Bılıyorsun перевод на английский
144 параллельный перевод
Eğer onu burada, adını dikkate almayan bir anneyle tek başına bırakacağımı sanıyorsan, çok yanılıyorsun.
You're mistaken if you think I'm leaving her here... with a mother who doesn't consider her reputation.
Neden dayılık taslamayı bırakmıyorsun?
Stop being so superior.
Bırakırsan yalnız kendini aldatmıyor bu odadaki herkesten emeğinin karşılığını çalıyorsun.
If you quit, you're not only cheating yourself but you're robbing every man in this room of what he's worked for.
Bud, bu yıl neden sporu bırakıyorsun?
Why aren't you going out for track this year?
ölmediğim sürece, seni asla yalnız bırakmam sen burda yaşıyorsun herşeyini nasıl bırakırsın?
Unless I die, I won't let you leave me behind You're the boss here To come along, how can you give up all this?
Neden gemiden ayrılıp, onu tek başına bırakmıyorsun?
Why don't you get off the boat and leave her flat?
Peki sen, kimsede şüphe bırakmadan gece vakti evden nasıl çıkıyorsun?
Then how do you get out of the house at night without arousing suspicion?
- Evet, öyle olabiliyor çünkü iki iyi yılı geride bırakıyor ve birkaç yarış falan kazanıyorsun.
- Yeah, it can, because, you know, you put together two good years and you win a couple...
Hem madem beni tanıyorsun, altın avcılığını çok önce bıraktığımı da bilirsin.
Besides, if you know me, you know I quit gold hunting'a long time ago.
- B ¡ l ¡ yorsun, öyle m ¡?
- You do, do you?
Bunu b ¡ l ¡ yorsun.
You know? You know that.
Nasıl bir belasın yakamı bırakmıyorsun gelinlik giymiş şeytan gibi.
What old crime are you, demon dressed like a bride, haunting me for?
Bu dönem çok fazla müfredat dışı etkinliğe katılıyorsun ben de okul yıllığını bırakman gerektiğini karar verdim.
You're taking too many extracurricular activities this semester and I've decided that you should drop the school annual.
İsteği karşılayacak yeterli kılıç, mızrak, bıçak ve hançer yapamıyorsun sadece.
You just can't make enough swords and spears and knives and daggers to satisfy the demand.
Beni sokağın ortasında bırakıp gittin. Altı yıl sonra karşıma çıkıyorsun...
You left me standing on a corner, and six years later you walk into my office...
Demek dolandırıcılık işini bırakıyorsun ha?
So, you're getting off the grift, huh?
Yani, beş dakika yalnız bırakıyorum, kimlerle takılıyorsun.
Honestly, I leave you alone for five minutes and look who you're hangin'out with.
Silah kaçakçılığı davasını bırakıyorsun, tamam mı?
And just lay off the gun-running job, okay?
Burası nasıl bir ofistir ki pantalonunu bırakamıyorsun?
I wanna know what kind of office this is where you can't leave your pants.
Bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.
I'm not just gonna leave him!
Hey, neden bana bir iz bırakmadan nasıl ortadan kaybolanacağını öğreterek başlamıyorsun?
Hey, why don't you start by teaching me how to disappear without a trace?
Izgarada çalışıyorum diye mi kendimi aşağılık hissettirmeye çalışıyorsun, B?
Why you gotta make me feel inferior'cause I'm on the grill, B?
- İnsanları her yere bırakırsanız ben sulamayı nasıl çalıştıracağım? - Henry, ne yapıyorsun burada?
- Henry, what are you doing here?
Baskılı montunun içinde... manikürlü keçi sakalı ve Avrupalı pislikler gibi at kuyruğu bırakıyorsun.
You traded in your letterman jacket... for a manicured goatee and an Euro trash ponytail.
Beş yıl önce bizi bırakıp gittin,... şimdi bizi özlüyormuş gibi davranıyorsun!
You only care about yourselves. Look at you, father.
Nasıl oluyor da bu tattan kendini mahrum bırakıyorsun?
How can you deprive yourself of the taste?
- Eğer Kirby'yi böyle yüzüstü bırakacağını sanıyorsan yanılıyorsun.
When I got there, the gates were open, the mat said, "Welcome, Frasier." If you think you are walking out on Kirby, you can think again.
Neden sokakları artık bana bırakmıyorsun? Biraz soluk almak istiyorum. Beni anlıyor musun?
