Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Küçük bir çocuk

Küçük bir çocuk перевод на португальский

1,119 параллельный перевод
- Orada bir tanıdığın mı yatıyor? - Evet, küçük bir çocuk.
- Você conhece alguém enterrado ali?
- Küçük bir çocuk gibi konuşmayı öğrenene kadar şu köşede bekleyebilirsin.
Ficas de castigo ali ao canto até aprenderes a falar como deve ser.
- O küçük bir çocuk.
- Ele é pequeno ainda.
Revell'in küçük bir çocuk olduğuna inanamıyorum.
Ainda não acredito que derrubou o Revell só com um soco.
Birlikte birkaç yıl geçirdik, hepsi bu. Bu evde küçük bir çocuk dünyaya getirdik.
Vivemos juntos, tivemos uma filha, nesta casa.
Eğer film alev alırsa senin gibi küçük bir çocuk... Booom!
Se o filme pegar fogo... pequeno como és, fazes...!
İçeride ona çok ihtiyacı olan küçük bir çocuk var.
Há ali fora um menino que precisa mesmo dele.
Yanında küçük bir çocuk olan bir kadın gördünüz mü?
Viu uma rapariga com uma criança?
Küçük bir çocuk için ne tabir ama!
Que conceito para um miúdo.
- İçeride küçük bir çocuk vardı.
- Tinha um miúdo consigo.
Senin olduğun katta küçük bir çocuk yok ki.
Não há pequenos rapazes no teu andar.
Diğer çocuklarla iletişim kuramayan küçük bir çocuk.
Ela é uma criança que não consegue relacionar-se com as outras.
Küçük bir çocuk!
Um pequeno rapaz!
Küçük bir çocuk gibiyim.
Pareço uma criança.
Bazen kahraman küçük bir çocuk olabilir.... Cesaretiyle ayakta durup yanlış yaptığını kabul ederek.
Por vezes um herói pode ser um rapazinho... com coragem para admitir que cometeu um erro.
Ya da küçük bir çocuk, bir yetim.
Ou então com um miúdo, um órfão.
İyi güreşçinin aşık olduğu birisi ya da koruduğu küçük bir çocuk var.
O bom tem uma amada ou uma criança para proteger.
Ama Tre bir yetişkin. Artık küçük bir çocuk değil.
Já não é um rapazinho.
Küçük bir çocuk olmak ve eğlenmek için.
Para ser para sempre pequeno e divertir-me.
Küçük bir çocuk için oldukça büyük bir sorumluluk.
É uma grande responsabilidade para uma criança
Sadece normal, mutlu küçük bir çocuk olmak istiyor.
Quer ser só um miúdo normal e feliz.
Küçük bir çocuk.
É um rapazito.
Scott, bu kadar küçük bir çocuk neden yuvaya verilir?
Scott, como é que um miúdo desta idade vai parar a uma instituição?
Evde küçük bir çocuk gibi yalnız bırakıldım.
Vou ficar aqui sozinha como uma miúda de 4 anos.
O, küçük bir çocuk.
É um rapaz.
Küçük bir çocuk olacaktı. Adı Peter. Ona bir şey oldu mu?
Aconteceu alguma coisa a um rapaz chamado Peter?
Şu anda tek değer verdiğim, babasını kaybedeceğinden korkan küçük bir çocuk.
O que me preocupa neste momento é um pobre menininho que está horrorizado porque vai perder o seu pai.
Uyandım ve sen küçük bir çocuk gibi ağlıyordun... Birine sana vurmayı kesmesi için yalvarıyordun.
Acordei, e estavas a chorar como um puto suplicando a alguém para parar de te bater.
- # Sonra da küçük bir çocuk arabası
Depois vem um carrinho de bebé
Küçük bir çocuk görüyorum. Onun için neyin iyi olduğunu bilen bir babası olan bir çocuk.
Vejo um rapazinho perdido, que tem a sorte de ter um pai que sabe o que é melhor para ele.
Ben küçük bir çocuk değilim baba.
Não sou um rapazinho perdido, pai.
Belki, küçük bir çocuk gibi hapını alıp evine gitmen senin için en iyisidir.
Talvez seja melhor aceitar e ir pra casa, como um bom menino.
Küçük bir çocuk bir daha evine dönebilecek mi diye merak ederek hüngür hüngür ağlıyor.
Um menino a chorar a imaginar se algum dia voltará para casa.
- Küçük bir çocuk!
É apenas um criança, Excelência.
Ekselansları, o küçük bir çocuk.
Sua Excelência, ele é muito novo.
Burası bir çocuk için uygun değil. Çık dışarı, seni küçük röntgenci.
Desaparece, mirone.
Ben de o küçük çocuk gibi yeni bir araba istiyorum!
- Quero um carro novo, como o rapazinho.
Küçük yaramaz bir çocuk gibi köşede dur.
Fica no canto como um pequeno miúdo malcomportado.
Sabıkası, çocuk yaşta suçluyken gittikçe yükselerek küçük çaplı bir hırsıza dönüştüğünü gösteriyordu.
O seu cadastro mostrava uma evolução de delinquente juvenil a pequeno ladrão.
O güzel çocuk küçük bir hergele.
Esse menino bonito, pequeno cagalhão.
Analık etmem çok önemli, çünkü bakmam gereken bir sürü küçük çocuk var.
É importante ser a mãe, pelos muitos miúdos aos meus cuidados.
Küçük çocuk için muhteşem bir Nilbog dondurması.
Uma maravilhosa taça de Gelado Nilbog para uma criança pequena.
Yani bu küçük çocuk bile bir tehdit mi?
Então, está a dizer-me que até aquele rapazinho é uma ameaça?
Küçük bir çocuk olduğunuz zamanı hatırlayın, özellikler neydi? "Eğer birisi evimin önündeyse..."
" Se alguém está em frente a minha casa agora, é meu amigo...
Evet çocuklar size söz vermiştim, akşam yemeği yerine küçük bir süprize... ve işte karşınızda- - haylaz çocuk terbiye edicisi, harikalar diyarı kampımıza geri döndü...
Bem míudos, eu prometi-vos uma coisinha em troca do jantar... e aqui está... O homem que comprou o campo de mulas abandonado... e o transformou num terreno maravilhoso de Verão...
Bir çocuk çetesi vardı. 4, 5, 6 yaşlarında, hatta bazıları daha da küçük, umutsuzca hayatta kalmaya çabalayan...
Rompi um e comi isso, como você agora.
Senin çocuk küçük bir şeytan.
O teu dono é que é um demónio.
"Senin çocuk küçük bir şeytan."
"O teu dono é que é um demónio."
Bir daha asla, plastik torbalarla oynama yoksa seni bağlar küçük çocuk canavarına veririm, anladın mı?
Jason, nunca mais brinque com sacos plásticos ou eu te amarro e te dou pro monstro comedor de crianças, entendeu?
Küçük tatlı bir çocuk olduğum zamandan kalan el izlerim.
de quando era uma criança gira.
- Çocuk nasıl? - Kafa travması var - küçük bir pıhtı ve biraz da şişlik.
Bem, ele teve um ferimento na cabeça... um pequeno coágulo e inchaço.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]