Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Ç ] / Çok yakın

Çok yakın перевод на английский

9,759 параллельный перевод
Libby, kapıdan girdiğimde tezgahın üstünde "Sevgili John" la başlayan mektubu bulmam çok yakındı zaten.
Libby, I was gonna find out soon enough when I walked through that door and found a "Dear John" letter on the counter.
Bu dersten A artı almaya çok yakınsın.
You're on track for an A-plus in this course.
Mermi Wallace'in kalbinin çok yakınına saplanmış.
The bullet's lodged inches away from Wallace's heart.
Duvarlar çok yakın.
The walls are too close.
Doğduğun yer buraya çok yakın değil mi?
This is your hometown.
Sorunları bitirmek için yeni ahır inşa etmeye çok yakınız.
The controller. We're one step closer to building a new Barn, to ending the Troubles.
Hiçbiriyle çok yakın değilim. Bunun da tek sorumlusu benim zaten.
We're not very close, and I take responsibility for that.
Siz çok yakınsınız.
Well, you guys were so close.
Yola çok yakınız.
We're awfully close to the road.
Merdivenlere çok yakın olduğumu fark edemedim.
I didn't realize how close I was to the steps.
Odan, oyunların ve oyuncakların var ve çok yakında evin gibi hissedeceksin.
You have your room and your games and your toys and... pretty soon, it's going to feel like home.
İsyan çok yakındı ancak Ramen'la birlikte onu bastırdınız.
There was a near mutiny, but you staved it off with Ramen.
Çok yakında bir seçim yapmak zorunda kalacaksın.
You're gonna have to make a choice soon.
Çok yakında bir seçim yapmak zorunda kalacaksın.
You're going to have to make a choice soon.
Çok yakında kız kardeşinle tanışacaksın.
Soon you'll get to meet your sister.
Sana çok yakın birini kaybedeksin.
You will lose someone very close to you.
Orası Salem'e çok yakın.
Boston? But it's so close to Salem.
Sayın Yargıç, çok yakında oldu.
Your Honor, it's too soon.
Evlenerek dahil olduğun bu ailenin bir üyesini korumak için senden yalan söylemeni isteselerdi ve bunu yaptığında çok yakın bir arkadaşına ihanet edecek olsaydın ne yapardın?
What if you were asked to lie to protect a member of the family that you married into, but in doing that, you'd be betraying a really close friend?
Tamam ama bu tarih 18'inde buraya gelecek kişi için çok yakın.
All right, but that's a little close. Whoever's coming is getting here on the 18th.
Ben babanın sekreteriydim, bu yüzden de çok yakındık.
I was your father's secretary, so we were pretty close.
Ama çok yakınmışsınız gibi bir izlenim var.
It seems after all that you are pretty close friends.
Hangimizin daha önce harcanacağını çok yakında görmüş oluruz.
Very soon we'll know which of us is expendable.
Bu adamlarla çok yakın arkadaş olduğunu sanıyordum...
I thought you were bffs with those guys- -
Beni çok yakın bir akrabası olarak düşün.
Think of me as a deeply kindred spirit.
Yani bana deli deyin ama belki de "çok yakında kavuşacağız" ın anlamı gerçekten de çok yakında kavuşacağızdır.
I mean, call me crazy, but maybe "soon we will be together" really meant "soon we will be together."
Çok yakın olduğum bir kadın merhum Kyle Green Krieg Grubu tarafından yoldan çıkarıldı. - Onları tanıyorum.
A woman I was very close to, the late Kyle Green, was compromised by the Krieg Group.
Çok yakınım, efendim. O noktaya neredeyse ulaştık.
I'm close, Ma'am.
İnsanlara İngilizlerin Amerikanları alt etmesinin çok yakın olduğunu söyledi.
He told the men that the British are close to breaking the backs of the American Patriots.
Ne kadar yakındınız? Çok yakındık.
Very, um.
Bana çok yakın birisinin gözlerimin önünde ölmesini izledim.
I watched someone close to me die before my eyes.
Hunter ve sen çok yakın değildiniz değil mi?
You and Hunter weren't that close, were you?
Çünkü çimdeki küçük beyaz top deliğe senin küçük beyaz topundan çok çok yakın da.
Because you see that little white ball out there on the fairway, that's much closer to the hole than your little white ball.
Başkan James törene katılamadığı için çok üzgün, ama yerine çok yakın bir dostunu gönderdi.
Mayor James regrets he's unable to attend today, but he's sent a dear friend in his stead.
Peşime düşmeye cesaret edenler kiminle uğraştıklarını çok yakında anlayacaklar.
Anyone has the guts to come after me... They'll find out real soon who they're messin'with.
Kusura bakmayın bu alan merhumun çok yakın arkadaşlarına ayrıldı.
Sorry, this area is reserved for close personal friends of the deceased.
- Evet, çok yakınım buna. Ne iğrenç bir yeme alışkanlığı ya.
- Yeah, I'm too close to this.
Çok yakın duruyoruz.
We're way too close. Run!
Evet, biz de çok yakınız.
Yeah, well, we are also very close.
Biz de çok yakınız demek ki.
We're very close.
Demek çok yakındınız.
So you two were pretty close.
Yaklaşımın çok yakışıksız, Bill.
It's not unlike your approach, Bill.
İtiraf edeyim, çok yakışıklısınız.
I must say, you two clean up nicely.
Belki de farkettiğim şeyde çok aradığım şeyi bulmaya daha yakınımdır.
Maybe I'm closer to finding what I was looking for than I realized.
En iyi açım yukarı ve yakın mesafedir, ve çok kişiseldir.
My best angle's up close and personal.
Şimdi mesafeler çok daha yakın görünüyor.
"Distances seem much closer."
Esaretim sırasında çok değerli bir eşyanın İngiltere'den gelen gemimiz yakıldığında kaybolduğunu sanıyordum.
During my captivity, a very dear possession
Çok yakışıklısın
You're so handsome
Tanrım, çok yakışıklıydın.
God, you were so handsome.
Çok komik çünkü uzun zamandır tanışıyoruz ve çalmayı bırak, seni bir müzik aletinin yakınında bile görmedim.
That's funny, just'cause I've known you for a very long time and never seen you even close to an instrument, let alone playing one.
"Oswald diğer çocukların söylediklerine aldırış etme sen yakışıklı ve zekisin ve bir gün çok büyük bir adam olacaksın." derdi.
"Oswald... " don't listen to the other children. " You're handsome and clever.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]