Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Ç ] / Çok yakınız

Çok yakınız перевод на английский

1,873 параллельный перевод
Cevap bulmaya çok yakınız.
We are close to an answer.
Devam etmeliyiz.Çok yakınız.
Keep going. We're close.
Güçlerinin kaynağını belirlemeye çok yakınız.
We're very close to determining the source of their powers.
Koordinatlara çok yakınız. Dümdüz ileride olmalı.
We are already very close to the coordinates. place definitely straight ahead.
Janis Joplin'in hayatının haklarını almaya çok yakınız.
We're very close to securing Janis Joplin's life rights.
Çok yakınız.
They are so close.
Bu durumda, zaman sınırına çok yakınız.
In this case, we're close to the time limit.
Ama madalyaya gerçekten çok yakınız.
But we're very close to winning a medal.
Çok yakınız.
We're so close.
Çok yakışıklısınız, Bayan. Lovell.
You look so handsome, Mrs. Lovell.
Çok yakınsınız galiba.
You two seem close.
Biliyorum benim işim değil ama siz ikiniz çok yakındınız.
Um, I know it's none of my business, but you two were so close.
Çok yakında buradaki herkesten farklı olmadığınızı anlayacaksınız. Zaten biliyorum.
And soon enough you'll realise that you're no different than anyone here.
Biz Kaliforniya'ya çok yakın bir benzin istasyonundayız.
We're at a gas station, right near the california border.
- İkiniz birbirinize çok yakışırsınız. - Hayır, o benim tipim değil bir kere.
- Nah, she's not my type, that one.
Ayrıca bana yardımcı olan iki küçük kulaklık var. Yakından, çok dikkatli bakmadığınız sürece fark edilmeyebilirler.
Plus, I have two little hearing aids that you can't even see unless you look real close.
Yere çok yakın olamayız.
We can't be close to the ground yet.
Asi'nin gücüne çok yakında bizim de ihtiyacımız olacağını anlamalısın.
You do realize you may be needing Rebel's services very soon.
Aradığınız şeye dokunacak kadar yakın değilsiniz. Bu daha çok hissedeceğiniz bir şey.
The road home is not for something you can touch... but if something you feel.
Brandon'la birbirinize çok yakıştınız.
I think you and Brandon make such a cute couple.
Demek Miley'ye çok yakınsınız?
So, you and Miley are pretty close, huh?
Biliyor musunuz? Çok yakışıklısınız.
You know... you are very nice-looking.
- Evet. Teselli edecekse, birbirinize çok yakınsınız.
Look, if it's any consolation, you're all really close together.
Ayrıca, Birbirimize çok yakın uyuyacağız.
Plus, we'll sleep very close to each other.
Birbirinize çok yakınsınız.
You're so close.
Kendisi çok yakın bir arkadaşımdır ve ikinizin tanışmanızı istedim.
She's a very good friend of mine, and I just thought you guys should meet.
Yaşadıkları yere çok yakın olmalıyız.
We must be close to where they live.
Çok dikkatli ol çünkü o kızı kaybetmeye bu kadar yakınsın.
Be very careful. Because you're that close from losing that girl.
Shawn, baban ve sen futbolu çok seven insanlarsınız. Futbolun yakınında olmak için her şeyi yaparsınız.
Shawn, you and your dad are people who love football so much you'd do anything to be close to it.
Yakında çok zengin bir arkadaşınız olacak.
You might have a very rich boyfriend soon.
Gerçekten çok yakın olmalısınız.
You two must be real close.
Garip bir şekilde çok az yıldız vardı ve çok yakın görünüyorlardı ve sanki yanıp sönüyor gibiydiler.
There were quite a few of them that were kind of low, and they were, like, flickering.
Hayır, sizler çok yakınsınız.
No, you guys are tight.
30 yıl sonra, Fransız nükleer bir deneme sırasında Lancaster'in uçak enkazı Marie ve Antoine'nin aramaya son verdikleri yere çok yakın bir yerde bulundu.
30 years later, during a French nuclear test, the wreckage of Lancaster's plane was found near the area where Marie and Antoine ended up.
Tamam ama çok yakınsınız.
Okay. But you are very close.
Ve hâlâ birbirinize çok yakınsınız.
And you're still very close.
Görünüşe göre çok yakın bir bağınız var. - Benim zavallı babam her gün o korkunç dükkândaydı hukuk fakültesinin masraflarını o ödedi.
- You know my poor dad, in that awful store every day, he paid for law school
Çok yakın olmalısınız.
You must be good friends.
Daha yakın bir ilişki kurmamız beni çok memnun eder.
It would mean a lot to me if you and I could be closer.
Aslında... Biraz garip ama, birbirinize çok yakıştığınızı düşünüyoruz.
Actually, in a weird way, we both think you're kind of perfect for each other.
Bir yol olmalı. Singulat girustaki hasarlı bölgeyi... almalıyız, ama beyin sapına çok yakın olduğu için riskli.
There's gotta be a way. buit's too close to the brainstem to risk surgery.
Eğer filmin sonuna bakarsanız, çok yakın planda Betsy Palmer'in, yani Bayan Voorhees'in ağzını ve orada kendi kendine "Öldür onu, anne." anlamında "Kill her, Mommy." dediğini görürsünüz.
And if you go to the end of the film, you'll see a very close-up of Betsy Palmer's Mrs. Voorhees'mouth, where she's saying to herself, "Kill her, Mommy. Kill her, Mommy."
İkiniz çok yakınsınız sanırım.
You seem very intimate I guess.
- Çok yakın arkadaşız ama hepsi bu.
- And We were very close friends but that's all.
Ay yüzeyine çok yakınız!
My name is Sela D. Miranda.
Yakında işverenim için çok önemli biri ile tanışacaksınız.
Soon you'll make the acquaintance of a man who is extremely important to my employers.
Yakın arkadaştınız, değil mi? Çok yakındık.
- You two were close, weren't you?
Merak etme çok yakında kardeşinle tekrar birlikte olacaksınız.
Don't worry, you'll be meeting your brother very soon.
Şerif, amcanızın derenin çok yakınına geldiğini ve içine düştüğünü düşünüyor.
Sheriff's guessing he got too close and fell in.
O kız şimdi bizim alamadığımız cevaba çok yakın!
She is now closer to the answer then we ever were!
- İkiniz çok samimiydiniz herhâlde. - Birlikte çalıştığınız insanla yakınlaşmanız doğaldır.
I assume the two of you were very close.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]