Birine перевод на английский
32,143 параллельный перевод
"Arkada birine mi bakiyor?"
I was turning back and said,
Farklı birine dönüşüyor.
He's turning into a different person.
Reese dışında birine dikkat çekmek.
Throw suspicion on someone other than Reese.
Onlardan birine dönüşüyorum!
I'm turning into one of them.
Her an onlardan birine dönüşebilir.
He'll be one of them any minute.
Arabası olan birine ihtiyacım var.
I need a wheel man.
Bacağına kan gitmediği zaman çıktığımız canlandırıcı yürüyüşlerden birine çıkmaya ne dersin?
You need to breathe. How about we go for one of those invigorating walks we take whenever your leg blood isn't moving?
Eskiden anaç birine ihtiyacı vardı, şimdi bir meslektaşa var.
He once needed a motherly presence, and he now needs a colleague.
Tatlı barında gerçek içki yapmayı bilen birine ihtiyacımız var.
We need someone at the dessert bar who knows how to make real drinks.
Parmak yerine evlerin olsa sen birine su götürür müydün?
Um, could you bring someone water if you had houses for fingers?
Şimdi, izninizle birine el hareketi çekerken otellerimden birisi gevşedi.
Now, if you'll excuse me, one of my hotels came loose while I was giving someone the finger.
Senin gibi mükemmel birine sahipken mi?
I think I have the perfect guy for you.
Sophie, arabamı ilişki yaşamıma götürecek damız birine sattığını söyle.
Hey, Sophie, at least tell me you sold it to a stud who will carry on my sexual legacy.
Ayers'ın o helikopterlerden birine ulaşmasına katiyen izin vermeyin.
Make sure Ayers never gets one of those choppers off the ground.
Videodaki adam ayakkabılarını bile zor bağlayacak birine benziyor.
The man in that video looked like he would have a hard time tying his own shoes.
Ağızlıktaki DNA ilk 5 kurbandan birine aitmiş.
DNA in that muzzle we found, it matches one of the original 5 victims.
Bak, birine yaşamını devam ettirmesini söylemek bana düşmez.
Hey, look, far be it for me to tell anyone that they need to continue living.
Birine anlatırsan, inkar ederim, ama sanırım senden bir şeyler öğreniyorum.
If you tell anyone, I'll deny it, but I think I just learned something from you.
Ne yani senden kaçmaya çalışırken senin iş arkadaşlarından birine gitti. Bu, kırmızı bayrak çekmek değil mi?
So, he went to one of your known associates to try to get away from you, and that's not raising a red flag?
Weller bizi başka yöne çekmek için konuklardan birine koymuş bozucuyu.
Weller... she must have planted the scrambler on a guest to lure us in another direction.
15 yaşındaki birine ateş açamayız.
We can't return fire on a 15-year-old.
Pekâlâ, son model nsa süperbilgisayarlarından birine neden takmıyorsun?
All right, so why don't you put one of your fancy NSA supercomputers on it?
Birine yardım etmek istemişsin.
You wanted to help someone.
Daha önce de söyledim, şişman birine aşık olamam.
I told you that when I met you, that I couldn't fall for a fat person. But you did.
Sanırım, rol model olarak, alabileceği siyah birine ihtiyacı var.
I think he may need black male role models.
Öyle ki, büyüdüğünde, nasıl biri olacağını ona gösterecek birine.
Men who can show him who he might grow into.
Bu kitap imza günü, hayatimin son iki yilindaki en iyi tartismalardan birine dönüstü.
That was a book signing that turned into, like, one of the best discussions I've had... - in the last two years. - It--
Yani birine parayla sergime gelip bir performans sanati olarak senin yaptiklarini yaptirabilirdim.
Like, I could have paid someone to come in and do and say what you said as a performance art piece.
Başı belada olan birine yardım ediyordum. Bu kadar kötü olduğunu fark edemedim.
I was helping someone who's caught up in something, and I didn't realize how bad it was.
Odalardan çıkan birine saat tuttum.
I did clock a guy coming out of one of the rooms.
Peki ya bu arabalardan birisi öteki havalı çocuklardan birine ait olsaydı yine mi umursamayacaktı?
I mean, what if one of those cars belonged to some other cool kids who don't care about anything?
Sıkıntı varsa bilelim diye elemanlarımdan birine kontrol ettirdim.
So I had someone do some preliminary digging, make sure there weren't any red flags.
Senin uzmanlığına sahip birine ihtiyacı var.
He needs a man with your... expertise.
Küstah bir şekilde davranmaya çalışmıyorum Doktor size hatırlatmama gerek de yok aslında ama bir suçu çözmeye çalışıyorum. Masum birine yapılmış korkunç bir suçu. Zeki adammış.
Look, I'm not trying to be patronizing, Doc, and I probably don't need to remind you, but I am trying to solve a crime here, a horrible crime, done on an innocent person.
Herhangi birine bu olaydan bahsettiniz mi? Bahsetmedim.
Have you told anybody else about this?
Ama iyi birine benziyor.
But he sounds nice.
Onu birine mi yolladın?
You text that to someone?
Senin ev partilerinden birine hiç katılmadı yani?
That she'd never attended one of your house parties?
Babanız ilginç birine benziyor.
Father sounds like an interesting guy.
İblisler genelde insanları kısırlaştırır, kısır birine dönüştürür.
Demons usually make you infertile, turn you into a big Jaffa.
- Trevor adi birine benziyor.
- Trevor sounds like a dog.
Ve burada, Toskana'da bunlardan birine ihtiyacınız var.
And here in Tuscany you need one of these.
Şu an tek ihtiyacım olan bir rakip karton oyun üstadı Call of Duty'i tuvalete gitmek gibi bir ihtiyaçtan gören birine.
All I needed now was an opponent, a board-game veteran, a man who thinks Call Of Duty is a visit to the lavatory.
Bakın, eğer o bahsettiğim yüksek irtifadaki yerlerden birine giderseniz aracınızı sağa çekip, arkanıza yaslanıp... Hollanda'lı gençlerin arasından geçeyim. ... arabanızın motorunu şişme insanınızı şişirmek için kullanabilirsiniz.
OK, if you arrive at one of those high-occupancy vehicle lanes, then you pull over on the hard shoulder - just pass the Dutchie on the left-hand side here - and then use your engine to blow up your inflatable person.
- Birine basıp...
- You've got to get one...
O gün 350 kilometre attım. Ve her birine acı doldu, Toz ve sefalet.
That day, I did 350 miles, and every single one of them was filled with pain, dust and misery.
Droidler mayını kargolarından birine bağlıyorlar.
The droids are attaching the mine to one of your cargo crates.
Şişman birine aşık olamam şu an.
I can't fall for a fat person right now.
Seninle tanıştığımda söylediğim gibi, şişman birine aşık olamam.
I told you that when I met you, that I couldn't fall for a fat person.
Hoşça kal demeyi bu kadar zorlaştıran birine sahip olduğum için çok şanslıyım.
" How lucky I am to have someone who makes saying goodbye so hard.
Burası iki yoldan birine iner dostum.
You with me?
birini 32
birinci gün 16
birinci katta 19
birinci 55
birincisi 390
birinci kat 30
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30
birinci gün 16
birinci katta 19
birinci 55
birincisi 390
birinci kat 30
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30