Was that true перевод на турецкий

So all that was true about Elder's parents? Yeah.

Demek Elder'ın ailesiyle ilgili olanların hepsi doğru?

I was sent to fullfill an important mission "And there were angels that did not rebell against God" "But were not true to Him either"...

Önemli bir görevi tamamlamak için gönderildim. "Tanrı'ya baş kaldırmayan melekler de vardı." "Ama O'na sadık da değildiler."

Is it true that the party flat was left untouched for two weeks?

Polis bulana kadar parti dairesine iki hafta el sürülmemiş. Bu doğru, değil mi?

That Was Never True.

Bu asla doğru olmadı.

I am not sure that was true.

Bundan emin değilim.

But later she confessed that the reverse was true.

Sonra bunun tersi olduğunu itiraf etti.

It was said that where blossom led, true love would follow.

Derler ki, çiçeklerin açtığı yerde, gerçek aşk onları izler.

So, that of the book was true.

Demek kitap gerçekten varmış.

In that'85 series against the Celtics was that a true crossover?

Celtics'e karşı oynadığı 1985 finalinde o gerçek bir çapraz hareket miydi?

If you think about it for one minute, the tradition of militia paintings that you so carefully broke was a true and honest tradition, where the participants can say, " Look, we are being painted.

Bir dakikalığına bunu düşünecek olursan dikkatlice ihlâl ettiğin geleneksel milis kuvvetleri tablosu gerçek ve tam geleneklere göreydi. Katılımcılar tabloya bakıp : " Bakın, resmedilmişiz.

If that's true, and perhaps it is, then Brian was negligent in sharing my plans with her.

Belki de doğrudur. Belki de öyledir. Brian'ın bu planlarımı sana anlatması büyük bir hataydı.

Sheriff, was that a true story about Charlie Walser?

Şerif, Charlie Walser hakkında anlattığın o hikaye gerçek miydi?

He told me that my true love, was right in front of my eyes.

Gerçek aşkımın, gözümün önünde durduğunu söyledi.

I'm grateful that you looked for a common thread in my work although I do wonder whether it was precisely your conclusion that my true theme is "freedom" that left you unable to appreciate my two later books especially The Lost City.

Her ne kadar esas temamın, seni son iki kitabımı, özellikle de Kayıp Şehir'i beğenmekten alıkoyan "özgürlük" olduğu konusunda vardığın sonucun tamamıyla sana ait olup olmadığını merak ediyor olsam da, eserlerimde genel bir çizgi aramandan ötürü sana minnettarım.

That was not true.

Doğru değildi.

If that was true, wouldn't it have fired..

Eğer doğru olsaydı, sen..

For years, I've been told that I was crazy that I made this whole thing up, and now you're saying that it was true.

Yıllarca bana deli olduğum söylendi hepsini uydurduğum, oysa sen doğruydu diyorsun.

The cat's parlor tricks are just an act of desperation because he knows he doesn't have what it is that I was innately born with - true power and the ability to destroy with my very presence.

Elemanın yaptığı numaralar umutsuzluğunun göstergesi, çünkü benim doğuştan sahip olduğum şeylerin onda olmadığını biliyor, bende var olan gerçek güç ve yok etme yeteneği.

So it was true that you wanted to kill me.

O halde beni öldürtmek istediğin doğruydu.

It is said, and I think it's true, that Eduard Hoffmann, who had been the boss at Haas type foundry, wished to make a modernized version of Akzidenz Grotesk, which was essentially a traditional nineteenth-century German sans serif,

Benim de doğruluğuna inandığım hikayeye göre, o zamanlar Haas hurufat dökümhanesinin patronu olan Eduard Hoffmann geleneksel bir 19. Yüzyıl Alman sans serif karakteri olan Akzidenz Grotesk'in modern bir versiyonunu yapmak istemiş.

Upon reflection, it's true that this afternoon meeting was even more important than an interview with the head of the state.

Gerçi bu öğlenki toplantı devlet başkanı ile görüşmeden çok daha önemliydi.

I was really mad when you said that because, well, because maybe it's true.

O sözleri söylediğinde kızdım çünkü, Şey, çünkü belki de doğrudur.

Your old friend Crassus, when he was captured by the Parthians, is it true that they poured molten gold down his throat?

Eski dostun, Crassus, Persliler tarafından yakalandığında, boğazından aşağı erimiş altın boşalttıkları doğru mu?

It's also true that I was laid off because of that.

Benim de bu yüzden işten çıkarıldığım doğru.

The Egyptians believed that death was the true beginning and that all of life was just preparation.

