Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / So it's true

So it's true перевод на турецкий

854 параллельный перевод
- So it's true?
- Yani doğru mu?
It sounds crazy, Keyes, but it's true, so help me.
Kulağa çılgınca geliyor, ama gerçek Keyes, inan.
General Doolittle just saw him, so it's true.
General Doolittle bu sabah görmüş onu, gelmiş!
The spoiled and petted yellow bird could scarce believe it true that a common sparrow should refuse a bird with blood so blue
Zavallı esir sarı kuş asla inanamazdı sıradan bir kırlangıçın asil bir kuşu reddedebileceğine.
She said even if you have imagination, it's better to write about the things you know about so they'll be true.
Hayal gücün olsa bile bildiğin şeyler hakkında yazmanın daha iyi olduğunu böylece gerçek olacaklarını söyledi.
But it just seems so silly to start a thing for her up there when it's not true.
Gerçek olmayan bir şey için, bir şeyler başlatmak aptalca görünüyor.
Everything you say and do is so true and wonderful... and you make it sound so sacred and holy... when all the time it's just a gag with you.
Söylediğin ve yaptığın her şey o kadar doğru ve harika ki ve onca zaman senin için komik olanı öyle kutsal ve kutsi gösteriyorsun ki.
I want him to meet Spartaco so he can tell you if it's true
Spartaco ile tanışmasını istiyorum o zaman size doğru olduğunu söyler.
- Oh, so it's true.
- Demek doğru.
- So it's true.
- Doğruymuş.
No... she's like a little bell that gives off a pure sound no matter how you strike it, because she is in herself so good and true and pure.
Hayır. O küçük bir çan gibidir... nasıl vurursanız vurun saf bir ses çıkartır. çünkü içerisinde iyilik, doğruluk ve saflık barındırır.
So it's true, after all?
Demek söylenenler doğruymuş!
So it's not true that you saw me. : : ... and you liked me! You and that....
Yani beni gördüğün doğru değil ve benden hoşlandığın!
It's true that for a year or so...
Yaklaşık bir sene için öyle gibiydi...
It's so true and so good that it hurts.
Bu gerçek, ve gerçekler acıdır.
It's true, I thought that in a way, you didn't love him any more, so so I'd have done anything to make you love me.
Bu doğru, düşündüm ki eğer bir şekilde, onu artık sevmeyecek olsaydın beni sevmen için her şeyi yapardım.
So you mean it's true?
Demek doğruymuş?
So it's true about you and old man Ito's daughter?
Yani, sen ve ihtiyar Ito'nun kızı hakkında anlatılanlar doğru mu?
But they say if you dream a thing more than once, it's sure to come true ; and I've seen him so many times.
Ama bir şeyi rüyanda sık görürsen gerçek olur derler ve ben onu o kadar sık görüyorum ki.
It's true, they're all so similar.
İyiyiz oğlum iyiyiz! Ne çok benziyorlar birbirlerine değil mi? Evet hepsi birbirinin kopyası gibi.
It wouldn't seem so, but it's true.
Tersi olur sanırdım ama değilmiş.
So it's true, then.
Demek bu doğru.
So it's true?
Doğru mu?
So it's true... - you do go with women.
Demek doğruymuş, karıya gidiyormuşsun.
The whole thing's so fantastic it just could be... true.
Tüm bunlar o kadar müthiş ki olsa olsa... doğrudur.
So it's true they were your men.
Demek onların senin adamın olduğu doğru.
So it's true?
Demek bu doğru?
So it's true.
Demek gerçekmiş.
- So it's true what Eckel said.
- Eckel'in dediği doğru o zaman.
It's true, you've pleased us with so many presents.
Bir sürü hediyeyle bizi memnun ettiğin doğru.
So it's all true.
Yani bu doğru.
So it's true?
Peki bu doğru mu?
It's over a month's travel from the Sudan, sir... so, obviously, I left before these events took place... but I assume they're true.
Sudan dan bu olaylar olmadan bir ay kadar önce ayrıldım, efendim - fakat sanırım doğru.
Yet you all seem so convinced I am, so maybe it's true.
Buna rağmen o olduğuma öyle ikna olmuşsunuz ki, belki de öyleyimdir.
So you think, but it's not true.
- Öyle sanın, ama doğru değil.
So it's true.
Demek, söyledikleri doğruydu.
So it's true then.
- Öyleyse doğru.
So it's true.
Demek ki doğruymuş.
As you so cleverly remarked, it's true.
Siz de az önce dikkat çekmiştiniz, ki tamamıyla doğru.
I admit it myself, so it's true.
Bu doğru çünkü kendim bunu kabul ediyorum.
So it's true!
Demek ki doğruymuş. Şimdi, ver onu bana. Gel canım, gel buraya.
You outrank me, so it must be true.
Benden daha üst rütbedesin, dolayısıyla bu doğru olmalı.
So it's true what they say — you're a lesbian.
Demek dedikleri doğru - bir lezbiyensin.
It's so true.
Çok doğru.
You might not think so, but it's true.
Düşünmeyebilirsin, ama bu bir gerçek.
So, I've been wondering if they didn't make some kind of a mistake out there at that hospital in Minnesota because it-it's hard to believe that it can be true.
Ben merak ediyorum acaba, Minnesota'daki hastanede oğlumun hastalığı ile ilgili bir yanlışlık yapmış olabilirler mi? Çünkü bunun gerçek olduğuna inanmak gerçekten de çok güç.
All I remember is the waiting. " It's so true!
Evet tamamen doğru.
It's true, if I do say so myself!
Bu doğru.
So, it's true.
- Olanlar doğru mu?
So it's true.
Ama kocanı unut, bu onun problemi.
- So it's true?
- Gerçekten öyle mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]