Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ D ] / Demek istediğim şu ki

Demek istediğim şu ki перевод на испанский

247 параллельный перевод
Demek istediğim şu ki...
El negocio que yo estoy tratando de hacer es este...
- Demek istediğim şu ki :
- El negocio que yo estoy tratando de hacer es :
Demek istediğim şu ki, günışığını görmeğe başIıyorum.
- Es decir, que empiezo a ver la luz.
Demek istediğim şu ki siz bana her zaman iyi davrandınız.
Aunque no creo que sea tan buen negocio como la gente imagina. Le quedo agradecido y más por las facilidades de pago. Siento que tenga que marcharse
Demek istediğim şu ki, daha kötüsü de olabilirdi.
Quiero decir, que pudo haber sido peor.
Demek istediğim şu ki- - Özür dilerim, anne.
Sólo quise decir... Lo siento, mamá.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
Bueno, lo que quería decir, profesor Kelp, es que tengo que entrenar al rugby.
Demek istediğim şu ki kocam onun sebep olduğu kırık kalp yüzünden öldü.
Creo que mi marido ha muerto porque ella le destrozó su corazón.
Demek istediğim şu ki, San Francisco'da bir sürü çatı var.
Hay muchas azoteas en San Francisco.
Demek istediğim şu ki ; ruhun cehennem ateşine mahkum edildi mi?
Lo que quise decir es si tu alma está condenada al infierno.
Demek istediğim şu ki, Spencer hiç göze batmıyor çok ağırdan alıyor, çünkü doğru işi bekleyecek kadar parası var.
Lo que quiero decirte es que Spencer está tranquilo se lo toma con calma, porque puede esperar el momento justo.
Demek istediğim şu ki çalındı...
Lo que quiero decir, es que alguien robo mi...
Thana, demek istediğim şu ki, senin için endişeleniyorum.
Thana, lo que intento decir es que estoy preocupado por tí
Demek istediğim şu ki Madam, istediğiniz herhangi bir şey olursa, bana sadece söylemeniz yeterli olacaktır. Tuhafiye, iç çamaşırı, çorap... ya da yeni moda şeyler.
Me gustaría que supiera que sólo tiene que pedírmelo... y yo le traeré todos sus caprichos... en mercería, medias, sombreros y complementos.
ben genelde bir şarkıcının başından aşağıya para yağdırmam yani... demek istediğim şu ki, sanırım o an aniden olmuş bir şeydi bu.
No creo que sea necesario regar la cabeza de un cantante. Pero creo que... Aunque supongo que algo así podría suceder.
Demek istediğim şu ki, gelecek yıl oynarsam, kendi şartlarıma göre, onlarınkine göre değil.
Sí ya lo sé, pero lo que digo es que si juego el próximo año, será con mis condiciones, no las de ellos.
Bakın, demek istediğim şu ki, dağımızı inşa etmek için son günümüz.
Quiero decir que hoy, es nuestra última oportunidad de construir la montaña.
Demek istediğim şu ki artık ne düşündüğüm ya da düşünmediğim umurumda değil.
Ya no me importa lo que piense o no piense.
- Demek istediğim şu ki :
- Que el pobrecito fue empujado...
Doktor, demek istediğim şu ki gerçeğinin yerini hiçbir şey tutamaz.
Lo cierto es que nada puede imitar el sexo de verdad.
Demek istediğim şu ki Kaptan, bu insanlar... yüzyllardır Bilge olarak adlandırdıkları Tanrıların,... kavgaların sonucu geleceğini inanıyorlardı.
Lo que quiero decir es que esa gente ha creído durante siglos que unos dioses, llamados Sabios, les salvarán de sus conflictos.
Demek istediğim şu ki, yeni bir okulun ilk günü zor olur...
El punto es, el primer dia en una nueva escuela es dificil...
Neyse Beth, demek istediğim şu ki : ... seninle eve gitmeden önce duygularını düşünmem gerekirdi.
Lo que digo, Beth, es que debí pensar en lo que sentías antes de ir a tu casa.
Demek istediğim şu ki, Bugün günlerden Sept, Yani, sabbath, bugün kuralları sadece, bir ölüm kalım meselesi söz konusuysa çiğneyebilirim.
Lo que quiero decir es, aqui estamos, es Shabbos, el descanso, el cual estoy permitido a quebrar solamente si es una cuestion de vida o muerte.
Demek istediğim şu ki, ben çok satanlar arasına girebileceğinden eminim.
Es fácil. Me refiero a que podría ser extremadamente comercial.
Oh, pardon, demek istediğim şu ki geçmişte çok doğal karşılamışız ve geri döndüğü zaman böyle yapmayacağız.
Quise decir que en el pasado, la tomábamos por sentado... y no haremos eso cuando regrese.
"Demek istediğim şu ki ;" hesabı aramızda bölüşürken biftek yiyen ve salata yiyen aynı kefeye konmamalı.
Pero al dividir la cuenta en 3 partes el carnívoro le roba al vegetariano.
