Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ A ] / Ak

Ak перевод на французский

40,907 параллельный перевод
Kanınızı akıtacağım!
J'ai saigné pour vous!
Ölümcül bir silah kullanmak suçundan hüküm giyip 6 ay boyunca akıl hastanesinde tedavi gördüğünü herkes biliyor.
Tout le monde sait pour ton inculpation pour agression avec arme mortelle et ta condamnation à passer six mois en établissement psychiatrique.
- Evet, resmen akıl hastası.
Elle est tarée.
- İzninizle. - Akıllı insanlarla çalışıyor olduğumu bilmemin...
- Travailler avec les plus brillants esprits que j'ai eu le privilège de rencontrer,
Görünüşe bakılırsa şifrelenmiş 3. bir kişi bilgi akışını gasp ediyor.
On dirait qu'un autre programme crypté détourne le flux d'information...
Eski bir arkadaşım, bir bakıma akıl hocam sayılır.
C'est un vieil ami, une sorte de mentor.
- Akıl sağlığı çantaları geldi.
- Étuis pour santé mentale.
Ajanlar, kontrolü yeniden ele alacaksak, Müdür Green ve yardımcısının akılları yerinde olması gerek.
Agents, il nous faut le Directeur Green et ses matons encore lucides si l'on veut reprendre le contrôle de cet endroit.
Burrows, çok kötü bir etki bırakacak diyor ama iki şekilde de bu akıl ve vicdanın savaşı.
Burrows dit que c'est stigmatisant. Quoi qu'il en soit, il s'agit d'une bataille pour les coeurs et les esprits.
Hayır. Mace akıllı bir adam.
- Non, Mace est raisonnable.
İnternet bahçe hortumu olsa bu kitap Niyagara Şelaleri olur. ... evrenin en derin düşüncelerini göz çukurlarından akıtıverir.
Si internet est un tuyau d'arrosage, ce livre c'est les chutes du Niagara, expédiant les pensées les plus profondes de l'univers à travers tes orbites.
- Akıllı da ondan.
- Parce qu'il est malin.
Bundan daha akıllısın.
Tu es plus malin que ça.
Su akıyor.
de l'eau couler.
Akıl okumak onlardan biri değil.
Mais pas celui de lire les esprits.
Bazen en akıllıca laflar çocuklardan gelir.
La vérité sort de la bouche des enfants.
Az önce biceps, triceps, ve sol ta * ak kasımı çalıştırdım.
J'ai bossé les biceps, les triceps et le testicule gauche.
O sensin... Yalnızca daha güçlü ve akıllı.
C'est toi... en plus fort et en plus intelligent.
Babam, ana akımın dışında kalan bir çizgi roman dağıtıcısıydı.
Mon père vendait des bandes dessinées underground.
Yere buhar veriyoruz. Yer ısınırken petrol aşağı iniyor. Kumların üstünden akıyor.
On injecte de la vapeur dans le sol et quand il se réchauffe, le pétrole se sépare du sable et s'écoule.
Yok olursa, akıntılar ve hava modelleri değişir.
S'il disparaît, ça changera les courants et les conditions météo.
Akıntılar inanılmaz hızlı hareket ediyor.
Les courants vont à une vitesse extraordinaire.
Bu akış kar yağışıyla dengelenmezse, buzul örtüsü gittikçe küçülüyor ve deniz seviyesi yükseliyor.
Sans chute de neige, la couche de glace s'amincit et la mer monte.
Sorun şu ki okyanus, akılalmaz miktardaki karbondioksit salımı sebebiyle kendi işini yeterince hızlı yapamıyor.
Le problème est que l'océan ne peut effectuer ce travail suffisamment vite, étant donné les énormes quantités de CO2 émises.
İklim mültecileri başkente akın ediyor.
Les réfugiés climatiques affluent...
Akıntı burada, gördün mü?
Vous voyez ce courant bleu?
Grönland'daki buzların eriyip denize dökülmesi, taşıyıcı akıntıyı durduracak ve golfstrim yavaşlayacak.
Il emporte la glace fondue du Groenland comme un tapis roulant.
Akıllı herif
Un garçon intelligent.
Çünkü şuna hâlâ inanıyoruz ki akıl problemi yaşıyorsak bu utanılacak bir durumdur.
Parceque l'on pense encore... que les problèmes mentaux sont honteux...
Ama sorun akıl sağlığındaysa bütün aile olarak sessizliğe bürünürsünüz.
Mais si c'est votre tête... La famille devient silencieuse.
Bu da oğullarının akıl hastası doktoru bir terapist olmasından dolayı ailenin utandığı anlamına geliyor.
Même la famille du médecin a eu honte d'admettre que son fils traite les problèmes de l'esprit.
Padres, Dodgers'a karşı oynamak için Los Angeles'a gittiği zaman bile Ginny Baker'ın hayranları onu görmek için buraya bile akın ediyorlar.
Même lors d'un jour de voyage les fans font la queue pour voir Ginny Baker alors que les Padres se dirigent vers Los Angeles pour une série de trois matchs - contre les Dodgers.
Sıkıyönetim ise ya çok akıllıca olacak ya da beni alaşağı edecek.
La loi martiale sera bien vue ou signera mon arrêt de mort.
Akıllıca. Kennedy tarzı.
D'accord.
- Akıllıca.
C'est intelligent.
Kendini akıllı sanıyorsun, değil mi?
Vous vous croyez intelligente?
Akıllısın, sempatiksin, çabuk uyum sağlıyorsun.
Vous êtes intelligent, agréable, rapide.
Luthorlar akıllı ve tehlikeliler.
Les Luthors sont intelligents et dangereux.
Gerçek bir akıl hocasının yapacağı gibi.
C'est ce que fait un vrai mentor.
Annem sütten çıkmış ak kaşık değil ama buraya gelip onu şeytanın ta kendisi olmakla mı suçluyorsun?
Ma mère n'est pas une sainte, mais vous venez ici et vous l'accusez d'être le Diable incarnée?
Karar bozulduysa bu demek ki hiç kimse onunla konuşmamış akıllarına bile gelmemiş.
Si l'affaire a été effacée, ça veut dire que personne ne l'a interrogé. Personne n'y a pensé, donc on enquête sur deux victimes de ce Rossignol.
O sefilin sana ağzının suyu akıyor.
- Cette vermine bave dès qu'il te voit.
Asıl benim sana ağzımın suyu akıyor, Bernardo.
Je bave dès je te vois, Bernardo.
Aptal mıyız, akıllı mıyız?
Sommes nous fous ou malins?
Diş etlerimi kesersem kan akışıma daha hızlı girer mi?
Si je coupe mes gencives... Ça rentrera dans mes veines plus vite?
Evsizlerde genellikle ciddi akıl hastalıkları görülüyor.
Les SDF souffrent souvent d'une maladie mentale.
Çok akıllıca bir gözlem genç hanım.
C'est une très astucieuse observation, jeune dame.
- Akıllıca.
- Malin.
Akıllıca.
Bien vu.
Akıllıca kullan.
Utilisez ça à bon escient.
O zaman kendine başka bir akıl hocası bul.
Trouve-toi un autre mentor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]