Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Küçük insanlar

Küçük insanlar перевод на португальский

673 параллельный перевод
Burada yaşayan küçük insanlar. Burası Manckinülkesi sen de onların ulusal kahramanısın.
A gente pequenina que vive aqui na Munchkinlândia de quem tu és a heroína nacional.
# Büyük insanlar da azdır mizah duygusu Küçük insanlarda hiç yok işin doğrusu #
" Os gigantes têm pouco humor E os baixinhos nenhum...
Şapka giyen küçük insanlar.
São anões! Anões com chapéus!
Ve bu küçük insanlar kim?
Quem são eles?
- Küçük insanlar mı gördün?
- Viu duendes?
Tüm birikimlerini bu işe yatırmış olan o küçük insanlar.
Os zés-ninguém que investiram as poupanças todas.
Küçük insanlar işe yaramamakla kalmaz, bazen zarar verir.
Os homens mesquinhos são inúteis.
Sonra o bitip tükenmez yazılar çıkıp Oscar'ı kabul ederken alçakgönüllü bir şekilde teşekkür edeceğim bütün o "küçük insanların" katkılarını belirtir.
Segue-se uma interminável ficha técnica dando conta dos esforços de toda a "gente miúda", a quem agradecerei durante o discurso da cerimónia dos Óscares.
Ayrıca küçük insanlar var, işte bu boyda.
Tem umas pessoas pequenas lá, desse tamanho.
Küçük insanları rahat bırak.
Não te metas com os pequenos.
İnsanlar değil ama küçük şeyler.
Não seres humanos, mas seres menores...
Gemideki insanların mutluluğu küçük şeylere bağlıdır.
O bem-estar dos homens a bordo depende de coisas que parecem menores.
O insanların önünde beni küçük düşürmeye ne hakkın var?
Porque é que me humilhaste em frente daquelas pessoas?
Fakat şunları barın arkasına koyarsan, ucuz ve küçük görünürler... ki bu da insanların uzak durması için etkili olur.
Mas atrás das grades, parecerão pequenos e sacanas. Como devem parecer. E serve de aviso para os restantes se manterem na linha.
İnsanların önünde küçük düşüyoruz.
A fazermos figura de tolos diante de todas estas velhas!
Küçük miktarlarda kredi almak isteyen müşterilerimiz olacak insanlar mudilerimizin parasıyla kumar oynadığımızı düşünecekler.
E teremos uma tamanha quantidade de clientes a procurar e conseguir pequenos empréstimos que as pessoas que pensam estarmos a apostar o dinheiro dos depositários.
Herşeyden önce demiryolu yeni insanların ve okulun gelmesini sağlayacak. Paradise Flat gerçek bir şehir olacak, küçük bir...
Para começar... o caminho-de-ferro trará mais gente para a escola... e Paradise Flats será uma verdadeira cidade, em vez de...
Sakın beni bir daha insanların içinde küçük düşürme.
Não te atrevas a voltar a humilhar-me em público.
pirinç saplarından oluşan dağların içine kazılmış küçük deliklerde... yaşayan, uyuyan, yemek pişiren insanları... telaşlı uçuşan kuşları... yavaşça hareket eden tekneleri ve yavaş akan hayatı anlatmak istedim...
E sobre o esvoaçar apressado dos pássaros e os movimentos lentos dos barcos e da vida cansativa que levam.
İnsanların yaptıkları onca şey hiç bir ise yaramadı da... Yüce Tanrı'nın bu dünyada yarattığı en küçük şey... Marslıları yok etmeye ve insanlığı kurtarmaya yetti.
O que os homens fizeram falhou, e os marcianos foram destruídos e a humanidade salva pelas coisas mais pequenas que Deus, na sua sabedoria, pôs na terra.
Bay Vogler. Şu insanları affedin. Sizi küçük düşürdüler.
Sr. Vogler... tem que perdoar aquela gente.
Ben küçük şeyleri kast ediyorum, kimsenin tanımadığı insanlar.
Refiro-me a coisas mais insignificantes, pessoas em quem ninguém ouviu falar.
Gördüğü insanlar sadece zindancı ve ağır başlı ve dilsiz bir çocuk olan küçük kızdı.
As únicas pessoas que ele via eram o carcereiro e a sua filha... uma menina muito séria que não conseguia falar.
Evet bakın, derneğimiz bu küçük derneği kurmak için canla başla çalışan insanlar tarafından kurulmuştur.
Nossa comunidade é de pessoas que deram duro por anos para construí-la.
Sadece çalışkan ve dürüst insanlarız o küçük evlerden başka pek bir şeyi olmayan ve çocuklarımızı rahatlıkla büyütebileceğimiz bir cemiyetin hayalini kuran insanlarız.
Apenas pessoas trabalhadoras e honestas que näo possuem mais que aquelas casas e o sonho de comunidade que queremos para nossos filhos.
Ama insanların beni kör olduğum için küçük görmelerine izin veremem.
Mas... Não permito que as pessoas me desprezem só por ser cego.
Mutlaka öleceğinizi... beraberinizde herkesi öldürmeye gücünüz olduğunu bileceksiniz. Planları, küçük umutları olan, ölmek için doğmuş... ama alınyazılarını görmezden gelen... o insanları öldürebileceksiniz.
Saber que tem de morrer... e ter o poder de levar toda a gente consigo, todos com os seus planos e esperanças, nascidos para serem assassinados e sem saberem de nada, de olhos fechados.
Gece uzun, feza sonsuz ama dünya küçük, hele insanlar!
A noite é profunda, o espaço é infinito, mas a terra é pequena e as pessoas minúsculas.
