Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Küçük kız

Küçük kız перевод на португальский

8,453 параллельный перевод
Küçük kızım tıpkı senin gibiydi.
Sabe, com a minha filha, foi exatamente como você.
Küçük kızın yapar mıydı bunu?
A sua pequena costumava fazer isso?
Biz seninle tanışmak istiyoruz, küçük kız. - Oraya fazla alışma.
Nós queremos muito conhecer-te, por isso, não fiques demasiado confortável.
Bana öyle göründü ki küçük kız bu süreçte ölecekti.
E a mim pareceu-me que... a menina iria morrer, por ali.
Lütfen, küçük kızıma zarar vermeyin.
Não magoem a minha filha.
- Küçük kızı rahat bırakınsana!
Por que não deixas a miuda em paz?
Neredeyse gerçekten değerli, küçük kızımı birileri kaçırdı diye endişe edecektim.
Fizeste com que eu me preocupasse... que alguém sequestraria a minha linda menina.
Kasaba, adamı karısını ve küçük kızını katrana bulayıp cezalandırmış.
A camâra mandou-os embora de comboio, ele, a esposa e a filha pequena.
Bu Abby, benim en küçük kızım.
Esta é a minha filha mais nova, a Abby.
Anneni, küçük kız kardeşini düşün.
Pensa na tua mãe e na tua irmã.
Ona şey derdim seni affediyorum küçük kız.
Diria... Eu perdoo-te, menina.
Seni affediyorum küçük kız.
Eu perdoo-te, menina.
Küçük kızımı çok özlüyorum.
Sinto tanta falta da minha miúda.
- Ben de seni özledim küçük kız.
- Também eu, minha menina.
En azından küçük kızım geldi.
Ao menos a minha menina veio.
- Dikkatli ol, bu iki küçük kız seni ömrünün geri kalanında hapse tıkabilir!
- Tem cuidado, estas duas lindas raparigas podem pôr-te atrás das grades para o resto da tua vida!
Küçük kızını tekrar sikmek istemiyor musun?
Não queres comer a tua menina outra vez?
Küçük kızını siker gibi sik beni!
Come-me como comes a tua filha!
Evet, babasının küçük kızı!
Sim, a menina do papá!
- Evet, iki küçük kızım var.
- Sim, duas meninas.
Bir avcı kurdun içini yarar, ve kırmızı başlıklı küçük kızı bütün ve güvenli bir şekilde dışarı çıkarır.
Um caçador abriu o lobo, e a capuchinho vermelho apareceu sã e salva.
Sorun küçük kızınız değil.
Não tem a ver com a menina.
Şu ismi neydi ya onun, küçük kızı gören oldu mu?
Alguém está a ver a como é que ela se chama... a pequenita?
Ve ı yine benim küçük kız görmedim.
E nunca mais vi a minha filha novamente.
Küçük kızınızı bulmanıza yardım edeceğiz.
Nós ajudamos a encontrar a menina.
Hayır, dikkat etmem gereken kişi küçük kız kardeşim.
Não, é com a minha irmã que tenho de ter cuidado.
Ama iblisin sana dokunduğunu düşünüyorsan... iyisi mi o kapıdan çık git. Çünkü bunun için sana tek verebileceğim... öğrenmek istemeyeceğin bilgilerdir küçük kız.
Mas se acha que tem o toque do Diabo, então é melhor ir embora, porque o que lhe posso dar para isso é um conhecimento que não quer, menina.
Bunun ne demek olduğunu biliyor musun küçük kız?
Sabe como é, menina?
Her küçük kızın hayali Hollywood yıldızı olmaktır.
Todas as meninas sonham em tornar-se estrelas de Hollywood, e agora graças à
Düğünden birkaç hafta sonra küçük kızını korumak için kocaman bir orduya sahip olacaksın.
Queremos todos. Dentro de duas semanas, depois do casamento, vais ter um exército gigante para proteger a tua menina.
