Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Küçük ağaç

Küçük ağaç перевод на португальский

110 параллельный перевод
Küçük ağaç iyi mi?
Está tudo bem com a arvorezinha?
Küçük ağaç muhteşem.
É uma árvore muito bonita.
Bonzai. Dünya'daki en küçük ağaç.
O bonsai, a miniatura suprema.
Burada nachos var mı, küçük ağaç?
Não tem nachos aqui, arvorezinha?
Küçük ağaç odasını ziyaret etmem gerek.
Preciso ir à casinha da árvore.
Bu bizim küçük ağaç evimiz olsun.
Esta pode ser a nossa pequena casa na árvore.
Sonra hep beraber üzerinde yıldırımın yarısını yaktığı bir ağaç ve kulube olan o küçük tepeyi bulmamız gerek.
Só temos que encontrar o morro... onde há uma árvore rachada por um raio. E a cabana.
Bir ırmağı ve küçük bir gölü vardır küçücük her taraf ağaç, ve her türlü havada muhteşem bir...
Tem um riacho e um pequeno lago. Minúsculo, na verdade. E um pequeno bosque.
Tohum küçük ama belki ağaç çok büyük olur.
A semente é pequena mas talvez a árvore cresce grande.
Ve en incesinden küçük bir huş ağacı bile dans eder gibi eğilecek iki küçük ayağı üzerinde tekrar doğrulacaktır.
E o mais fino galho de videira, vai se curvar a dançar... e a primavera voltará novamente sobre seus dois pés pequeninos.
Sizi küçük köşke yerleştireceğiz... böylece ağaç tepesinde uyuyabileceksiniz.
- Nós vamos colocar você no pequeno pavilhão... - onde você estará dormindo praticamente nas árvores.
5 km. ilerde o küçük duka'dan sonra bir ağaç var.
Há uma árvore a 4,5 quilómetros, a seguir à pequena duka.
Bu küçük ağacı almamalıydım.
Não devia ter escolhido esta árvore.
Bu küçük ağacı eve alıp süsleyeceğim ve oyunumuzda gerçekten işe yarayacağını görecekler.
Vou levar esta pequena árvore para casa, decorá-la, e mostrar a todos que esta árvores é a ideal para a nossa peça.
Bu kadar kötü küçük bir ağaç olacağını hiç düşünmemiştim.
Nunca achei que fosse uma árvore má.
Pokrovske'de bir kadın tanıyordum Sibirya'daki küçük bir köy olan memleketimde. Ve bu kadın yabancılardan o kadar korkuyordu ki kendisini çam ağacından bir kutu içine hapsetmiş olarak yaşıyordu.
Conheci uma mulher em Prokorvskoe é a minha cidade, na Sibéria essa mulher tinha tanto medo de estranhos que comprou um caixote de pinho e foi morar nele.
İçinde, küçük bir ateş çıktı ve bütün ağacı yuttu.
Dentro dela, um pequeno fogo deflagrou e devorou a árvore.
Kendi küçük ağacı dururken başka nereye asılacaktı ki?
Em que outro sitio estaria melhor que colocado na sua própria árvore?
Büyük bir ağaç gibi ve tohumun düştüğü yerde küçük bir ağaç.
Como uma grande árvore e a árvore bebé, onde a bolota cai.
Dev ölü ağaç, alaçam. Küçük Kaliforniya kaba ağacı.
A sequóia gigante, o abeto, o pequeno pinheiro californiano!
- Küçük ağacımı buduyorum.
- A aparar a minha árvore bebé.
Babam bu gece süslemek için küçük bir Noel ağacı aldı.
O pai comprou uma árvore de Natal para decorarmos logo. Está no carro.
Kaplan avı için, kaç defa küçük bir çocuğu, iple ağaca bağlayarak ağacın üstünde tüfeğinizle pusuya yattınız?
Quantas vezes subiu você a uma árvore e se deitou, com a espingarda, à espera que o tigre fosse atraído pelo isco?
Herbirinin içinde küçük sürprizler olan bir sürü şeker ağacını ardiyeye koydum.
Pus as minhas belas panelas no armazém, cada uma delas cheia de surpresas.
" William Blake küçük bir çocukken bir tarlanın ortasında bir ağacın altında...
" Quando, ainda rapaz, William Blake viu o profeta Ezequiel debaixo de uma árvore,
Ayrılmadan önce, arkadaşım bu topraklarda yetişebilecek ağaç türleri hakkında küçük bir öneride bulundu.
Antes de partir, meu amigo deu uma sugestão sobre certas espécies adaptáveis ao terreno.
Bütün hediyelerimizi, küçük ağacımızın altına koyalım. Bana bir boyun atkısı,
Pomos as prendinhas debaixo da nossa arvorezinha.
