Bu şartlar altında перевод на английский
1,026 параллельный перевод
Bu şartlar altında çok uygunsuz bir teklif olur.
That, under the circumstances, is a most unsuitable suggestion.
Bu şartlar altında taleplerin çok fazla.
Your demands are very great under the circumstances.
Bu şartlar altında, bazı ayarlamalar yapmam gerekir, sanırım.
Under the circumstances, I'm sure that I can make some arrangements.
Bu şartlar altında bunu ilginç bulabiliriz.
Well, under the circumstances we might find this interesting.
İngiltere Bankası ile olan ilişkilerim " doğal olarak bahis oynamamı engelliyor ancak bu kulübün bir üyesi olarak ve bu şartlar altında, varım.
My affiliation with the Bank of England naturally precludes my betting... but as a member of this club I might, under very special circumstances.
- Bilhassa bu şartlar altında.
- Expecially under the circumstances.
Bu şartlar altında ateş yakamazsınız.
You can't have a fire, of course, under the circumstances.
Fakat sizinle bu şartlar altında tanışmamız...
But to meet you in those conditions...
Bu şartlar altında, Mösyö, size bir özür borçluyum. Bir miktar da para.
Under the circumstances, Monsieur, I owe you an apology and a refund.
Bu şartlar altında kim, neyi, niçin sorgulasın?
How could there be any question of anyone minding anything in such circumstances?
Sadece işini yapması gerekiyor ki bu şartlar altında çok güç bir sorun var.
It's just that he has a job to do, a difficult one under the circumstances.
Bu şartlar altında beni kabul etmeye gönüllü müsün?
Are you willing to take me on that basis?
Bu şartlar altında belki de pişman olacağım ama başka seçeneğim yok.
Under the circumstances, regretfully, perhaps, I have no choice.
Bu şartlar altında tamamen dürüst olmasını ve... her şeyi açıklamasını önerirdim.
Under the circumstances, I would advise him to be completely honest... and reveal everything.
Onun eşiyle bu şartlar altında bir adam adına konuşup... İlgilenmek ona iyi gelecektir.. Onu istediğimin duyulmasını istiyorum...
I know it's a great deal to ask, to speak for a man to his wife under these circumstances, but I want her to hear from a third party that I am... salvageable.
Bu şartlar altında işimi yapamam.
I've been ordered to go and I'm going to do my job.
Bu şartlar altında bundan kimseye söz etmeyeceğinize dair vereceğiniz şeref sözüne de güvenemem.
I don't suppose I could accept your word of honour not to discuss this with anyone.
Bence bu şartlar altında, teslim olmanın onursuz yanı olmaz.
In a position like this, there's nothing disgraceful about honourable surrender.
Bu şartlar altında, sanırım yaparım.
Under the circumstances, I think I would.
Bu şartlar altında en iyisi bunu imha etmek.
Under the circumstances I think it's best if I destroy this.
Ve bu şartlar altında... Amerikalıların şarabımızı cömertçe bir indirimle almamaları için bir sebep göremiyorum. - Doğru.
And under the circumstances I don't see why we can't let the Americans have our wine at a discount.
Pekâlâ, Bay Bookman, sanırım bu şartlar altında bir erteleme ayarlayabilirim.
All right, Mr. Bookman. Under the circumstances I believe i can grant You a delay.
Bu şartlar altında, işi aldığını görmekten mutlu olacağım.
Under those circumstances, I'll be happy to see that you get it.
Size bu haberi bu şartlar altında vermek zorunda kaldığım için üzgünüm.
I'm sorry to have to break this news to you, under these circumstances.
Bu şartlar altında, Williams, karar sana ait olmalı.
Under the circumstances, Williams, the decision must be yours.
Bence bu şartlar altında oldukça cömert bir teklif.
I consider that quite a generous offer under the circumstances.
Sadece düşündüm de, bu şartlar altında bu evi itici bulabilirsin.
