Bu sayede перевод на английский
3,795 параллельный перевод
Bu sayede uzak mesafelere uçmak mümkündür.
Thanks to that it is able to fly long distances.
Bu sayede savaş ne zaman karışık bir hâl alsa ilk ayrılan biz oluyoruz.
Thanks to that, whenever the fight became chaotic, we are the first to leave.
Cep evrende bıraktığın radyoyu ve bu sayede çocuğu bulduk. O da bize seni bulmada yardımcı oldu.
We found the radio that you left in the pocket universe, and that led us to the boy, and he showed me where to find you.
Bu sayede sana bütün parayı verebilecek, böylece oteli, uçuşları ve bu bütün masrafları karşılayacak seni zarara uğratmayacağım.
So I can give you all the money and then... And then that'll cover the costs of the hotels and all the flights and everything and you won't be out-of-pocket, and you won't publish the story cos I don't want it published.
Kusura bakma baba ama burada olman senin için daha güvenli... -... bu sayede gözüm üzerinde olabilir.
I'm sorry, Dad, but it's just much safer if you're here, so I can keep an eye on you.
Ruslara bu sayede yanlış bilgiler vereceğiz.
To get disinformation to the Russians. Dorn told you that?
Bu sayede de her şeye kolayca ulaşabildi.
That's how he got around so easily.
Bu sayede soru sormaktan vazgeçersin.
That way yου'll stοp asking qυestiοns.
Ayrıca, kişinin o an hangi baz istasyonuna bağlandığını da tespit edebiliyorlar. Bu sayede Kevin West'in evinde olduğunu görebiliyoruz.
And because they also track the cell tower that the customer uses to access the network, we can tell that Kevin West was at home.
Bir mil içinde hiç engel yok, bu sayede malları hızlıca taşıyabiliyoruz.
No locks within a mile so we can move that stuff fast.
Bu sayede sizin için de bir ekmek kapısı açılıyor demek.
Consider it a good thing for you, given your line of work.
Bu sayede sana yaklaşmış oldum.
Thanks to this, I was able to meet you.
Düşünüyorum, bu sayede senin düşünmen gerekmiyor.
I think... so that you don't have to.
Molls, bu sayede biz de.. zengin değil ama iyi olucaz
Look, Molls, we've come up with a way to make us... Well, not rich, but sorted.
Senden beni aramanı istedi, bu sayede eğer bağışlardaki indirimle ilgili olarak onların peşinden gidersem, seni çekecekler.
She wanted you to call me so I would know that if I pursue them on discounts for donations, they'll pull you in.
Ve ben, maalesef, bu bilgileri kontrol edebilen kişi değilim. Bu sayede de hepimizin tam bir karmaşa olduğunda hemfikir olacağımıza inandığım hayatımın aslında ne halde olduğunu görmeden önce Scott'ı oltaya getirebilirim.
And since, inconveniently, I did not, the object here is to control the rollout of information, so I can get Scott on the hook before he sees what my life has become, which I think we can all agree is a mess.
Ve bu sayede Theresa bir sırrının olduğunu anladı.
And now... Theresa knew that you had a secret.
Bu sayede bir hikâye yakalayacaklar.
They want you to bite back, it gives them a story.
Bu pozisyona bu sayede geldin Vera.
Which is why you're in this position, Vera.
Bu sayede onunla hâlâ aranda bir bağ olduğunu göreceksin.
'Cause that's how you know you're still connected to them.
Başınıza korkunç bir şey geldi çok da üzüldüm ama bu sayede ağabeyimle daha fazla zaman geçirebildim.
It's an awful thing that happened to you, and I'm so sorry. But it gave me more time with my brother.
Bu sayede diğer yabancılar da bizden merhamet beklemiyorlar.
So that other foreigners expect no mercy.
Dairemde havalandırma kanalı var bu sayede 23 numaradaki her şeyi duyabiliyorum.
I have a vent in my apartment that lets me hear everything going on in apartment 23.
Bu sayede harekete geçmek için nasıl yol izleyeceğimizi de karara bağlamış oluruz.
This will give us time to decide what our next course of action will be.
Bu sayede sen ve diğer yaramaz çocuklar Noel arifesinde Krampus tarafından ziyaret edilmiyorsunuz.
And that's why you and all the other baddies never get a visit from Krampus on Christmas Eve.
Ama bu sayede her zamankinden daha güçsüz.
But in a way, she's weaker than ever.
Bu sayede olayı ona çevirdin.
My God, man. And then the way you turned it around on him.
Bu sayede çok soru sormuyorlar, sormamaları gerektiğini de anlamıyorlar. Anladım.
