Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ O ] / O zaman ne

O zaman ne перевод на французский

19,621 параллельный перевод
O zaman ne olur?
Que se passera-t-il alors?
O zaman ne yapardın?
Qu'aurais-tu fait?
O zaman nefret etmezler miydi yani?
Ils ne nous détesteraient pas pour ça?
# O zaman ne yapmak istediğini söylüyor #
Et il dit qu'il veut se faire pardonner
- O zaman ne yapacağız?
- Et que va-t-on faire?
- O zaman doğru zaman değil miydi?
- Ça ne semblait pas le bon moment?
Peki o zaman Barry Allen. Ölmemenizi sağlamak için elimden ne geliyorsa yapacağım ben de.
Alors je vais faire mon possible pour m'assurer que tu ne te fasses pas tuer.
Ne söyledin o zaman?
Dites-moi ce que tu as dit?
- Sorun ne o zaman?
- Alors où est le problème?
O zaman Jason'ın hayatının değeri ne?
Alors, que vaut la vie de Jason?
O zaman bana her zaman yalan söylediğini kabul etmiyor musun?
Donc tu ne me mens pas tout le temps?
İnanma o zaman.
- Ne me croyez pas alors.
Alışma o zaman.
Alors, ne t'y habitue pas.
Eve ne için gitmiştin o zaman?
Alors... qu'est-ce que tu venais faire chez elle?
O zaman söyle ona Lincoln'ü almasın.
Alors dis-lui de ne pas emprunter Lincoln.
- Senin için ne yapabilirim o zaman?
- Que puis-je pour toi?
- Burada ne arıyorsun o zaman?
Alors qu'est-ce que tu fais là?
Yapmama kararı almadan önce tek yolun bu olduğuna ikna etmeliyiz o zaman.
Alors nous devons le convaincre que c'est la seule façon avant qu'il ne décide de ne pas le faire, non?
Kızı hiç göremezsin o zaman.
Tu ne la verras plus.
O zaman işleri gereksiz yere karıştırmanın lüzumu yok.
Alors, ne compliquons pas les choses inutilement.
O halde ne zaman duyuracağımızı konuşalım.
Parlons de la date de l'annonce.
Orada ne yapıyordunuz o zaman?
Qu'y faisiez-vous?
O zaman Sherlock'la ne yapacağız?
Et Sherlock et moi?
Anlamıyorum o zaman neyle alakası var, Caleb?
Je ne comprends pas. Qu'y at-il, Caleb?
- O zaman burada ne yapıyoruz?
- Alors qu'est-ce qu'on fait là?
- O zaman senin çözümün ne Robert?
Robert?
- İşe gelmeseydin o zaman Ann.
- Vous ne devriez pas travailler.
Evet. Sonra bir gün onun demesine göre 12 veya 13 hafta olmuş Aurelija geri dönmemiş. O zaman beri de gören olmamış.
Puis, un jour, elle pense depuis 12 à 13 semaines, elle n'est jamais revenue, elle ne l'a pas vue depuis.
O zaman şey olamazlar...
Ça veut dire qu'ils ne peuvent pas...
Regina, Pamuk Prenses'in kalbini ezene kadar mutlu olmayacaksa o zaman o kalbi ezmesi için ona yardımcı olmalıyız.
Si Regina ne sera pas heureuse tant qu'elle n'écrasera pas le cœur de Blanche-Neige, alors nous devons l'aider à le faire.
İşte asıl o zaman gerçekten boşa ölmüş olmayacağım.
Et alors, je ne serai vraiment pas mort en vain.
Her şeyi senin için yaptığımı o kalın kafana ne zaman sokacaksın?
Quand vas-tu rentrer dans ta tête d'idiote que je fais tout pour toi?
- O zaman Martha'yı izlememe yardım et.
Aide à moi à surveiller Martha. Je ne ferais pas ça, Stan.
Burada ne kadar zaman harcıyorsak, Hodge da Valentine'a o kadar yaklaşıyor.
Chaque seconde que nous gaspillons ici, Hodge se rapproche de Valentine.
O zaman sorularıma yanıt vermezsen ölümünün ne kadar yavaş olacağını biliyorsundur.
Alors tu sais à quel point ta mort sera lente si tu ne me réponds pas.
O zaman terapinin ne anlamı var?
Quel est l'intérêt de la thérapie, alors
- O zaman gidemezsin.
- Dans ce cas, tu ne peux pas partir.
Ne olur o zaman, Orus?
Alors quoi, Orus?
Sadece bir haftalığına geri dön. Eğer sevmezsen o zaman çiftçi olursun.
Reviens juste pour quelques semaines, et si tu ne t'y plais pas, alors, je t'en prie, deviens fermière.
Quentin 10 yaşındayken bir tane kart numarana katlanamazdım. Ama senin için dünyayı çekilebilir kılan şey buysa o zaman okulu bırak ve kart numaraları yap.
Quentin, quand tu avais dix ans, je ne supportais plus tes tours de magie, mais si c'est ce qui rend le monde supportable pour toi, alors vas-y, et fais des tours de cartes.
- Bu ne o zaman? - Mayakovsky'le çalışmak için buradayız.
Qu'est-ce qu'il y a alors?
O zaman benden ne istiyorsun?
Alors que veux-tu de moi?
- O zaman sana şunu söylememe izin ver, Cratchit bu kadar kalleş bir davranış cezasız kalmayacak.
Alors, permets-moi de le dire pour toi, Cratchit. Un acte aussi traître ne restera pas impuni.
O zaman en iyi tavrını takın.
Alors, ne me déçois pas.
- O zaman Casey'i vuracağımı da bilmen gerekmez miydi? Bana sen mesaj attın.
- Alors ne devriez pas vous avez connu que je allais tournage Casey?
İki hafta sonra öğrendim ki gelmediği için ona küfür ettiğim zaman o, Doğu Nehri'nde çürüyormuş.
Deux semaines plus tard, j'ai appris que pendant que je le maudissais pour ne pas être venu, il pourrissait dans l'East River.
Tam olarak ne yapıyorsun o zaman?
Qu'est ce que tu comptes faire exactement?
Brian, eğer benim de önemsemediğimi düşünüyorsan o zaman dikkatini vermiyorsun demektir.
Si tu pense que je ne m'en soucie pas, alors tu n'as pas fait attention.
O zaman hastaneye gidemez birisinin sessizce tedavi etmesi lazım.
Ils ne peut pas aller à l'hôpital, donc il cherche quelqu'un pour le recoudre discrètement.
O zaman bende şöyle düşündüm : Eğer annemi resmi göndermeme konusunda uyaracak bir uygulama olsaydı, babam kovulur muydu? "
Alors j'ai pensé, "Et s'il y avait une appli qui aurait pu avertir ma maman de ne pas poster ce commentaire qui a fait virer mon papa?"
Eğer benim romantik olamayacağımı öne sürüyorum, o zaman aklını kaçırmışşın.
Si tu sous-entends que je ne peux pas être romantique, tu délires complètement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]