I merely thought that under the circumstances... you might find this house rather disturbing.
Bu şartlar altında davanın düşmesini talep etmek en doğrusu olur.
I think, in the circumstances, I'd better declare this court closed.
Hiçbir çocuk bu şartlar altında doğmadı daha.
No child has ever been born under such circumstances.
Bir tarafta kuraklık nedeniyle halkın açlığı,... diğer yanda dış güçlerin acımasız talepleri,... Pekin'de durumun, bu şartlar altında... sakinleşmesi beklenemez.
Because of the drought, the hunger and the unrest among my people, of the merciless demands of the foreign powers, the situation in Peking cannot be expected to become tranquil.
Çok akıllıca bir karar, özellikle bu şartlar altında.
Very wise decision, particularly under the circumstances.
Bu şartlar altında, sabah yaşananları görmezden gelmeye karar verdik, tabi şimdi bizimle gelirseniz.
In these circumstances, we're prepared to overlook... what happened here early this morning, if you come now.
Bu şartlar altında, evet.
From this evidence, I...
Bu şartlar altında, mikroorganizmalar kontrolden çıkabilir.
Under those conditions microorganisms could run wild.
Bu şartlar altında sonrakini seçmek bana kalsa daha iyi olacak.
Under the circumstances, I think it might be apropos to take it upon myself to select the next person.
Bu şartlar altında kimliği belirsiz bir uçan araç raporu aldım ve bu yüzden kaptan burada olmasa bile genel talim sinyali verdim.
I get an unidentified aircraft report under these conditions and that's cause for sounding GQ whether the skipper's here or not.
Bu şartlar altında adil bir alış veriş.
Under the circumstances, it's a fair exchange.
Üzgünüm ama bu şartlar altında hiç kimseye güvenecek durumda değilim.
I am sorry, but under the circumstances... I cannot afford to take anyone into my confidence.
Bu şartlar altında Bay Kruse'yi dinlemeliyiz bence.
And under these circumstances I think we must follow Mr. Kruse.
Bu şartlar altında onlarla konuşabileceğimize şüpheliyim.
I doubt if we can get on speaking terms with them.
Kaptan Pike, bu şartlar altında devam mı edeceğiz?
Captain Pike, do we continue under these conditions?
Bu şartlar altında ciddi bir şeyler tartışmak imkânsız.
It is impossible to discuss anything seriously under these conditions.
Mark, bu şartlar altında, hiçkimseye söyleyemem.
Mark, under these conditions, I wouldn't tell anybody.
Bu adam bu olağanüstü şartlar altında elinde gerçekten çok... önemli bir bilgi olmasaydı... bize bunu yollamaya çalışmazdı.
I don't think this man would have transmitted in the circumstances if it hadn't been something really important.
Bu adamla hangi şartlar altında tanıştınız?
Under what circumstances did you meet this man?
Bu çocuğu getirdik, çünkü iyi şartlar altında büyümesini istiyoruz.
As we brought up this kid, we would have known to bring up the other also.
Normal şartlar altında bu, pek de abartılacak bir görev değildi.
Under normal circumstances, this would be an insignificant episode.
Bu yeni şartlar altında yine de gitmeyi istiyor musun?
Under the new circumstances, are you willing to go in?
Savunmamızın aktif bir parçasıyız. Bu gemiyi neredeyse savaş zamanı şartları altında işletiyoruz.
We are an active part of our defences and we run this ship virtually under wartime conditions.
Eğer bu deniz şartları altında operasyon yapan bir Rus denizaltısı kumandanı olsaydın ne yapardın Bay Ralston?
And if you were a Russian sub commander operating under these sea conditions what would you do, Mr. Ralston?
Ve bu kez özel şartlar altında.
- This time on an exclusive basis.
altında 26
altından 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
altından 17
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71
bu sadece bir başlangıç 18
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu sabah geldi 27
bu sahte 24
bu saçma 71
bu sadece bir başlangıç 18