir şey yapmadınız, öyle mi?
Вы не давали ей поводов?
Yani onu kurtamak için bir şansımız var, ama medyanın bu işe bulaşması istediğimiz en son şey.
Это значит, что есть еще шанс спасти его, и последнее, что нам нужно, чтобы внимание прессы встало у нас на пути.
Yani başka bir şey olmasına.
Ну, чтобы случилось что-то еще.
Yani Trini ve araçtaki diğer her şey Christine bağladı.
Значит, Трини и весь грузовик превратились в "Кристину".
Yani hiçbir şey bilmiyoruz.
Значит, мы не знаем ничегошеньки..
Üçüncü saniyede senin en iyi arkadaşım olduğunu ve sana bir şey olursa aklımı kaybedeceğimi hatırladım. Yani evet Bonnie, üç saniye ne kadar uzun biliyorum.
А в третью я вспомнил, что ты моя лучшая подруга, и что если с тобой что-то случится, я точно сойду с ума, так что да, Бонни, я знаю, как долго длятся 3 секунды.
Yani, birinin J'siyle taşak geçmek bir şey, ama bu saçmalık...
- Одно дело – изгадить чужие джорданы, но это дерьмо...
Yani, şey, uymamak için.
То есть в ненормальное.
Niye ki? Dürüst bir şey yaptın yani.
Ты же честно победила.
Bildiğiniz elektronik vitesleri var, yani koldaki şu butona bastığım zaman, vites mekanizması, yani şu arkadaki vites değiştiren şey, Robocopvari bir sesle hareket ediyor,
Здесь стоят элетронные переключатели передач, поэтому, когда я нажимаю кнопку на руле, переключатель, штука сзади, которая меняет передачу, двигается, жужжа как робокоп.
Yani tramvaylarla dolu bir şehirde bisiklet sürerken kaçınmanız gereken tek şey tramvay hatları.
Единственная вещь, которую стоит избегать на велосипеде, в городе с трамваями, это трамвайные рельсы.
Yani bu tüm film boyunca... hiç ama hiçbir şey öğrenmedik.
Итак, за всю передачу, мы ничего не усвоили.
Prova yemeği çok mühim bir şey, yani arkadana yaslan ve çeneni kapat. - Hapisten çıkınca arasan olmaz mıydı?
Не мог позвонить, когда вышел?
Ne yani yapacağınız şey bu mu? Her şey normalmiş gibi davranmak.
Значит, теперь вы будете вести себя так, словно всё нормально?
Yani, neden böyle bir şey yapsın ki?
В смысле, зачем ему это делать?
Her şey bunun için mi yani?
Вот значит, в чём дело?
Yani, cenazede karısına söyleyebilirim ama aynı şey olmaz ki bu.
Я бы смогла сказать это на похоронах его жене, но это не одно и то же.
Buradan kimseyle sohbet etmedim ama bunlar neredeyse şey gibi yani insan kozalaşmasını yapmışsın gibi.
Я ещё никому не говорил, но похоже на то, что ты приверженец идеи человеческого кокона.
Yani, diyorum ki yapılacak en iyi şey düğüne devam etmek ve herkes gittikten sonra onu götürmek.
Так, лучшее, что мы можем сделать это завершить церемонию и арестовать её, когда никого не будет.
Yani, konuşurken rahat hissettiğim tek şey kas çalışmak değil.
Я ж не только о тренировках могу говорить без конца.
Yani yapılacak tek şey var.
Что ж я тоже. Он тоже так считает, только не в этот раз.
Yani bağlantılı değiller, ama onlarla ilgili bir şey bağlantılı?
Они не знакомы, но что-то общее всё же есть?
Yani önemli bir şey olmalı, değil mi?
Значит, он чего-то стоит, верно?
Yani yaptığım şey, So what I do is, Sandiviçime eve götürüp, ışığı kapatmak, içine luminol damlatıp, biraz kontrol yapmak böylece yanlışlıkla, acı sos koymadıklarından emin oluyorum.
Поэтому делаю так, забираю сэндвич домой, выключаю свет, слегка брызгаю люминолом, небольшая проверка, просто чтобы убедиться, что они случайно не добавили туда хренового соуса.
yani 12090
yanında 38
yanımda 72
yanımda kal 49
yanılmışım 190
yanılıyorsun 708
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanıma gel 79
yanında 38
yanımda 72
yanımda kal 49
yanılmışım 190
yanılıyorsun 708
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanıma gel 79
yanıyor 120
yanıyorsun 21
yanıldım 24
yanılmıyorsam 96
yanılıyorsunuz 182
yani o 46
yanılıyor 29
yanıldın 34
yanına geliyorum 25
yanılmıyorum 35
yanıyorsun 21
yanıldım 24
yanılmıyorsam 96
yanılıyorsunuz 182
yani o 46
yanılıyor 29
yanıldın 34
yanına geliyorum 25
yanılmıyorum 35
yani ben 120
yanıyorum 101
yanında olacağım 35
yani biz 33
yanılıyorlar 22
yanında mı 21
yanılıyor muyum 134
yanıt yok 52
yanımdasın 16
yani bu 55
yanıyorum 101
yanında olacağım 35
yani biz 33
yanılıyorlar 22
yanında mı 21
yanılıyor muyum 134
yanıt yok 52
yanımdasın 16
yani bu 55