Çok yavaş перевод на английский
1,718 параллельный перевод
Anlamalıydım çünkü "Çok yavaş", "Aşağıya yavaş" la kafiyeliydi.
I should have noticed because "too slow" rhymes with "down low."
- Çok yavaş, hala boyuyorlar.
- Slow. They're still painting.
Bri uzlaşma için, ben çok hevesliyim. Ama uçak çok yavaş, uzakta.
For a re-union, I'm eager but the plane's too slow, by far
Botlarının çok yavaş gitmesini.
The boats go real slow.
Çok yavaş çeviriyorsun!
You are too slow turning it over!
- Bugün çok yavaş.
- It's fucking slow today.
Sanki kendi dükkanıymış gibi içeride sigara içiyordu. Çok yavaş bir şekilde elini kaldırdı ve dışarıda bir yeri işaret etti.
Smoking in my store like he owned the place, this guy lifts his hand in super-slow motion and points somewhere outside the store.
Brandon çok yavaş bir bisikletçi. Yayayken daha da yavaş.
I mean, Brandon here's a damn slow rider, even slower on foot.
Lupus çok yavaş seyreder ve eklem ağrısına neden olur.
Lupus progresses slower. There'd be joint pain.
- Lösemi kaynaklı omurga hasarı? - Onun için de çok yavaş.
Spinal lesion from leukemia?
Bu tarz yaralar çok yavaş iyileşir.
These wounds heal slowly.
- Yani kalk ama çok yavaş ol.
So I guess get up, but superslow.
Kazı çalışmaları devam ediyor ama ilerleme çok yavaş.
The digging continues, but progress is fatally slow.
Gazete mi? Öyle çok yavaş olur.
That's way too slow.
Lanet olası insanlar çok yavaş öğreniyorsunuz!
You fucking people are the original slow fucking learners!
Çok yavaş ağrılı ve acı verici olacak.
It'll be slow, painful, torturous.
Ama çok yavaş ilerleyebiliyorduk.
But going too slow.
Çok yavaş yürüyorsun.
You're walking to slow.
Çok yavaş.
Very slowly.
Çok yavaş yürüyorsun.
You walk too slowly.
- Tren çok yavaş.
- The train is slow.
- Geri çekildim. Çok yavaş. Göz temasından kaçındım.
Just backed away real slow, avoided eye contact.
Tek sır, senin ağzını bu kadar hızlı hareket ettirirken, bacaklarını çok yavaş hareket ettirmen.
The only mystery is how you can move your mouth so fast, but your legs are moving so slow.
Çok yavaş.
Too slow.
5. kamera çok yavaş.
Camera number five is too slow.
Rolf'un gerçekten kısa bacakları var ve bu yüzden gerçekten çok yavaş hareket ediyor.
And Rolf has really short legs and walks really slowly.
Tamam, çok yavaş konuşuyorsun.
Okay, you know what, you talk too slow.
Çok yavaş yürüyorsun.
You're walking really slow.
10 blok falan. Sonra çok yavaş gittiğim için bir polis çevirdi beni.
About ten blocks, then a cop pulled me over for going too slow.
Bunun geldiğini görmedin, değil mi? Çok yavaş.
Didn't see that one coming, did you, huh?
"Jim Halpert çok yavaş."
"Jim Halpert. Tardiness."
Eğlenceli kısmı hep kaçırıyoruz. Çünkü çok yavaş sürüyorsun.
We always miss the fun stuff because you're too slow!
Herkes çok yavaş hareket ediyor.
Everybody's moving way too slow.
Sanırım, çok yavaş yürüyoruz.
I guess we're just moving slower.
Eğer çok yavaş buharlaşırsa, sadece fırtınayı kuvvetlendiririz.
If it evaporates too slowly, we only strengthen the hurricane.
Tamam çok yavaş adımlarla başlayalım.
Okay, so we're just going to take this really slow.
Umutsuz çocuk orada, pirinç ekinleri çok yavaş büyüyor, çünkü... Daisuke hala geri dönmedi. O gerçekten iyi mi?
That hopeless boy there, the rice crop grows more slowly because of the greater temperature difference between day and night.
Ve insan ömrüne göre, bu yavaş yavaş oluyormuş gibi gözüküyor ama zaman, bu nehre göre tanımlanırsa çok, çok hızlı gerçekleşiyor.
And it seems gradual in the course of a human lifetime but in the course of time, as defined by this river, it's happening very, very quickly.
Bu kadar yavaş olduğum için çok özür dilerim!
So sorry for being so slow!
Kişinin ölümünden sonra kanda oluşan değişimler, gözler içerisinde çok daha yavaş olur.
Changes that happen in the blood after death, happen more slowly in the vitreous.
Morgda çok yavaş bir gün oluyor.
It's a slow day in the morgue.
Ancak yemek çok sıcak olursa, yavaş yiyeceksiniz sanırım.
Because you'll only slow down if it's too hot for you.
Mumyalama sıvısı marihuananın daha yavaş yanmasını sağlar! Bu da emilim için daha çok zaman demek. Böylece kafan daha uzun süre iyi kalır!
Well, the embalming fluid would make the marijuana burn slower, giving it more chance to be absorbed, creating a longer lasting high, I would imagine.
Bu durum yavaş yavaş etkisini kaybeder ve kişi sanki çok büyük bir tehlikeyi ucuz atlatmışçasına rahatlar.
These symptoms gradually disappear and are eventually replaced with a pleasant feeling that these people have just escaped from certain danger.
İşler çok mu yavaş?
- Business is that slow?
Tatlı biri olman çok iyi, çünkü çok yavaş anlıyorsun.
Good thing you're pretty because you're very slow.
Ve mümkün olduğunca yavaş ve az çevireceksin, lövyeyi çok az sağa kırarak yap.
And give it the least, least little amount of right rudder.
Çok yavaş!
Status?
Çok da yavaş değildi.
Wasn't that slow.
Düşündüm ki fazla yavaş ve çok şişmandım.
Too Slow... Too... Fat.
- Çok daha yavaş büyüyor.
- It's growing more slowly.
çok yavaşsın 40
yavaş 1319
yavas 21
yavaşça 402
yavaş ol 505
yavaşla 327
yavaş konuş 19
yavaşlıyor 23
yavaş yavaş 157
yavaş git 31
yavaş 1319
yavas 21
yavaşça 402
yavaş ol 505
yavaşla 327
yavaş konuş 19
yavaşlıyor 23
yavaş yavaş 157
yavaş git 31
yavaş ol biraz 20
yavaş ol bakalım 18
yavaş olun 107
yavaşla biraz 37
yavaşlayın 33
yavaşlıyoruz 16
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
yavaş ol bakalım 18
yavaş olun 107
yavaşla biraz 37
yavaşlayın 33
yavaşlıyoruz 16
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yardımcı oldunuz 75