Konuşmamız gerekiyor перевод на английский
1,563 параллельный перевод
Brady, konuşmamız gerekiyor.
Brady, we need to talk.
Hey, konuşmamız gerekiyor...
Hey, I need to talk to you...
Tasha hakkında konuşmamız gerekiyor.
- I need to talk to you.
Claire, konuşmamız gerekiyor mu?
Claire, do we need to talk?
Eğer Sarah geri dönerse....... onunla mutlaka konuşmamız gerekiyor.
Well, if Sarah comes back... we'd really, really, like to talk to her.
Bizim biraz daha konuşmamız gerekiyor.
We need to do some more... talking.
Konuşmamız gerekiyor.
We need to talk.
Konuşmamız gerekiyor.
- We need to talk.
Aaron'la da konuşmamız gerekiyor.
We also need to speak to Aaron.
Sizinle merkezde konuşmamız gerekiyor.
We need to talk to you down at the station.
Bu yüzden konuşmamız gerekiyor işte.
This is why we must talk about it.
Konuşmamız gerekiyor mu?
Do we need to talk?
Bay Foster, sizinle Polis Merkezinde konuşmamız gerekiyor.
Mr.Foster, we're going to need to talk to you down at the police station.
Konuşmamız gerekiyor.
I need to talk to you.
Bunu, gerçekten konuşmamız gerekiyor mu?
Do we really need to get into this?
Dylan, babanla özel olarak konuşmamız gerekiyor.
Dylan, your father and i need to talk... in private.
Hepinizden.. sakladığım birşey vardı, ve bunu... konuşmamız gerekiyor.
There's something I've been... keeping from all of you, and, um... we need to talk.
Anne, konuşmamız gerekiyor.
Mama, we need to talk.
- Yeni isteklerimizi konuşmamız gerekiyor.
- I will need some time to formulate our new demands.
Seninle konuşmamız gerekiyor.
I just want to talk to you.
Konuşmamız gerekiyor.
We've got to talk.
Gözlerini açmanı istiyorum, konuşmamız gerekiyor.
I need you to open your eyes, so we can talk now.
Evet, ayrıca yılsonu dansını konuşmamız gerekiyor.
We also have to plan the end-of-year dance.
Dediğim gibi konuşmamız gerekiyor.
Like I said... we need to talk.
Dorothy, konuşmamız gerekiyor.
Dorothy, we need to talk.
Testlerin hakkında konuşmamız gerekiyor.
Need to talk about your tests.
Son rol dağıtımıyla ilgili konuşmamız gerekiyor.
We need to discuss something about the latest draft.
Bu konuyu konuşmamız gerekiyor.
We need to talk about this.
- Konuşmamız gerekiyor.
We need to talk.
Sonra "Seninle konuşmaya ihtiyacım var ve bazı ciddi konuları konuşmamız gerekiyor," dedi.
And he said, "I'm gonna need to catch up with you and we're gonna have to do some serious talking."
Konuşmamız gerekiyor. " dedik.
We have to talk. "
Lassiter konuşmamız gerekiyor.
We need to talk to Lassiter.
Bayan Peterson, sizinle konuşmamız gerekiyor. Bakın...
Mrs. Peterson I must tell you about the behavior...
Yalnızca Arthur hakkında daha fazla şey bilen biriyle... konuşmamız gerekiyor ; eski karısından daha fazla şey bilen biriyle.
No problem. We just need to talk to the one person who knows the most about Arthur Tins, even more than his ex-wife.
Hey, bu listedeki altı adamla... konuşmamız gerekiyor.
Hey, we need to talk to the six men on this list. We don't want to embarrass anyone.
Konuşmamız gerekiyor.
Look, we need to talk.
Dışişleri Bakanı'yla konuşmamız gerekiyor.
We should talk to the Foreign Secretary.
- Bu konu hakkında konuşmamız gerekiyor.
- I think we need to talk about this.
Konuşmamız gerekiyor.
We got to talk. About what?
Konuşmamız gerekiyor.
Uh, we just really Need to talk.
Sanırım konuşmamız gerekiyor.
I think we need to talk.
Bak, seni böyle bir tuzağa düşürdüğüm için üzgünüm, ama Navid hakkında konuşmamız gerekiyor.
I mean, she's just hilarious. I remember season two when the new showrunner came in.
Konuşmamız gerekiyor.
We have to talk about this.
Bekleyin, cihazla alakalı çok ciddi ve tehlikeli bir problem var ve bizim liderinizle konuşmamız gerekiyor.
Wait. There's a very dangerous, very serious problem with the device, and we need to talk to your boss...
O zaman konuşmamız gerekiyor.
Then we need to speak.
Bence babası etrafta yokken bu çocukla konuşmamız gerekiyor.
Or is the problem that you like Ricky?
Sonra da onunla konuşmamız gerekiyor.
And then we need to talk to her.
Yarına dış-politika konuşmamı tamamlamanız gerekiyor.
You gotta get cracking on my foreign-policy speech tomorrow.
Sizinle yalnız konuşmam gerekiyor. Yine mi?
I had to get you alone.
Konuşmamız gerekiyor, efendim.
Mr. Stockwell, we need to talk to you, sir.
Annesiyle konuşmamız gerekiyor.
We got in touch with the mom.
gerekiyor 29
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşur 18
konuşmuyoruz 17
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşur 18
konuşmuyoruz 17
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43