Demek istediğim de bu перевод на испанский
988 параллельный перевод
- Benim demek istediğim de bu.
- Sí, a eso me refiero.
- Tamam işte, demek istediğim de bu.
Bueno, se cae de maduro.
Demek istediğim de bu.
Esa es la cuestión.
Evet, benim demek istediğim de bu.
- Así que lo compré... - Eso es lo que quiero decir.
Demek istediğim de bu.
Así hay que hablar.
Hayır. Demek istediğim de bu zaten.
No, a eso me refiero.
Demek istediğim de bu.
Eso es lo que yo quería decir.
Demek istediğim, bu öğlen çaydaydım, oradaki bazı insanlar sen ve Lucy'den bahsediyorlardı.
Lo que quiero decir es que esta tarde fui a un té donde algunas personas... hablaban de usted y de Lucy.
Demek istediğim bir asilzade için normal bir durum bu.
Esto es muy normal en alguien de la nobleza.
Bu imkansız yaratık... Hayır, hayır, hayır, demek istediğim, bu enfes kadın zevk anında içinizden ayrıcalıklı birini neşesinde yalnız bırakmamak ister.
Esta criatura insoportable... no, esta mujer de carácter... no quiero privarles del privilegio de estar a solas con ella.
Demek istediğim Tobel bu farkı anlayabilecek tek kişinin siz olmasını garanti altına almış.
Tobel estaba seguro de que usted vería la diferencia.
Bu kadar çok insanı kim tahmin edebilirdi... Demek istediğim hepsi sanki onun ailesi gibi davranıyor ya da...
No me esperaba tanta gente en el funeral... además se comportaban como si fueran de su familia o...
- Demek istediğim bu değildi. Ned ve Kay de bu kadar umursamaz çünkü senin alışık olduğun şekilde yaşıyor oluruz.
Y Ned y Kay estarán contentos... porque viviremos como siempre lo has hecho.
Bay Kelson... Onları almam sizce ne kadar sürer, önce... Yani demek istediğim, tüm bu bürokrasiden sonra.
Sr. Kelson ¿ cuánto tiempo cree que tomará digo, después de todo el papeleo?
Demek istediğim aklı başında hiç kimse.. .. bu kadar çok yiyecek ve su olan yeri.. .. bırakıp da cehennemin dibine gitmek istemez.
Nadie con sentido común querría dejar este lugar... donde hay comida de sobra y el agua es buena... para navegar por ese infierno... discúlpeme, señora...
Demek istediğim, bu dünyada sanatçı olmanın zorluğunun ben de farkındayım ama...
Sé que es difícil ser artista en este mundo tan cruel...
Benim demek istediğim bu yaşamınızdan önceki anılarınız.
Lo que quise decir es el recuerdo de sus vidas antes de esta.
- Hayır hayır... Demek istediğim, gecenin bu saatinde rahatsız edilmek onu kızdırmasın?
¿ Usted no se molesta por hacerlo en medio de la noche?
Demek istediğim, yalnızlık insanı bu hale getirebilir.
Es lo que trato de decirle. La soledad puede hacer eso a una persona.
Demek istediğim, emin olmam lazım..... çünkü bu Miki'nin hastalığından beri bu bizim ilk yolculuğumuz.
Quiero decir, que quise estar segura porque es nuestra primera salida desde la enfermedad de Miki.
Demek istediğim bu değil!
¡ No es de eso de lo que quiero hablar!
Demek istediğim de bu.
A eso me refiero.
Demek istediğim ikimiz de bu planı uzun zamandır düşünüyoruz ancak Angela şehir dışındaki işleriyle çok meşguldü nihayetinde yaz da geldi ve biz hala küçük Rachel'ımızı...
Es decir, hemos querido tenerte durante tanto tiempo pero Angela estuvo con familiares fuera de la ciudad. El verano llegó y la pequeña Rachel no nos ha visitado.
Demek istediğim Roma bu konuyu zorla kabul ettirebilir. Hükümdarın yetkilerine sahip olmaya çalışabilir.
Afirmar que Roma puede determinar este asunto, afirmar también que Roma puede decidir la sucesión de la Corona.
Demek istediğim, tam Joe'dan beklenebilecek bir şey bu.
Es algo que se espera de Joe.
Demek istediğim kasıtlı olarak asla sokak ortasında bir Alman'ı öldürmedim. - Ama yapabilirdiniz? - Evet, işim olmasaydı ama bu benim sorumluluğumda değildi.
Por ejemplo, algunos de los Comunistas que habían reclutado eran condenados a muerte.
Yani eğer istersen, isteseydin, sesini müziğin üzerine koyabilirim. Müziğe göre uydurabilirim. Anla işte, demek istediğim bu.
Me gustaría poner tu voz sobre la música explicando de qué trata.
İşte benim de demek istediğim bu.
Eso es lo que quiero decir.
Demek istediğim bu değil...
No es eso de lo que hablaba...
Demek istediğim, daha fazla paraları var ve bu sebeple neşeleri de daha büyük.
Significa tener más dinero... y por lo tanto disfrutar, disfrutar intensamente.
Bu, senin babanın düşüncesizliğiymiş fakat benim demek istediğim bu tür bir zorlama değildi.
