Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ K ] / Konuşmadı

Konuşmadı перевод на английский

7,273 параллельный перевод
Çoğu katılımcı, günlük rutinlerinde görüp de daha önce konuşmadıkları kişilerden ortalama 4 tanesini anımsadılar.
Most commuters recognize, on average, four individuals that they see in their daily routine but never speak to.
Sanırım, seni konuşmadığın zaman daha çok seviyorum.
I think I liked you better when you didn't talk.
Pablo'yla haftalardır konuşmadık.
We haven't talked to Pablo in weeks.
Çünkü gün boyunca konuşmadın da.
It's'cause you haven't said anything all day.
Konuşmadın mı insanlarla?
Just a moment, Raimunda, didn't you tell him that I was working it out?
Haftalardır konuşmadık ve beni durduk yere arayıp bu kendi Ponzi şemandan mı bahsediyorsun?
We haven't talked in weeks and you call me up out of the blue with this, with a Ponzi scheme?
- Onunla hiç konuşmadın mı?
Haven't you had a talk with him?
Çok fazla konuşmadık çünkü Sophie oradaydı ama... her şey iyi gitti.
We didn't talk so much because Sophie was there... but... everything was fine.
Sani çok fazla konuşmadık gibi hissediyorum ve isterdim ki...
I feel like we haven't really talked much, and I would have liked...
Ve onu gerçekten kullanmam, laf olsun diye konuşmadığımı gösterir.
It shows that I'm not just mentioning it, I actually use it. No.
- Neden benimle konuşmadın?
Why didn't you talk to me about it?
Onunla hiç konuşmadım.
Yeah, so I haven't talked to her,
- Biliyorsun, uzun zamandır aşağıdayız ve hala ailen hakkında konuşmadın.
- You know, we've been down here for a while now, and you still haven't talked about your family.
Konuşmadık.
I didn't talk to her.
Önce üstleriyle konuşmadı gerekti.
He had to go talk to his superiors first.
Kesinlikle konuşmadım.
Definitely not.
- Henüz bir İngiliz avukatla konuşmadınız mı?
Have you spoken to a uk lawyer yet? No.
Konuşmadık.
We didn't talk.
Neyse, biliyorum 10 yıldır konuşmadık.
Anyway, um, I know we haven't spoken in, like... Ten years.
Ama yıllardır birbirimizle konuşmadık.
But we hadn't spoken to each other in years.
Hayır onunla konuşmadım.
No, not speak to her.
Doğru dürüst konuşmadık.
We didn't speak exactly.
Bu konuyu konuşmadık ama bilmeni isterim Teksas'tan gitmek istiyorsan babanla sana yardımcı olmak isteriz.
Well, you know, I know we haven't really talked about this, but I want you to know that your father and I, we'd like to help you, if you want to leave Texas.
Ama insanlarla konuşmadığım sürece arkadaş edinemem yani bu bir çıkmaz durum.
But I can't make friends unless I talk to people, so it's like a catch-22.
Ayrıca bir iş eğitim programı uygulanması konusunu da konuşmadık.
Also, we haven't talked at all about implementing a job-training program.
Benimle konuşmadığından sorularıma cevap bulabilmek için alışılmışın dışında yöntemlere başvurmak zorunda kalıyorum.
Well, if you won't talk to me, I have no choice but to find answers to my questions in more unorthodox ways.
Neden cenazede konuşmadın?
Why didn't you speak at the funeral?
Onunla çıktığından beri konuşmadım.
I haven't spoken to her since she got out.
- Hayır, istifa ettiğinden beri konuşmadım.
- No, not since she quit.
Uh, Kimseye konuşmadım, ve, uh, ispiyoncu falan değilim ona göre.
Uh, I have spoken to no one, and, uh, there are no rats on this ship.
- Hodges henüz başka kimseyle konuşmadı.
Hodges is not speaking to anyone yet.
Bebeğim, seninle çıkmaz ayın son Çarşambasından beri iş dışında konuşmadım. O yüzden tekrar soracağım.
Baby, I ain't talked you out of doing something since nineteen-ninety-never, so I'm going to ask you again.
Hiçbir konuda konuşmadık.
We haven't talked about anything.
Benimle konuşmadı.
What's going on? " And he wouldn't talk to me.
Kralın Şehri'nden Pentos'a bir sandığın içinde geldim. Tek kelime konuşmadım.
I sailed from King's Landing to Pentos in a crate without ever saying a word.
Hiç konuşmadık. Bahsini bile etmemiştik.
We've never even talked about it, it's not even on the radar,
- Onlarla konuşmadığımız sürece.
As long as we don't have to talk to them.
- O kadar konuşmadım.
Have I no said as much?
Henüz annenle konuşmadım ama avukatla konuştum ve bunu resmi bir hale getirmek istiyorum.
I haven't talked to your mother, but I have talked to a lawyer, and I'd like to make it official.
Seninle henüz konuşmadığını biliyorum ve ikinizin arasındaki işlerin çığrından çıktığını da ama bu mükemmel olacak anne.
I know he hasn't talked to you about it yet, and I know things can get kind of crazy between you two, but this is gonna be great, Mom.
Karısını gördüm bir de asistanı Lawan'ı. - Onunla konuşmadım.
I didn't talk to him.
Sadece emin olun uykumda konuşmadığımdan.
Just to make sure I don't talk in my sleep.
Yeni mülakat hakkında konuşmadık.
The recess appointment. We haven't discussed it.
O günden beri babam ve büyükbabam neredeyse hiç konuşmadı.
Since that day, my dad and grandpa barely ever speak.
- Kamuoyuna henüz konuşmadı.
- Nothing yet, publicly.
Dün onunla sadece konuşmadım, Olay olduğunda oradaydım, uyuyordum.
I didn't just speak to him yesterday, I was there when it happened, asleep.
Salı günü Facebook'tan yazdığından beri benimle konuşmadı.
He basically hasn't talked to me since Tuesday when he Facebook messaged me.
Onunla uzun süredir konuşmadım.
Look, I haven't talked to her in a while and...
Bir dadı tutmak hakkında konuşmadık bile.
We've never even talked about hiring a nanny.
Hiçbir şey konuşmadık, öylece arabaya binip eve geldik. İkimiz de kötüydük ve korkmuştuk.
We didn't say a thing, sat there in silence the whole car ride home, both too freaked out and embarrassed.
Bak, benimle konuşmadığı zamanlar oldu, ama geçti gitti, sen de atlatacaksın, tamam mı?
Look, there was a time when he wouldn't talk to me, but we got through it, and so will you, okay?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]