Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bir dolar

Bir dolar перевод на французский

7,403 параллельный перевод
New York'a ilk taşındığımda, Evsiz birine on dolar verdim. Ama karıştırmışım çünkü amacım bir dolar vermekti.
La première promenade à New York, j'ai donné dix dollars à ce sans abri alors que je voulais simplement lui donner un dollar, et quand je lui ai demandé de me les rendre, tout le monde s'est rapproché et m'a hué,
Otomat için bir dolar verebilir misin?
Tu me donnes un dollar pour le distributeur?
Stu bana Marcy'i tekrar sikebilmek için bir milyon dolar önerdi.
Stu m'a proposé 1 million de $ pour baiser avec Marcy.
Biliyor musun, biri Karen'le bir milyon dolar karşılığı sikişse bu benim hiç hoşuma gitmezdi.
Tu sais, je ne serais jamais d'accord que quelqu'un baise Karen pour 1 million de $
Tamam. Bu odada yazdığı yazılımla bir milyar dolar kazanan herkes elini kaldırsın.
Que tous ceux qui ont réalisé des milliards de dollars grâce à leur logiciel, lèvent la main.
Kont bana güzel bir fiyat verdi, 200 dolar.
Le Comte m'a fait une belle offre. 200 dollars.
40 dolar duydum bir yerden.
J'ai 40 dollars ici!
Yani, zaten bildiğimiz bir şeyi tasdik etmek için neden binlerce dolar harcayalım ki, ve bildiğimiz şey de birbirimizi sevdiğimiz.
Pourquoi dépensez des centaines de dollars pour juste réaffirmer ce qu'on sait déjà, qu'on s'aime.
Ben bir çizik bilet 500 dolar kazandı.
J'ai gagné 500 dollars au ticket à gratter.
7 dolarım var. Bir de, Himalayalar'a ait...
J'ai 7 $, et une Himalaya...
Sormamız gereken asıl soru, 17 yaşında bir kızın, 2.3 milyon dolar değerinde tahvil senetleri ile ne işi olduğu?
Et la vraie question est qu'est-ce qu'une fille de 17 ans faisait avec 2,3 millions en bons?
Evet, beş bin dolar ederindeki bir yüzüğü hizmetliye öylesine vermiştir kesin.
Je sais que tu ne l'aimes pas, mais tu n'as pas hésité à l'utiliser. oh, ca a été mutuellement bénéfique.
Kötü boyanmış hurda bir pikap için benimle 60 bin dolar değerindeki bir arabayı mı takas etmek istiyorsun?
Je ne vais pas payer. Tu veux m'échanger une voiture qui vaux $ 60k contre un vieux pickup avec des flammes sur le coté?
Size 1,200 dolar verdiğini ve karşılığında sizinle yatması için kızınız Debbie'yi ona ayarladığınızı söyleyen yeminli bir ifadeyi imzaladı.
Il a signé une déposition où il affirme qu'il vous a payé 1200 $ en échange d'une relation sexuelle avec votre fille, Debbie.
İsa orada, ve Tanrı, ve Kutsal Ruh ve... herkes şarkı söyler ve... kalbin büyük bir sevinçle dolar.
Jésus est là, et Dieu, et le Saint-Esprit, et... tout le monde chante, et... notre cœur est rempli d'une grande joie.
Evde bedavaya çizebileceğimiz bir logo için gerçekten 10 bin dolar harcayacak mıyız?
Nous allons vraiment dépenser dix mille dollars pour un logo que nous pourrions créer en interne gratuitement.
Binlerce dolar değerinde mücevher çalan bir hırsızı takip ediyoruz.
On traque un voleur qui dérobe des milliers de dollars de bijoux.
Tebrikler, ağzına bir çorap alıyorsun, 1300 dolar, Joe Theismann.
Félicitations, vous mettez une chaussette dans votre bouche, 1,300 billets, Joe Theismann.
Bunun sembolik bir jest olduğunu biliyorum ama alt yatırım limitim 1000 Dolar.
Je sais que c'est un geste symbolique, mais mon investissement plancher est de 1 000 $.
Son bir kaç ay içinde yaklaşık 160 milyon dolar.
Environ 160 millions ces derniers mois.
Bir milyon dolar!
C'est un million.
Bir milyon dolar mı?
- Un million de dollars? !
Sanık, John Herring Sayın Prens Howland'ın evine zorla girip pek çok kaşık gümüş dolar ve giyim eşyası yağmaladığı için mahkum edildikten sonra acı bir ölüm cezası almıştır.
L'accusé, John Herring, a été déclaré coupable d'effraction dans la maison de M. Prince Howland et de lui avoir volé plusieurs cuillères, des dollars en argent, et des vêtements, est condamné à mort.
Bir milyar dolar için bile sana oramı yalatmam.
Je ne te laisserais pas me lecher pour un milliard de dollars.
Bir dakikası 100,000 dolar.