Pero era muy violento por parte de su padre. No son esas las obligaciones a las que me refiero.
Bu hoşuma giderdi. Demek istediğim size rahatsızlık verebilirim.
Es que quizás... te hartes de mí.
Bayım, demek istediğim, adamlar için normal ücret 6 pezo... gardiyanlar için de 10 pezodur. Bu ayyaş herif... 10 dolar için çizmelerinizi bile yalar.
Pero, señor, estoy tratando de decirle que el precio normal es de 6 pesos por el hombre y 10 para los guardias, y esta comadreja lustrará sus botas con su lengua por 10 dólares.
Gençleşmiyorum, bütün demek istediğim bu.
Trato de decirte que no rejuvenezco.
demek istediğim, bu lastik ile ilgili yanlış bir şey varsa araba o gün servisteydi ve kontrol edilmişti birileri onu bilerek patlatmış olmalı.
Es decir, si el neumático estaba bien y lo habían revisado cuando llevó el auto al taller alguien debe de haberlo desinflado.
Ama Picasso, eli çabuk bir adamdı. Yani demek istediğim... - Anladınız siz... bu rastlaşmaların sonucu nereden bakarsanız bakın... çok verimliydi.
Pero Picasso era un trabajador rápido, con lo que... quiero decir, ustedes entienden, que... los resultados de este encuentro fueron, a lo menos extremadamente fructíferos.
Demek istediğim... belki de bu işte pek iyi değilimdir.
Es decir... quizás no sirva para esto. ¿ Entiende lo que digo?
Demek istediğim... bu otel son derece yetersiz ve kötü işletiliyor... siz de çok kaba ve saygısız bir adamsınız.
La organización de este hotel es ineficaz y usted es un grosero.
Demek istediğim, arabasını evin önünden çekmek istiyorsan onu istasyona götürmek için niye bu kadar uğraşıyorsun ki?
O sea, si quisieras sacar el coche lejos del frente de la casa porqué hacer todo el lio de llevarlo abajo a la estación?
Demek istediğim, eğer bir adamın sıradan yaşantısında suratında her gün orospu çocukları ile uğraşmaktan ötürü çizikler oluşuyorsa bu zenciye kimse yardım etmez.
Me refiero a que cuando un hombre tiene cicatrices en su jeta de tratar con hijos de puta cada día en su vida normal. Nadie va a aplastar a este negro.
Demek istediğim tam olarak bu işte : senin yadsıman etkili görünen bir prensibin örneği, yadsımanın gücünün.
su negativa es un ejemplo del principio aparentemente perfecto del poder de la negación.
Demek istediğim, bu tarz şeyler her gün milyonlarca kişinin başına geliyor.
Quiero decir que... esta clase de cosas les ocurren todos los días a millones de personas.
Demek istediğim, kendini aptal durumuna düşürse bile bu onu hiç rahatsız etmiyor.
El punto es que nada le molesta en absoluto incluso si su forma de ser la convierte en una completa idiota.
Demek istediğim aşkı düşünüp, onu hissetmeye başladığında 10 yaşında olsan ve diyelim ki, 70'ine kadar yaşasan bile bu çok sınırlı olur, çünkü onun da, seninle aynı zamanda yaşama olasılığı nedir ki?
Si lo piensas considerando que el amor comienza a sentirse a los 10 años si vives hasta los 70 es muy limitado. ¿ Qué posibilidad hay de que viva el mismo tiempo que yo?
Demek istediğim, bu voodoo sadece basit bir batıl inanç.
Básicamente, es un mezcla de religiones.
- Demek istediğim bu işte.
- Hablas en serio. - ¡ Es lo que estoy tratando de decirte!
Benim demek istediğim bu değil.
¡ No se trata de eso!
Belki de demek istediğim bu. Umrumda değil.
... Bueno, tal vez sí.
eğer algılaman yani, eğer kendi tertibatın düzgünce işliyorsa Everest'e tırmanman ilgisiz bir hal alır, saçmalaşır çünkü bu, demek istediğim tabii ki bir noktada muhakkak yedinci caddede olan bir tütün dükkânından farklıdır.
Si tu mecanismo de percepción funcionara correctamente... sería irrelevante ir al Everest, e incluso un poco absurdo. Desde cierto punto de vista está claro... que es muy diferente de un estanco de la Séptima Avenida...
Bu işleri Jack'i incitmeden yapmanın yolları var, demek istediğim bu.
Hay muchas formas de llevar el asunto y que Jack no se ofenda. No sé si me explico.
Kutsal ana kilisesinin iyiliği için, demek istediğim tam olarak bu.
Por el bien de la Santa Madre Iglesia. Eso es exactamente lo que quiero decir.
demek istediğim 2063
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim şu ki 19
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğim şu 35
demek istediğim bu değil 27
demek istediğim şu ki 19
demek istediğim bu 42
demek istediğimi anladın mı 56
demek istediğim o değil 18
demek istediğim bu değildi 38
demek istediğimi anladın 18
demek istediğimi anlıyor musun 62
demek istediğimi anladınız mı 16
de buluşalım 31
de buluş 18
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
de buluşalım 31
de buluş 18
demek 970
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52