Beni yalnızca insanların önünde küçük düşürmekle kalmadın. O kadın senin kamaranda yatarken, onu bana önce Bayan Harvey Crothers, sonra da Bayan Hudson olarak tanıtmakla, benim zekama da hakaret etmiş oldun.
Não só me humilhas perante os outros como insultas a minha inteligência ao apresentar-me aquela mulher como a Sra. Harvey Cremes.
İnsanlar bu galaksinin sadece küçük bir azınlığı.
Humanos são apenas uma pequena minoria nesta galáxia.
İnsanlar bizim bildiğimiz türden canlı varlıkların küçük bir oranını oluşturuyor.
Os humanos são uma pequena percentagem das formas de vida.
Doktor, insanları küçük görmenize gerek yok.
Doutor, não é preciso tratar mal os seus inferiores.
Savaşlar, devrimler, seller, vebalar. Bütün bu küçük şeyler, insanları sana döndürüyor.
Guerras, revoluções, enchentes, pragas, todas as pequenas coisas que aproximam as pessoas de Você.
İnsanlar yitirdikleri küçük ev hayvanlarının yerini bunlarla değiştirmek istediler.
Os seres humanos querendo animais domésticos para substituir os que perderam.
Onun uzayan yokluğu insanların ; çarın küçük kızının, kralın tiyatro projelerini ve o esnada gerçek rengini gösteren ve bir çıkarcı olduğu ortaya çıkan Wagner'i unutmasına yardımcı olduğunu ummalarına neden oldu.
A longa ausência do soberano criou a expectativa de que a jovem filha do Czar tivesse feito o rei esquecer os seus projetos teatrais... e o seu amado Wagner que, entretanto, se tinha revelado...
Benim tecrübelerime göre, insanlar, küçük bir şaşkınlık yaşamıştı.
A experiência que tenho é que as pessoas ficaram insensíveis.
Eskiden, tembel insanları boş boş hayallere sürükleyen gökyüzündeki altın renkli küçük şeylerden ibaretlerdi sadece.
Eram apenas pequenos objetos dourados no céu, que faziam homens ociosos ter sonhos vãos.
Tapınağa benim için küçük bir heykel koyacaklar insanlar yağmur yağdırmam ya da babalarının gut hastalığını iyileştirmem için bana adaklar adayacaklar.
Erguer-me-ão uma pequena estátua no templo e as pessoas levar-me-ão oferendas, e pedirão que lhes envie chuva ou cure a gota dos pais.
İnsanların en iyisi olmaktansa, Cennetin küçük bir parçası olmak daha makbuldür.
Que o Teu nome seja abençoado entre os homens, tal como é abençoado na imensidão dos Céus.
Onlar aile babası, vergi müfettişi, devlet memuru ya da okul müdürü, yani küçük çapta insanlar.
Honrados chefes de família, inspectores de impostos, burocratas, directores de colégios, homens de vida insignificante.
Paris ve insanların savaşta açlık çekmeleri ile ilgili küçük bir hikaye idi.
Era só uma história, acerca de Paris e de pessoas a passar fome durante a guerra.
Adım Avram Belinski. Polonya'da küçük bir köyden geliyorum. Ve sakın insanları görünüşleriyle değerlendirmeyin!
O meu nome é Avram Belinski... e venho de uma pequena vila na Polónia... e não julgue as pessoas pela aparência!
Dünya üzerindeki hakimiyetlerinden emin olarak, insanlar gönül rahatlığıyla küçük amaçları doğrultusunda oraya buraya gidiyorlardı.
Com infinita complacência, os homens moviam-se dum lado para o outro, sobre este globo, tratando dos seus pequenos assuntos, serenos na certeza do seu domínio sobre a matéria.
İnsanlar yolda yürüken, işlerine giderken küçük bir nötron yıldızı kümesi gürleye gürleye zeminden dışarı çıkardı ve tekrar aşşağı düşerdi.
As pessoas poderiam andar a passear, e de súbito, um minúsculo pedaço de estrela saltaria do chão, pairaria um momento no ar, e depois voltaria para dentro da Terra.
Beni başgöz etmek istedikleri koca yüzünden çektiğim acılarda onun da payı yok değil. İyi bilin ki insanların hisleri hiç hesaptan anlamaz. Böyle bir adamın duyguları parası kadar bol değildir, küçük tatsızlıklar olacaktır ama uzun sürmez.
Confesso que os sentidos não se reconfortarão ao vê-lo e que tereis alguns desgostos com este esposo, mas isso não durará muito tempo, e a morte dele, acreditai, irá deixar-vos em situação de poder escolher melhor esposo,
Birbirlerini böyle seven insanlar gördüğümde onlara küçük yardımlarda bulunmayı severim.
É com gosto que faço pequenos serviços quando vejo pessoas que se amam com sinceridade.
Küçük kasaba insanları.
São pessoas de povoados.
Ama dünyanın her yanından insanlar, hükümetler, ileri gelenler ülkesini özgürlüğe götüren peştamallı bu küçük adama saygılarını göstermek için el ele verdiler.
E mesmo assim, hoje, reuniram-se aqui chefes de Estado, e pessoas distintas. Vieram de todo o Mundo, para darem honras a este homem pequeno, moreno, vestido com um pano, que levou o seu país à liberdade.
Küçük bir reklam, bırak insanlar bizim hâlâ dışarıda olduğumuzu bilsinler.
E só uma publicidadezita.
Size benden küçük bir jest... İyi geçinen insanlar olmanız adına.
Como gesto de boa vontade, entre homens de palavra.
Eğer mantık her şeyi açıklayabiliyorsa, KITT insanlar küçük bir bozuk para boyutundaki taşlar için milyonlarca dolar ödemezlerdi.
Se a lógica pudesse explicar tudo, KITT, as pessoas não pagariam milhares de dolares por pedras que valem umas moedas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]