Mısırlılar ölümün gerçek başlangıç olduğuna tüm hayatın da ölüme hazırlık olduğuna inanırlardı.

That's not true. I was there, okay?

Bu doğru değil.

It's true, but that was back when all we had to offer was franco and nels and those 8 spastic giants from the engine, ok? - Yeah.

Ama o zamanlar sadece Franco, Nels ve araçtaki sekiz spastik dev vardı.

Even if what you say is true, you must know that Hamri Al-Assad was not working at the behest of our government.

Dedikleriniz doğru bile olsa şunu bilin ki ; Hamri Al-Assad hükümetimizin komutası altında çalışmıyordu.

- The fact that my husband was here is true.

Aslında kocam gerçekte buraya gelmedi.

If that kind of thing was true, could he hear me and see me?

Eğer bu doğruysa, beni görebiliyor veya duyabiliyor mu?

I know this probably isn't true, but I started to suspect that he... Was cheating on you.

muhtemelen bu doğru olmayabilir, ama ben onun beni... aldattığından şüpheleniyordun.

See, I was thinking that it was like all the other guys you were driving away from Delia, but that's not true, is it?

Gördün mü, seni de diğer erkekler gibi sanmıştım Delia'yı kimseye kaptırmak istemediğini. Ama bu doğru değil değil mi?

Yeah, that's true. But, um, I have this major party tonight, and I was wondering if, maybe, you could just keep an eye on him for a few hours.

Evet, doğru ama, şey... bu gece büyük bir parti var, ve düşünüyordum da sen belki sen ona birkaç saat göz kulak olabilirsin.

Alice, isn't it true that Mom... She must have married Dad when I was a baby?

Alice, babamla annem evlendiğinde benim bebek olduğum doğru mu?

And my opinion when we got here was that every fear I had about moving came true.

Buraya geldiğimizde ise tüm korkularımın gerçek olduğunu gördüm.

If what you said was true, that means I'm already dead.,.

Dediğin doğruysa, zaten ölüyüm demektir.

Yes, it isn ´ t true that I was raped!

Evet, bu doğru değil tecavüze uğradım!

All right, so that part wasn't true, but I was captured by the Bola Kai.

Pekâlâ öyleyse bu kısım doğru değildi,.. ... ama Bola Kai tarafından yakalandım.

Technically, all I said to them was that Grissom needed our help, which is true. I only lied to you.

Teknik olarak onlara tek söylediğim Grissom'un yardımıma ihtiyacı olduğuydu... ki bu da doğru.

If that's true, and you are in control, and this was, in fact, an accident, then this shooting is even more troublesome than I thought.

Eğer bu doğruysa ve kontrol gerçekten sendeyse... Bu bir kaza ise, o zaman bu düşündüğümden daha da kötü.

It is certainly true that the cardinal was vainglorious beyond measure.

Gerçek şu ki, Kardinal, haddini aşmıştı.

Sir Thomas, we have come to the conclusion that, far from being a true and loyal servant to His Majesty, there never was a servant so villainous, so traitorous to his prince as you.

Sör Thomas, vardığımız sonuca göre ; Majesteleri'ne sadık bir hizmetkar olmaktan ziyade Majesteleri'ne şimdiye kadar hizmet eden sizin gibi alçak ve hain birisi olmamıştı.

That whole speech I made about who I am and what I do, it was true.

Kim olduğum ve ne yaptığım konusunda anlattıklarım doğruydu.

I don't think that's true, simply because he was out of town when it happened.

Basit olarak olay gerçekleştiğinde şehir dışındaydı

Everything I said up there on that stand was true.

O kürsüde söylediğim herşey doğruydu.

.. if you ever feel that there was even one true moment between us.. .. then give me a call.

Eğer benimle geçirdiğin zamanın 1 dakikasının bile gerçek olduğunu düşünüyorsan... beni ara.

I barely let out a single word that was true.

Ağzımdan doğru bir kelime nadiren çıkmıştır.

That would be true... if I was a cop.

Eğer polis olsaydım.... söylediklerin doğruydu.

That might be true, but I doubt that it was charitable.

Ama bunun iyi niyetli olduğundan şüpheliyim.

It was true, we dragged Dalton,... and once Greenhill said that.

Doğruydu, Dalton hepimizi kırbaçlamıştı, pisliğin tekiydi. Greenhill bunları söylediğinde hepimizin aklını kemiren düşünce de su üstüne çıkmıştı.

You told me there was no sexual contact between you and him after the first time. Is that true?

ilk seferden sonra onunla aranizda cinsel temas olmadigini söylemistin Dogru mu bu?