So they don't ask too many questions, and they don't find out what they shouldn't, right, right.
Yani onu canlı bıraktılar. Bu sayede onu izleyebilirlerdi ve operasyonla ilgili ne bildiğini öğrenirlerdi.
I mean, they left her alive so that they could track her and find out how much she knows about the operation.
Bu sayede dünyanın en zengin kadınlarından biri oldunuz.
Your father made a fortune in leather goods, which made you one of the richest women in Europe.
Haber verdiğin için teşekkürler. Bu sayede başka planlar yapmak için zamanım var.
Well, thanks for letting me know so I have time to make other plans.
Bu sayede çalışırım.
Keeps me running.
Yalnızca müvekkilimin nakliyesine ihtiyacımız var, .. bu sayede haftasonunda kefaret duruşmasına girebiliriz.
We just need to get my client transferred so we can get a bail hearing here on the weekend.
O güzelim renk cümbüşünün, mercanların ev sahipliği yaptığı o heyecanlı koşuşturmaların tadını ancak bu sayede sadece biz değil, bizden sonraki nesiller de çıkarabilir.
This will ensure that not only we, but the generations that come after us, can fully enjoy the wonderful play of colours and the exciting hustle and bustle that corals play host to.
Tarpon bu sayede oksijeni doğrudan atmosferden alır ve dolayısıyla düşük oksijenli sulara dayanıklılığı artar.
This allows the tarpon to take oxygen directly from the atmosphere and thus increases its tolerance of oxygen-poor waters.
Leopar, desenli tüylerini kamuflaj olarak kullanarak bölgesinde yavaşça ve sinsice dolanır, bu sayede avına saldırmadan önce ona mümkün olduğunca çok yaklaşabilir.
The leopard stalks her territory slowly and stealthily, using her patterned fur for camouflage so she can get as close to a prey as possible before pouncing.
Bu sayede beç tavukları savananın iç kısımlarına ilerleyip zebra ailesini ziyaret ediyor.
So, these helmeted guinea fowl can wander further into the savanna and pay a visit to the zebra family.
Zürafanın büyük, dışa çıkık gözleri ona panoramik bir görüş açısı sağlar ve bu sayede yırtıcıları kolaylıkla tespit eder.
The giraffe's large, bulging eyes give it a wide, panoramic field of vision, making them good at spotting predators.
Bu sayede su kaynaklarına her zaman yakın olabiliyorlar.
This way, wildebeests are sta ying close to water supplies at all times.
Bu sayede rüzgarı fark edebiliyoruz.
We can see the wind because of that.
Bu sayede birisi seninle belirli bir sanatçı hakkında konuşursa "bu çok ilginç sen bu sanatçıyı seviyorsun... *... ama ben ifadesizi seviyorum."
That way, if someone talks to you About a particular artist, you respond by saying, " that's interesting that you like this artist,
Hayatı ilginç ve bu sayede de yaşamaya değer kılıyorlar.
They make life interesting, thus, worth living.
Ve bu sayede bakıcılığı ondan geri alabileceğiz.
And that's how we can transfer the Caretakership back to her.
Bizim hayatta kalmamız lazım, bu sayede başka bir zaman savaşabiliriz.
You need us to live, so we can fight another day.
Çünkü Birgitte Nyborg ve bağımsızlardan kurulu küçük partisi bu sayede ciddi bir dava ile siyaset sahnesine çıkmış oldular.
With this, Birgitte Nyborg was able to put her small party on the map.
Maeby kendisini Opie Ödülleri'ne getirmesi için kuzeninin ikna etti. Bu sayede başarılarla onu etkileyebilecekti.
Maeby got her cousin to drive her to the Opies so she could impress him with her achievements.
Bu sayede yarın ön kapıya gelebileceksin.
Because of this, you can come in the front door tomorrow.
Ve bu sayede yıllar sonraki en iyi seksimizi yaşamış olduk.
And, look, now we just had the best sex in years because of it.
Bir yığın Wamapoke yapıtını toprağa gömdüm bu sayede insanlar onları bulacak ve alandaki inşaatı durdurmak zorunda kalacaklar.
Well, I buried a bunch of Wamapoke artifacts in the dirt so that people would find them and have to stop developing at the site.
Ya da belki bu sayede herkesin arası düzelir.
Or... Maybe this will mellow everyone out.
Hollis, Becky'yi bu sayede buldu muhtemelen. David Rosen, Hollis'e dava açmak için aylardır araştırma yapıyordu.
Probably how he found Becky.
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu sadece bir oyun 48
bu saçmalık 450
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu sadece bir oyun 48
bu saçmalık 450
bu saatte 37
bu saatte mi 92