Hayır, bizim kendi küçük ağacımız var. Ağacımız mı var?
Oh, não, pegaremos a nossa pequena árvore.
elindeyse, sadece, ceviz ağacının altındayken seni hiç rahatsız etmeyen... sivrisineklerden oradan geçen büyükler yüksek sesle şikayet ettiğinde... dans ettirdiğin bir küçük kukla olurdu.
segurando num pequeno boneco que permitias que dançasse... apenas quando um adulto que passava se queixava em voz alta dos mosquitos... que não te incomodavam debaixo da tua nogueira.
Küçük bir ağaç var burada
Têm uma pequena árvore
Ağaç evinde kendi casinonu. açıp küçük arkadaşlarını mı çağıracaksın?
E convidas os amigos?
Aile ağacına dadanmış küçük bir tahta kurdu işte!
Ele não presta. Ele é descendente de lobos.
Bir sürü küçük, genç ağacı kesmektense, böylesi çok daha kolay.
É muito mais fácil do que cortar árvores pequenas.
Ben küçük bir kızken bahçemizde iki ağacımız vardı.
Quando eu era garota, tínhamos duas árvores no quintal.
Ve son olarak Rehberlik Ağacı'ndan küçük değil.
Estarei pronto.
Herşey böyledir bu dev ağaç... beş para etmez bu küçük tohumun içinde bulunuyor.
Tudo o que fez crescer aquela árvore gigante... está contida dentro desta pequena semente.
Küçük bir alanımız, birkaç ağacımız ve çimimiz olduğuna göre.
Desde que temos espaço, árvores, relva para cortar...
En azından sizler atalarımızdan kalan evi göreceksiniz. Orada ailemle birlikte pek çok güzel gün geçirdim. Önünde heybetli bir meşe ağacı ve... küçük, mutlu bir lastik sallanırdı.
Pelo menos vão poder ver a minha mansão ancestral, o lar onde vivi tantos dias felizes no seio da minha família, o meu refúgio, se quiserem, com um imponente carvalho em frente e um alegre baloiço feito de um pneu...
Ben, küçük bıçak, kavanoz kapağı, annem kızgın, George Washington, kiraz ağacı, çabucak.
Eu, afeitadorcita, pote de bolachas, mamãe zangada, George Washington. Cerejeira, chop-chop.
Bu çok küçük bir ağaç.
É só uma árvore pequenina!
Arkadaşımın ağaç dalında yetiştirdiği küçük incecik pembe bir orkidesi var.
Uma amiga minha tem uma cor-de-rosa que cresce num ramo.
Yakınında küçük bir tepe olduğunu hatırlıyorum bu yaşlı ağacın değil.
Lembro-me que havia um pequeno monte por perto não esta velha arvore.
Ajax Odunculuk, o küçük firma önüne gelen ağacı keserek araziyi talan ediyordu.
A Ajax Logging, essa pequena empresa, estava a destruir tudo por completo.
Belki de Noel'de sana küçük bir dirgen alırım, çam ağacının altına koyarız.
Assim já te podemos pôr sobre uma lata de presunto.
Ahırın yanındaki ağacın üzerinde küçük bir ağaç evi bile var.
E até tem uma pequena árvore incrustada no celeiro.
- Tek yapman gereken küçük bir ağaç dikmek, beni küçük bir köpekle şaşırtmak. Ben de boynundan tutacağım.
Tudo que precisas de fazer é plantar uma arvorezinha... dar-me um cãozinho de presente... vou abraçar-te.
Öldüğümde kefene sarılmak ve güzel bir ağacın yanına gömülmek istiyorum. Kimsenin küçük bir alışveriş merkezi yapamayacağı bir yere.
Quando morrer, embrulhem-me numa mortalha e enterrem-me junto a uma árvore linda, para que ninguém possa construir um centro comercial lá.
Ama içinde, çok küçük de olsa ağaç parçası buldum.
Encontrei um pequeníssimo bocado de casca de árvore na amostra.
Bu ve tatlısudan gelen dinoflagellatlardaki çinko seviyeleri, çam ağacı polenleriyle birlikte bizi Gloucester City, New Jersey dışındaki küçük bir iğneliçam korusuna götürüyor.
Isso e os níveis de zinco nos dinoflagelos que encontramos na água doce assim como o pólen da "pinaceae" levou-nos a um caminho de pinheiros perto de Gloucester, New Jersey.
Ama ne aradığınızı bilmeniz şart. İşte burada. Bu küçük bir süt ağacına benziyor.
É óbvio que este foi apanhada pela avalanche e, tal como tantos outros animais, os ninhos das árvores e tudo mais, foi morto.
Bu küçük bir süt ağacına benziyor.
Sim. Isto parece ser uma pequena árvore do leite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]