Look, I'm gonna set you up with a little corner, you know what l- - you understand what I'm sayin'?
Kardeşini nasıl sevdiğini görebiliyorum, onu nasıl koruduğunu, yine de onu ölüme bırakıyorsun, ve nedenini merak ediyorum.
Well, I've seen how you love your brother, how you're protective of him, yet you're willing to let him die, and I was wondering why.
Evlendiğinden beri kılıbığın teki gibi davranıyorsun.
You've been acting like a candy-ass bitch ever since you got married.
Ve orda acı çekmeye ve debelenmeye bırakılıyorsun.
And you are left there to suffocate
Niçin her yıl işi bırakıyorsun?
Why do you quit your job every year?
- Ne yapıyorsun? - Nasıl yaparsın? Hayır.Hayır.Bekleyin.Bırakın onu.
I can explain
Karım bana, "neden bırakamıyorsun anlayamıyorum." diyor.
My wife goes, "l don't understand why you just don't put them down and quit."
Merkezde söylentiler dolanıyor bu b * ku satan tiplerle takılıyorsun.
Look, man. Word at the station... you down in Lincoln Heights selling'that shit.
Sydney Bristow operasyonla ABD'ye ait bir tesisten kaçırılıyor. Bir şekilde seni de götürüyorlar. Sonra sen bırakılıyorsun.
That Sydney Bristow was taken from a Black Ops U.S. facility, that they took you as well, that you've since been released, and meanwhile, your husband and Sydney Bristow's father are M.I.A. searching for a Covenant cell?
Yoksa B'de mi takılıyorsun?
Or do you tend to hang around at B?
Serbest bırakılıyorsun ama Jerusalem's Lot'ta adımlarına dikkat etmeni öneririm.
You are being released, but I advise you to watch your step in Jerusalem's Lot.
Ha deyince bırakılır mı sanıyorsun?
You think you can just up and stop?
Sana bıraktığı 10 milyonu kullanamıyorsun. Peki Deanna'ya uyuşturucu almak ve iğrenç seks bağımlılığını yatıştırmak için nereden para buluyorsun?
You don't have control of the $ 2 million your father left you, so where are you getting the money for Deanna's drugs and your indiscriminate sexual addiction?
Sabah ilk iş olarak 110 nolu dolaba 250 $ ve adının yazılı olduğu bir kağıt bırakıyorsun.
You put your name and 250 bucks in locker 110 first thing in the morning.
Neden ağlamana devam edip beni rahat bırakmıyorsun? Seni karı kılıklı orospu
So why don't you go back to crying and leave me alone, you lil'bitch.
Aa bırak şimdi. Gerçekten şu hırsızlar kabilesinin yiyecek kaçakçılığı yapmıyor mu sanıyorsun?
You really think that tribe of thieves isn't smuggling food?
Onları yüz üstü bıraktığın hissine kapılıyorsun.
You get the feeling you're letting them down.
Burası dar, hep takılıyor. Ne zamandır bıçak kullanıyorsun?
This piece of track it keeps catching when did we start wielding blades?
Bak, Mills ve Kellogg'un isimlerinde ikişer tane "L" harfi var. Ama Kellogg onu iki "G" ile geride bırakıyor. Ve sen de onu iki tane "B" ile geride bırakıyorsun.
You see, Mills and Kellogg both have double L's, but Kellogg trumps him with double G's and you trump him with double B's.
Neden devam edip üstünde A.L.B. yazan kareye tıklamıyorsun.
- [Phone Continues Ringing] - Why don't you go ahead and hit that little A.L.B. Square.
Onu nasıl bırakıyorsun?
How did you leave her?
Çok yakın arkadaşının seni yüzüstü bırakmasıyla nasıl başa çıkıyorsun?
How do you deal with a really close friend who lets you down?
Nasıl çalışıyorsun? O garip icatları ele geçirip, ortağını büyük vurgunu yapmadan önce saf dışı mı bırakıyorsun?
You get your partner to fund your fancy gadgets.
Bu gece ona nasıl bir anı bırakıyorsun, baksana!
Look at the memory you're giving him tonight.
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
biliyorum 15888
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsun değil mi 147
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
biliyorum 15888
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377
biliyorum baba 24
biliyorum biliyorum 28
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377
biliyorum baba 24
biliyorum biliyorum 28