Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ D ] / Demek istediğim

Demek istediğim перевод на испанский

19,625 параллельный перевод
Demek istediğim, ortadan kaybolamadı.
No pudo haber desaparecido y ya.
Hayır, demek istediğim Nainsanlar tasarlandı.
No, quiero decir, los Inhumanos fueron diseñados.
Demek istediğim, toplumumuzda güreş sporu erkekler içindir.
En nuestra sociedad.. .. trabajos, deportes, lucha, etc, han sido para hombres.
Demek istediğim, birlikte oldukları gayet açıktı.
Quiero decir, era obvio lo que eran el uno para el otro.
Demek istediğim, Satanizmin yaratılış efsaneleri ona dayanıyor. Bunu zaten biliyorsun.
Quiero decir, que todos los mitos satánicos antiguos de la creación... estaban basados en él, ya lo sabes.
Demek istediğim, Joey hayalet gibi, Lincoln ile tartışıyor.
Me refiero a que, Joey es un fantasma, discutiendo con Lincoln.
Demek istediğim, kız bunun için değer.
El caso es que es solvente.
Demek istediğim kılını bile kıpırdatmadın.
El punto es que no moviste ni un dedo.
Demek istediğim, geçen hafta çalıştığımız hipnotik algıya tamamen aykırı gibi.
O sea, va en dirección opuesta a la teoría de la alucinación hipnagógica que vimos la semana pasada.
Tek demek istediğim, eğer bana bir saat alsan zamanı daha iyi takip edebilirim.
Si me comprara un reloj, podría ser más puntual.
Demek istediğim, sizin gibi ben de işimi yapmaya çalışıyorum, koca adam.
Solo intento hacer mi trabajo, igual que tú, grandote.
Demek istediğim, dolgun kenar pizzanın pizzada devrim yaratması gerekirdi.
La pizza rellena debió haber revolucionado las pizzas,
Ben ne alakayım? Derdi olan kişi benim, siz değil. Demek istediğim, yasadışı içkin bir çocuğun babasını öldürmesine sebep oldu.
Hola a todos, soy Ledda Dobbs, y, como seguramente sabrán, mi marido, Breece, es minero.
Demek istediğim, bırakalım Farrellar öyle kalsın.
La policía está en camino, para que lo sepas. No estoy haciendo nada.
Demek istediğim belki de o kadar kötü değildir.
Lo que estoy diciendo es que tal vez eso no sería tan malo.
Hayır. Demek istediğim...
No, quiero decir, como...
Evet ama demek istediğim...
Sí, pero más como...
Demek istediğim şey bu değildi.
Eso no es a lo que me refería.
Demek istediğim, günün geri kalanında başıma belaydı sanki.
Esa cosa era una chatarra en su día.
Demek istediğim şu ki o adam kendini tanıtmakta hiç çekinmiyor.
Lo único que digo es que el hombre no tiene vergüenza en llamar la atención.
Sanırım demek istediğim şu Alison başın sağ olsun. Charlotte hakkında hâkime yalan söylediğim için de özür dilerim.
Supongo que solo quería decir que lo siento, Alison... por tu pérdida... y por mentir al juez sobre Charlotte.
Demek istediğim, işler bundan daha fazla kızışmayacak.
Y realmente no puede ponerse peor que esto.
Bir bakıma. Demek istediğim, onlardan biri mükemmel dişleri ve bir eli eksik olan bir adama ulaştı.
En cierta forma, uno de ellos se presentó, un tipo con dientes perfectos y sin una mano.
Demek istediğim sorun çıkarmayacağına dair bana söz vermeni istiyorum.
El punto es, que necesito que me des tu palabra de que no causarás problemas.
Tüm demek istediğim Stewie'nin hayrına olan menfaatlerini aklımızdan çıkarmayalım.
Sólo digo que intentemos mantener los mejores intereses en Stewie.
Demek istediğim yani, neler yapıyorsun?
Bueno, me refiero a... ¿ Qué haces?
Ama demek istediğim, Lash en azından Andrew boşuna ölmedi.
Pero, digo, al menos Lash... al menos Andrew no murió en vano.
Demek istediğim, ne yapacaksın ki?
¿ Qué...? Es decir, ¿ qué vas a hacer?
Demek istediğim kayganlaştırıcımın tatlı patatesi için sana güvenebilir miyim?
Es decir, ¿ aún puedo contar contigo para las batatas para mi lubricante?
Demek istediğim bu!
A eso me refiero.
Demek istediğim Lenny'nin papa olacağı kimin aklına gelirdi!
¡ Me refiero a que quién se hubiera imaginado... que Lenny llegaría a ser papa!
Demek istediğim tam anlamıyla bir aziz.
Digo santo en la definición literal.
Demek istediğim bu yaratıkların hamlığı gerçekten üzücü.
Quiero decir, la rudeza de estas criaturas es realmente... descorazonadora.
Demek istediğim, aynı şeyi bir hafta öncede söylemiştin.
O sea, dijo lo mismo la semana pasada.
Demek istediğim, böyle muazzam bir tehlike altındayken Hristiyan olarak nasıl yaşıyorsunuz?
Quiero decir, ¿ cómo es que viven como cristianos con tanto peligro?
Demek istediğim, bir gün soyunma dolabının önünde D'nin göğsünde bir dövme görmüştüm.
Lo que quiero decir es que un día en su vestidor vi que D tenía un tatuaje en el pecho.
Demek istediğim onları konuşmam için getirmeni istiyorum.
No, no lo es, Wade. Eso es lo que quiero decir. Quiero que los traigas, habla con ellos.
Demek istediğim sana zaman vereceğiz ama bu paraya ihtiyacımız var.
Lo que quiero decirte es que te daremos tiempo, pero necesitamos el dinero.
Tam da demek istediğim şey.
Precisamente es mi punto.
Demek istediğim şey edeceğin kavganın onunla değil, benimle olması gerektiğidir.
Mi punto es que su rencor debería ir hacia mí y no a él.
Demek istediğim, daha varlığından bile haberdar olmadığın bir çocuğun var.
Quiero decir, tienes un hijo del que ni siquiera sabías nada.
Demek istediğim, Per Degaton'u kaçırmamızın zaman akışı üstünde önemsiz bir etki yarattığı.
Quise decir que secuestrar a Per Degaton tuvo un efecto nominal en la línea temporal.
- Demek istediğim, başka bir şey yapmama gerek kalmadı.
No tuve que hacer nada más. Entiendo.
Demek istediğim bir adam acı içinde ölürken hayran hayran gökyüzüne mi bakar?
Me refiero a que... cuando un hombre está agonizando, ¿ admiraría el cielo azul?
Demek istediğim, siyahi insanlar böyle öne geçiyorlar.
Así progresamos los negros.
Demek istediğim...
Bueno...
Demek istediğim ya Midland Çemberi'ni Japonlar için ele geçirdiyse?
¿ Y si adquirió Círculo Midland para los japoneses?
Demek istediğim sömestr boyunca sana haksız muamele yaptı, medeni yargılama uyguladı...
Jodió tu semestre de derecho civil, de responsabilidad civil...
Yani demek istediğim küçük bir ofis.
Sí, es decir, es una oficina pequeña.
Demek istediğim sen güvendeydin tamam mı?
El hecho es que usted estaba a salvo.
- Demek istediğim ah, evet ya da hayır eğer gideceksen çıkış yolunda kapıyı kilitlemelisin, fakat kalmak istiyorsan şayet, kalabilirsin. - Um...
No lo sé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]