Demek istediğim şu ki, bu adam, tuzağa düşürüldü ve ben sorumlusunu biliyorum.
Lo que intento decirle es que a este hombre le tendieron una trampa, y yo sé quién lo hizo.
Ve demek istediğim şu ki, Amerikan halkı bana inanacaktır, neden mi?
Y la gente creéra lo que yo diga. ¿ Y sabe Ud. por qué?
Demek istediğim şu ki o... o seni seviyor.
Bueno, es decir... él te ama.
Demek istediğim şu ki... Ya da, boş ver.
Es decir, ¿ qué sé yo, de todos modos?
Demek istediğim şu ki Roswell kesinlikle yasal macera davetinin yuvası değil.
Sólo digo que Roswell no es exactamente un semillero de aventuras legales.
Demek istediğim şu ki, Donna'ya güvenmelisin.
El punto es, tienes que confiar en Donna.
Demek istediğim şu ki, kendini farklı hissetmek kötü bir şey değildir.
Lo que quiero decir es que no es nada raro sentirse diferente.
Demek istediğim şu ki, gördüğünüz kişi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz, o yüzden tüm olasılıkları dikkate almak zorundayız.
Y mi punto es, que no conocemos nada acerca de la persona que viste, y tendríamos que mantener todas las posibilidades abiertas.
Demek istediğim şu ki Cordy Seltrax gibi bir şey alıyorsa daha önce başka şeyleri denemiş olmalı.
Si Cordy estaba tomando algo como SeItrax... ... habrá probado otras cosas antes.
Demek istediğim şu ki, sen... gerçekten olağanüstü bir kadın oldun.
lo que quiero decir es que, te has convertido en una mujer realmente extraordinaria.
Demek istediğim şu ki, eğer Oscar'ı seçersen...
Lo que digo es que, si escoges a Oscar...
Demek istediğim şu ki, benim de bir takım korkularım ve güvensizliklerim var. Ama bunlar benim, senin değil. Önemli değil.
El asunto es que tengo temores e inseguridades pero es mi problema, no el tuyo.
Demek istediğim şu ki, evimizde zaten birkaç İncil var.
Lo que quiero decir es que tenemos muchas Biblias en la casa.
Demek istediğim şu ki güzel karımla ya samaya devam etmeliyim ve yastığındaki göz yaşları benim için çok fazla olur.
Lo importante aquí es... que debo continuar mi vida con tu madre y tener que lloriquearle es demasiado para mí. ¡ Maldito sea!
Ama şu doğru ki Clinton bazı kirli doğrularla buradaydı.. seninle ilgili, sen, sen, veya herbirimizle ilgili. Demek istediğim, karttaki çarpıcı doğruyla ilgili?
Es cierto que Clinton pudo revelar verdades de ti o de cualquiera de nosotros pero, ¿ eso te da la exclusividad a esa tarjeta?
Yani demek istediğim, neden bütün gün boyunca Sunny'nin köşesinde doktor çağırmadan durayım ki?
Como, ¿ por qué me quedé todo el día a su lado sin llamar a un médico? Porque los odiaba.
Demek istediğim şu ki...
Y seguí busando en la ciudad.
Demek istediğim, öyle ki... birçok insanın hayat boyu başaramadığı birşey.
Sabes, algo que... mucha gente no hace en toda su vida.
Demek istediğim, Mezentius kalesinde bunu güvenlice yönetiyor... sen ne yapabilirsin ki?
Y con Mezentius gobernándolo a salvo desde su castillo ¿ qué podrías hacer?
Mesele o değil. Bu tamamiyle... şu an bana öyle bir şey sordun ki, demek istediğim, bana biraz süre tanımalısın, tamam mı? Yani, bana bunu öyle pat diye söylememelisin.
Sólo que tú... vienes a hablarme de esto justo ahora y... debes dejar que me reponga.
Şey, demek istediğim, şu an bulaşmış oldun, tabi ki, kendini açık fikirli, güzel ve etkileyici... Mari kadınlarından uzak tutamazsın
Bueno... digo... estás involucrado ahora, y por supuesto no te rodearías de hermosas y fascinantes mujeres casadas de mente abierta.
Uğruna savaşmaya değecek bir kız varsa demek istediğim şu ki uğruna savaşmaya değecek bir kız
Eso he dicho Una chica por la cual luchar
Demek istediğim şu ki, yakında taşınmak zorunda kalabilirim.
Te dicen que quieren ser tus amigas... pero realmente quieren joder contigo. La cosa es que tal vez tendré que mudarme... porque querrá deshacerse del apartamento.
Bak, demek istediğim... yaptığım onca şey varken, neden, kocama annesi kadar... güzel spaghetti ve köfte yapamadığımı bu kadar kafama takıyorum ki?
Mira, solo digo que con todo lo que hago aquí ¿ por qué me importa tanto no saber hacer spaghetti con albóndigas para mi esposo como lo hace su madre?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]