Küçük kızın.
A tua filha...
Korktuğunda küçük bir kız gibi görünüyorsun.
Pareces uma menina, quando estás assustada.
Kimseye söylemedim ama hep küçük bir kız istedim.
Eu nunca disse a ninguém, mas sempre quis uma menina.
Şu anda son istediğim şey küçük aptal bir kız tarafından öpülmek.
A última coisa de que preciso agora é de um beijo de uma miudinha pateta.
Yalvar bakalım yoksa sonraki sözlerin küçük bir kızın sesinden olacak.
Por favor, fala, ou as tuas próximas palavras serão numa voz feminina.
Sen ve patronun arabadan almaya gittiniz. Ve orada küçük bir kız vardı.
Tu e o teu chefe saíram de um carro e... estava lá uma menina.
Dediğim gibi, sende benim çok istediğim bir şey var ve bende de eve gitmeyi çok isteyecek 3 şişko kedi ve küçük bir kız var, tamam mı?
Tens algo que eu quero... como eu te disse, e tenho três peixes grandes... e uma miuda que quer ir para casa, certo?
Crawford evinin, düzenli bir ziyaretçisiydi Crawford'un ergen kızı küçük çocuğa sık sık bakıcılık yapardı.
... uma visita assídua na casa dos Crawford, onde a filha adolescente de Crawford tomava conta do rapaz com frequência.
Sıradaki Brad Pitt olabilirsin diyor eğer küçük bir kız çocuğu gibi davranmayı bırakırsan.
Ele disse que podes ser o próximo Brad Pitt... Se deixares de agir como um grande mariquinhas.
En kötüsü de kalabalığın içindeki küçük bir kızın durumuydu.
O pior foi a miúda no meio da multidão...
Buradaki küçük kız kayıp.
Esta menina está desaparecida.
Babası her ikisi için de muhtemel tehlike olan kayıp küçük bir kız var ama işine yoğunlaşman gereken yerde zamanının çoğunda kendini Elena'yla hayat kurma işine kaptırdın.
Temos uma menina desaparecida, e o pai dela pode ser um perigo para ambos. E, metade do tempo, estás tão preocupado com a merda que fizeste... - na tua própria vida, tu e a Elena...
Yani eğer kavga etmeye geldiysen küçük bir kız gibi mızmızlanmayı kes de icraata geç.
Então, se vieste para lutar, não chateies e vai à luta.
Arka kısmında küçük bir zımba var, çıkarsana.
Tens este gancho na parte inferior. Empurra-o.
Ölmek istedim. Çünkü karım, kızım ve küçük oğlum öldüler.
Só queria morrer, da mesma forma que morreu a minha esposa, a minha filha e o meu pequeno filho.
Küçük İsviçreli kızımız da buradaymış
Temos a aqui a nossa pequena da montanha.
Küçük İsviçreli kızımız burada iyi vakit geçiriyor gibi görünüyor.
Ela parece ir muito bem connosco.
Ve Aurora'daki küçük evimiz. Bir kız ve 3 erkek çocuğumuzla yaşayacağımız yer.
E ali está a nossa casinha em Aurora, onde iremos viver com a nossa rapariga e três rapazes.
Benim kızım sadece küçük bir kız oldu. I Onu asla terk söz verdi.
Quando a minha filha era pequena, prometi que nunca iria deixá-la.
Bu sabah, küçük bir kız annesine zarar vermeye çalıştı.
Esta manhã, uma menina tentou fazer mal à mãe.
Arizona mıntıkasının güney bölümündeydik... ve Kızılderililer için ayrılmış araziye göndermemiz gereken... küçük bir kabile vardı. Yoksa da öldürecektik, fark etmiyordu.
Estávamos na parte sul do Território do Arizona e havia uma pequena tribo que devíamos enviar para a reserva ou assassinar, não importava.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]