$ 100,000 pour une minute avec elle.
Fakat... 2 milyon dolar değerinde balık pulum kayıp... afedersin Benimde sabrım bir yere kadar
Mais... perdre de la Fishscale d'une valeur de 2 millions... s'il vous plaît, ferait aussi ça à l'homme le plus patient.
Bizi aramamış, FBI'yı aramamış. Sadece 1 milyon doları toparlayıp Central Park'ta bir ağacın altına bırakmış.
Il ne nous a pas appelés, ni le FBI, il a juste rassemblé un million de dollars qu'il a laissés sous un arbre de Central Park.
Normalde 10,000 doların üstündeki çekleri bir hafta tutarız.
Normalement, il faut attendre 7 jours pour un montant de plus de 10 000 $.
Daha önce görmediği bir vaize 50 bin dolar verdiğini biliyor muydun?
Tu savais qu'il a donné 50 000 $ à un prêcheur qu'il n'avait jamais vu?
Dağların tepesinde 15 dakikalık bir fırtına kopsa bu tünellerin çoğu dolar.
Certains tunnels se remplissent alors que l'orage dans les montagnes ne dure parfois que 15 minutes.
Bir milyon dolar avans istiyorum ve mahkemeye gidince iki milyon dolar daha.
J'exige un millions de dollars comme acompte et 2 millions d'avance quand on ira au procès.
Bir milyon dolar değildir herhalde.
Ça ne vaut pas un million de dollars.
Sen bana 55 dolar ver, ben sana çorapları bir de bu 12'liği vereyim.
Donnez-moi 55 $ en échange des chaussettes... et de ce 12 gauge.
İnan... Bir milyon dolar mı?
Un million de dollars?
Bir milyon dolar ne kadar büyüklükte?
Ça fait beaucoup, non?
Bir çantaya dolar mı?
Ça rentre dans une valise?
- Bir milyon dolar mı?
Un million de dollars?
Köpeğimi öldürüp bir de üstüne bir milyon dolar mı istiyor?
Il tue mon chien et il veut un million?
Eğer bunu biliyor olsaydım kendimi umursayan bir arkadaş gibi göstermek için 20 dolar harcamazdım.
Si j'avais su, je n'aurai pas dépensé 20 $ pour montrer que j'étais un bon ami.
Mahkemeye çıkıp aramaya zahmet etmediğin aptal bir kitap için 180 dolar ödemeyeceğim.
Je ne vais pas traîner mes fesses au tribunal et payer 180 $ pour un livre stupide que tu es trop paresseux pour chercher.
Peralta, biraz üzücü bir çocukluk geçirdin diye sana yarım milyon dolar verecek değilim.
Je ne vais pas vous prêter autant sous prétexte que votre enfance était triste.
Bir milyon dolar gibiyim.
Je pète la forme.
Otuzuna gelmeden çeyrek milyar dolar servet yaptı emekli oldu, bir ada aldı.
Il s'est fait un quart de milliard de dollars avant 30 ans, a pris sa retraite et acheté une île.
Evet, 25 milyon doları onaylayan ilk arama Venezüella'da bir bankaya yapılmış.
Ouais, ce premier appel confirmant les 25 millions $? Il a été fait à une banque au Venezuela.
25 milyon Dolar'ın bir anda gökten zembille inmedi.
25 millions de dollars n'apparaissent pas comme par enchantement.
Ama tuşa bastığınızda bir anda Cordero'nun hesabında 25 milyon Dolar belirdi.
Et pourtant, au moment où vous avez pressé ce bouton, 25 millions $ ont été transmis jusqu'à au compte de Cordero.
25 milyon Dolar karşılığında süren bir soruşmayı yanlış delillerle yok etme.
25 millions de dollars pour fournir de faux témoignages pour porter atteinte à l'enquête.
O zaman Berman bir hiç uğruna 25 milyon Dolar ödedi.
Puis Berman a payé 25 millions de dollars pour rien.
Benimle istediğiniz kadar tartışabilirsiniz ama itiraz ettiğiniz her bir satır için ayrıca 50 Dolar ilave bedel ödeyeceksiniz.
Bon écoute, on peut se disputer si tu veux, mais pour chaque chose avec laquelle vous n'êtes pas d'accord, bande d'idiots il y aura une surcharge de discussion de 50 $.
Yatak odasının altında 50 bin dolar nakit ve sahte bir pasaport var.
Sous le parquet dans la chambre, vous trouverez 50 000 $ en espèces et un faux passeport. Allez les chercher.
Gerçek şu ki, bir arkadaşım birkaç dakikalığına iş yapmam ve sonra bir şarta bağlı olmadan bir haftalığına New Orleans'tan ayrılmam için bana 3 bin dolar teklif etti.
À vrai dire, on m'a offert 3 000 dollars pour lui parler quelques minutes, et quitter la ville une semaine sans me retourner.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]